KÜLTÜR VE EDEBİYAT ADAMI SEYİT KÜÇÜKBEZİRCİ

SEYİT KÜÇÜKBEZİRCİ’Yİ 41 YILLIK YAZARLIK YILINDA 41 YILLIK 6 DOSTU ANLATIYOR

1959 yılında Konya'nın merkez köylerinden Ova kavağı Köyü İlkokulu'nda Mehmet Ceylan ile birlikte öğretmenlik yapıyorduk. O günlerde, Ceylan lise öğrencisiyken tanıştığı Seyit Küçükbezirci ile beni buluşturdu.

Birgün, 18 yaşlarında bizim gibi bir genç olan Seyitlerin evlerine konuk olduk. Gece, Seyit bize Necip Fazıl'dan uzun uzun şiirler okudu. "Umut" adlı bir dergi çıkaracağından söz etti.

İLK ŞİİRİM – İLKYAZIM

Benim basınla tanışmamı Seyit sağladı. İlk şiirim, ilkyazım "Umut" dergisinde yayınlandı. O günden bu güne gazete, dergi ve kitapla haşır neşir oldum. Seyitle hiç eksilmeyen bir arkadaşlık serüvenim başladı; şimdilerde bu serüvenin 4O.yılındayız...

SEYİT KÜÇÜKBEZİRCİ SALT"FOLKLORCU"DEĞİLDİR

Toplumların kültürünü, özellikle geleneksel köy kültürünü araştıran yazılar da yazdığı için Seyit Küçükbezirci "Folklorcu" olarak bilinmektedir. Bu doğru bir tanımdır. Ne var ki, eksik bir tanımlamadır.

Seyit’in Kasap Sinan mahallesinden, Araplar semtine, oradan Sarıcalar Köyüne kadar uzanan geniş bir aile yapısı vardır. "Kabile düzeni" gibi, rekor sayıda hısım-akraba örgütünden türkü, masal, bilmece, tekerleme, atasözü gibi folklor ürünleri derlemek sabır isteyen bir çalışmadır. Seyit, bu güzel işi gerçekleştirmiştir. O nedenle Konya'da "Folklor araştırmacısı" denilince akla gelen tek isimdir.

Bunun yanı sıra, edebiyat, sanat, şiir, ekonomi, politika ve diğer sosyal konularda yüzlerce araştırması, makalesi, çok sayıda kitapları vardır.

GERÇEK BİR EDEBİYAT ADAMI

Seyit'in önemli taraflarından birisi de gerçek bir "Edebiyat Adamı" olmasıdır.

Roman, hikâye, şiir konusunda önemli bir kitaplığı var. Sayısız kaynak kitap, dergi ve gazete koleksiyonları inanılmayacak boyutlardadır. Denilebilir ki son 45 yılda yayınlanmış ne kadar eser varsa kendisinde görebilirsiniz. O nedenle "Cumhuriyet Dönemi" romanını, hikâyesini, şiirini çok iyi bilir. Yahya Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Sıtkı, Attila İlhan, Nazım Hikmet, Mehmet Akif, Ümit Yaşar en sevdiği şairlerdir; bunlara "-Benim Şairlerim" der. Bu şairlerin şiirlerini mısra mısra yüreğinde yorumlar.

Seyit Küçükbezirci'nin röportajları ilginçtir, çarpıcıdır. "Kanla Yazı Yazanlar/Büyücüler", Dilenciler, Sarhoşlar; Genç kuşak erkeklerini anlatan "Oy Deli Deli", "Zeytinyağı Kutusunu Saz Yapan Adam" gerçekten "Röportaj klâsiği" değerindedir. Ayrıca; Yenilmiş İnsan Mükremin, Ayrıt Tekkesi, Bir Avuç Çamur, Uzak Köyler adlı öykü dizileri, roman değerlendirmeleri vardır.

