KONYA OLARAK “RÜZGARIN ÇOCUĞU” OLMAKTAN KURTULMALIYIZ

Bugün hangi konudan nereden tutalım inanın bilmiyorum. Bilemiyorum.

Nereden tutsak elimizde kalıyor.

Ama önce şu çok içimi acıtan konu ile ilgili bir satır yazarak başlayalım.

Konya milli ve manevi değerleri hızlı dejenerasyona uğrasa da bazı geleneklerine sahip çıkmaya çalışıyor .

Bunlardan biri fener alayıdır.

Bunlardan birisi şivliliktir.

Ama sabah saat 8 itibari ile yani günün doğuşu ile birlikte artık sadece çocukların değil yanlarında koca koca annelerin babalarında olduğu ailelerin yoğun şivlilik koşturması içerisinde trafikte heyecanlı tehlikeli şekilde insanların gözlerine perde inmesi kabul edilecek bir durum değildi.

Bu yayalar şehir merkezinde hangi cadde bulvar olursa olsun koşuşturmaca içerişinde yayalara yanan hiçbir kırmızı ışığa uymuyorlardı.

Bunların arasında bebek arabalı annelerin olması ise bu güzel geleneğin neye evrildiği konusunda su götürmez bir gariplikti.

Bir anne yayalara kırmızı araçlara yeşil yanarken yanında dört çocuğu ile şivlilik toplama adına arabadaki minik yavrusunu ve diğerlerini nasıl ölüme koşturabilirdi?

Bu güzel gelenek bence toplumun ne yöne doğru gittiği konusunda bilim insanlarımız için yeni bir çalışma olabilir diye düşünüyorum.

ÜLKENİN TARIM BAKANI MI

DOĞRU SÖYLÜYOR?

YOKSA ÇEVRE BAKANI MI?

Özünde her yeni bakan değişimi ile ümitlerim artar.

Ama her ne hikmetse artık özellikle Tarım Bakanlıklarının değişmesini korku ile endişe ile karşılıyorum.

Allah rızası için gelin bu ülkenin iki ayrı bakanın aynı gün yaptıkları açıklamadan birer cümleyi birlikte okuyalım.

……………..

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, kuraklık tehlikesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Şu an için bir krizin söz konusu olmadığını belirten Bakan Kirişçi,

"Mevsim normallerine dönebilirsek kuraklıktan da çıkarız" diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "Kurak bir kış geçiriyoruz. Yağışlar çok yetersiz. Şu an için bir kriz söz konusu değil. Gerekirse depolarımızı kullanırız" dedi.

……………..

Yani Sayın Tarım Bakanına göre kurak yağışsız bir kış sorun değil. Kriz söz konusu değil.

Sayın Bakan için makama oturduktan sonra zaten bu ülkede kendi alanında hiç kriz yaşanmıyor ki.

Çünkü kendilerinin baktığı pencere ile gittikleri cadde bulvar ile vatandaşın penceresi ve yolu hiçbir zaman aynı olmadı. 

VE SAYIN BAKAN

KURUMUN’UN AYNI

GÜN YAPTIĞI AÇIKLAMA

Aynı gün Sayın Bakan Kurum’da resmi bir törende açıklamalarda bulunuyordu

……………..

Kurum, "Kuraklık ve susuzluk tehlikesi adeta kapımıza dayandı. Doğal alanlarımızda yine göllerimizde akarsularımızda, şehirlerimizde kuraklığı net bir şekilde hissediyoruz." dedi.

……………….

Şimdi hangi Bakanımıza inanacağız?

Hangi Sayın Bakan doğru söylüyor?

Acaba Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hangi Sayın bakanı kıvırmayıp acı gerçekleri dile getiriyor?

…………..

Bana göre tartışılmasız Sayın Bakan Kurum doğru söylüyor,

Ve ne acıdır ki bakanlık koltuğuna oturduğu zaman kendisinden çok şeyler beklediğim Sayın Kirişçi her konuşmasında beni hayal kırıklığına uğratıyor.

Gelenin gideni aratması bu olsa gerek.

………………..

Kuraklık demişken susuzluk demişken Konya ile ilgili hafta başından bu yana yazdıklarımıza bir canlı sıcak örnek vereyim mi?

DSİ UYANMIŞ(!)

DSİ Bölge Müdürlüğü hafta başı Ziraat Odalarına Sulama Birliklerine resmi bir yazı göndererek

“İç Anadolu bölgesini altına alan kuralık” ……. Diyerek özetle su yok sulama suyu verilmeme ihtimali yüksek diyerek çiftçilerimize “akıllı olun. Fazla mahsul ekmeyin. “ Demek İstemiş.

Vallahi bu ülkede bu topraklarda kurak mevsimlerin periyodunu en iyi DSİ bilir diye bilirdim.

Evet uyarı doğru ama çok geç.

Bunun aylar öncesinden yapılması gerekirdi.

BİZİM OKURUMUZ

ÇOK BİLİNÇLİ

Çok hızlı ve yeni caddelerimiz açılıyor.

Bizde bunları gururla sevinçle sizlere aktarıyoruz.

Ama bizim öyle akıllı zeki ve sorunları atlamayan okurlarımız car ki.

İşte bu zeki akıllı abimiz bakın çektiği fotoğraflarla yanlışları ya da eksiklikleri nasıl bizim gözümüze sokuyordu.

“Takdire şayan bir hızla yeni caddemiz açıldı.

Teşekkür ediyoruz.

Ama sanki birkaç problem var gibi.

Sizce de öyle değil mi?”

…………

Evet okurumuz Abdülhamid Caddesini kastediyordu.

Ve maalesef kaldırımda yani yürüme yollarında kalmış elektrik direklerine dikkat çekiyordu.    

Aynı okurumuz bizimle bu fotoğraf karesini paylaşıyor

Ve şöyle devam ediyordu;

“Bu cadde Kelebekler Vadisine giden yol.

Eski bir uygulama ama başarılı.

Selamlar”

……………………

RÜZGARA GÖRE

YÖN DEĞİŞTİREN

KOCA BİR ŞEHİR

Bir duyarlı okurumuz hafta içinde bizimle şöyle bir mesajını paylaşıyordu;

“SA. Uğur abi

Hayırlı günler. Allah kolaylık versin.

Malumunuz olduğu üzere, İsveç’te aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan’ın, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kuran-ı Kerim’i yakması olayına siyasilerden ve birçok kesimden sert tepkiler geldi. Konya’dan da makinalı tüfek gibi art arda siyasilerden ve sivil toplum kuruluşlarından kınama mesajları yayımlanarak, sert açıklamalar yapıldı.

Doğrusu da bu zaten, İsveç’te kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’e karşı yapılan aşağılık saldırıyı en güçlü şekilde tepkimizi koymamız gerekiyordu.

İnsan sormadan da edemiyor.

Aynı tepkiyi, 6 yaşındayken evlendirilen kız çocuğu olayında, Türkiye’yi böylesine derinden sarsan hadiseye karşı neden göstermediniz?

Yazık günah değil mi?

Söz sahibi, karar vericiler olarak aynı tepkiyi burada da göstermeniz gerekiyordu.

Ama sizden çıt çıkmadı.

Rüzgara göre yön değiştirmeyin.

Allah rızası için samimi olun lütfen.

Saygılarımla.”

…………..

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Akılsızlar hırsızların en zararlılarıdır. Zamanımızı ve neşenizi çalarlar

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sağlık ocaklarından hastanelerimize bu şifa kurumlarında stresi, öfkeyi, hadsizliği azaltabilecek yeni yöntemler için kafa patlattığımız zaman daha iyi ADAM oluruz