Kur?an-ı Kerim
28 Haziran 2015, Pazar 00:00Ya açar bakarız Nazm-ı Celil’in yaprağına
Ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak, nede fal bakmak için
Mehmet Akif Ersoy
Evet Kur'an asla bir ölüler kitabı değildir. O bir hayat nizamıdır. Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde: "Kur'an: kendine gerçekten sarılan ve sahip çıkan milletleri yükseltir ve yüceltir. Kendine hor bakanları ise alçaltır, zillet ve sefalete terk eder"([1]) buyurur, gerçekten tarih sahifelerini şöyle bir karıştırdığımızda bu sözün serapa hakikat olduğunu müşahede ederiz.
Kur'an, çağ dışı bir kitap değil, çağları aşıp, sabah-ı haşre (kıyamete sabahına) kadar insanoğlunun sorularına çözüm bulabilecek bir kitaptır.
14 Asır önce: Kâinatın büyüklüğüne, evrende her şeyin hareket halinde olduğuna, ay, güneş, yıldızlar ve bütün gök cisimlerinin kendilerine çizilen bir yörüngede aktıklarına, yıldızların oluşumuna, atoma, canlı cansız her şeyin negatif ve pozitif yani erkek ve dişili atomlardan müteşekkil olduğuna, yağmurun nasıl meydana geldiğine, yıldırım ve gök olaylarına, parmak izlerine… ve daha birçok hakikate dikkat çeken Kur’an-ı Kerimdir.([2])
Bir ecnebi ilim adamı: "İslâm âlemini gezdim. Gördüm ki Kur'an çok okunup üzerinde az düşünülüyor. Hâlbuki Kur'an az okunup üzerinde çok düşünülmesi gereken bir kitaptır.” der.
Fakat maalesef bugün bile biz bunu yapamıyoruz. Kur'an’ın çağdaş hakikatlerinin birçoğu Müslümanlar tarafından değil de ecnebiler tarafından gün ışığına çıkarılması bizim için yüz karası olması gerekir.
Onun için biz Müslümanlara büyük görevler düşmektedir. Akif merhumun şu beyti her müminin hayat prensibi olmalıdır:
Doğrudan doğruya Kur'an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı
Ama maalesef bizim halimiz şu fıkradaki duruma gayet uygun: Eskiden Müslümanlar Kur’an-ı hem okurlar, hem anlarlar, hem hazmederler hem de hayatlarına tatbik ederler, gerçek Müslüman gibi yaşarlarmış. Son zamanlarda bu özelliklerinden birçoğunu kaybetmişler ve aralarından istinsahçılar çıkmış. Yani rızkını temin için, eli yön olması hasebiyle Kur’an yazanlar. Bunların çoğu cahil insanlar ama, yazıları güzel olduğu için baka baka Kur’an-ı kopya ediyorlar. Bazen de cahil kafalarına uymayan yerleri güya düzeltmeye falan kalkarlar, tabiî ki düzelteyim derken hataların en büyüğünü ortaya korlarmış.
Böyle birine zenginin biri bir Kur’an yazdırmak istemiş ama sıkı sıkı tembih etmiş; “sakın ola ki bir harfini bile değiştirmeyeceksin, örnek ne ise aynen öyle yazacaksın…” Bitince zengin Kur’an-ı almaya gelmiş ama yine içi rahat değil, tekrar tekrar sormuş, “bir değişiklik yapmadın değil mi?” diye. Adam ısrarlar karşısında duramamış, “hayır yapmadım sadece bir yerde bir yanlışlık olmuş onu düzelttim; ‘ve asa Âdemü Rabbehü feğava’ yazmışlar, halbuki biliyorsunuz asa, Âdemin değil, Musa’nındır, sadece burayı düzelttim” demiş!.. Hâlbuki buradaki “asa” kelimesi onun anladığı gibi baston manasına değil, “isyan etti, sözünü dinlemedi” manasınadır.
Haccac bir kadının kocasını, oğlunu, kardeşini hapsetmiş idam edecek, kadın yalvarmış yakarmış affetmemiş bunun üzerine kadın; “Peki senin çok iyi bir hafız olduğun dillerde dolaşıyor, sana Kur’anla ilgili bir şey sorayım, bilirsen hepsini idam et, bilemezsen hepsini affet” demiş. Haccac, “kabul ama bir şartla hepsini affetmem, sadece birini affederim, seç bakalım hangisini istersen” deyince kadın hepsinin olması hususunda ısrar etmiş ama bir türlü kabul ettirememiş. Birini bari kurtarayım diye sorusunu sormuş ve şöyle demiş: “Arap alfabesindeki harflerden birisi Kur’an’da İnşirah suresinden aşağıda yok, bu hangi harf?” demiş. Haccac gerçekten çelik hafız olmasına rağmen saatlerce düşünmüş ama bir türlü bulamamış ve kadına sormuş, kadın “Zı” harfi deyince Haccac kontrol etmiş doğru olunca şöyle demiş; “haklısın, bahsi kazandın, seç bakalım birini” deyince kadın kardeşini seçmiş. Hacca sebebini sormuş, kadın şöyle açıklamış: “Koca elden gelir, oğul belden gelir, ya kardeş nerden gelir?” deyince bu cevap Haccac’ın hoşuna gitmiş hepsini affetmiş.
Dipnotlar:
1- Muvatta, Kader 3.
2- Geniş bilgi için bkz: Abdullah Uçar, “Evrenin Sırları ve Allah” Adım Mat. Konya 2010.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.