ATATÜRK HAYRANIDIR; ŞEVKET SÜREYYA'YI ÇOK BEĞENİR

Seyit Atatürk'e içtenlikle hayrandır. Ulu Önder'i çağdaşı sayar, arkadaşı gibi görür. Küçükbezirci'yi Ata'yı en iyi anlayan, özümseyen, yorumlayan, fikirleriyle özdeşleşen yazarlardan saymamız gerekir. Geçen yıl, "Gazi Kemal'in Kızları" başlıklı yazısının yüzlerce fotokopisi elden ele gezmiş, emekli öğretmen hanımlar arasında heyecan yaratmıştı.

Seyitle dört arkadaş masaya oturmaya görün... Hiç farkına varmadan konu politikaya geçiş yapar, ardından Seyit söz alır, Şevket Süreyya Aydemir'in "Suyu Arayan Adam" eserini anlatır. Bu kitabı okumayanlar okumuş gibi olur; "Biz Cumhuriyetçiyiz arkadaş" der, noktayı kor; son sözünü söyler "Cumhuriyet benim sevgilim..."

YAZAR ÇETİN ALTAN'IDA SEVER

Yazar Çetin Altan'ı da çok sever Seyit... Biliyorsunuz, Çetin Altan'ın politik yanı da vardır. Gariptir sevdiği yazarın yazdığı gazeteyi almaz. Evine kucak dolusu gazete, dergi götürür her gün, içinde Altan'ın yazdığı gazete yoktur. Ben bulur buluşturur Çetin Altan'ın yazılarını keser, biriktiririm. Kendisine veririm, su içer gibi okur.

ZOR GÜNLERİN İNANMIŞ YAZARI

Hatırlatmak, hatırlamak bile istemiyorum; 12 Eylül 1980 öncesinin ideolojik kan ve kavga günlerini... İşte o dönemde, 1976 yılı mayısında Konya'nın Sesi Gazetesi Seyit Küçükbezirci'nin "Başyazarlığında yayına girdi. Küçükbezirci, hepimizi şaşırtan, yer yer korkutan sert muhalefet görevini başlattı.. Cumhuriyetçilikten başka yol olmadığını, kanın, kavganın ve kinin hayır getirmeyeceğini yüzlerce yazıda ısrarla ortaya koyuyordu. Geçenlerde birlikte bir bankaya gittik. Adlarımızı söyledik, müdür muavini hanıma...''Seyit Bey'i tanıyorum. Kendisinin kazaya, belâya uğramaması için çok dua ettik" dedi. Seyit, hanımı tanımıyordu, söylediklerine şaşıp kalmıştı... Banka müdür muavini hanım gülümseyerek anlatmaya başladı: "-Benim babam Hadim'de bir dairenin müdürüydü. Kendisine her gün Konya'nın Sesi gelirdi... Babam, Seyit Bey'in yazısını okur, ikinci kez bize sesli okur, kardeşlerimle bana ellerinizi açın; kazaya, belâya uğramaması için dua edelim derdi. Bu duaların onlarcasını hatırlıyorum. Babam inanmış bir cumhuriyetçiydi. Seyit Bey'i yüz yüze ilk kez görüyorum, ama yirmi beş yıldır tanıyorum" dedi.

SİMİT, ÇAY VE SİGARA

Seyit, çalışkan bir arkadaşım... 41 yılda, dişiyle, tırnağıyla, hiç kimsenin yardımı olmadan bir yerlere gelmiştir. Bugünlerde de gece demez, gündüz demez ölürcesine çalışır. Okur, yazar, anlatır... Çağdaş ne varsa destek olur, Türkiye'nin lider ülke olma düşlerini kurar. Biricik tutkusu çay, simit ve sigaradır. Sigaraya olan bağımlılığı Reşat Nuri'yi bile geçer. Seyit azla yetinir, limitte yaşar. Onu güçlü kılan belki de bu ilkeleridir.

Seyit'in bir kusuru vardır. Yarıya kadar dolu bir bardak için yarısı boş demez; yarısı dolu, der. Her eylemi her zaman olumlu karşılar. Hafif şehlâ bakan bir kıza gözleriniz çok güzel" diyebilir.

FUAT ÖNDER