Leyle-i Kadr’e Kavuşurken…
07 Haziran 2018, Perşembe 07:42Allah’a hamd, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salât ederim.
Ramazân-ı Şerif geliyor diye sevinmiştik. Şimdi ise Leyle-i Kadr’e kavuşmanın ayrı bir heyecanını yaşamaktayız.
10 Haziran Pazarı Pazartesiye bağlayan gece mübârek Leyle-i Kadir’dir.
Bilindiği üzere: Peygamberimiz (s.a.v.), bu gecenin Ramazan’ın son on veya yedi günündeki (21, 23, 25, 27) tek gecelerden birisi olduğunu söylemiştir.(1) Ancak 27. gecesi olduğunu belirten hadîs–i şerifler,(2) ekserî âlimler tarafından büyük kabul görmüş ve bütün İslâm âlemi de bunu benimsemiştir.
Şu mübarek Şehr-i Ramazan, leyle-i Kadri ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i Kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkîdir.
Ramazân-ı Şerîf’in kalbi, Kadir Gecesi'nde atar. Kadir Gecesi ki, hakkında Kur'an'da açık âyet indirilmiş tek gecedir ve bin aydan daha hayırlı, daha değerli, daha faziletli olduğu bildirilmiştir. Kadir gecesiyle ilgili hadis-i şerifleri ve İslâm âlimlerinin eserlerini incelediğimiz zaman görüyoruz ki:
Üç nevi Kadir Gecesi vardır:
1. Hakiki/Aslî Kadir Geceleri, 2. Hükmî Kadir Geceleri, 3. Manevî Kadir Geceleri.
Kur'an'ın indirildiği Aslî Kadir Gecesinin gölgesinde onun sırrına ikinci dereceden mazhar Hükmî Kadir Geceleri bulunmaktadır.
Teheccüt namazı, geceleyin bir müddet uyuduktan sonra kalkıp kılınır. Çünkü gece rahmet, mağfiret, feyiz ve bereketin coştuğu bir zaman dilimidir. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "Gecenin son üçte biri kaldığında Rabb'imiz dünya semasına inerek (rahmetiyle tecelli ederek) buyurur ki: Hani bana kim dua eder ki, duasını kabul edeyim! Benden kim istekte bulunur ki, dileğini vereyim! Benden kim mağfiret diler ki, onu bağışlayayım!"
Ramazân’ı Şerîf’in son on gününde itikâfa girmek sünnettir. Çünkü Peygamber efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar her ramazan ayının son on gününde itikâfa girmiştir.
İtikâfın Kısımları:
İtikâf vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere üç kısma ayrılır.
Bir kimse itikâfa girmeyi nezreder, yani adarsa bu, üzerine vacip olur. İtikâfı adamak; "Allah rızası için üç gün itikafa girmek üzerime borç olsun” şeklinde bir şarta bağlamadan olabileceği gibi, "bu hastalıktan kurtulursam, hastam şifa bulursa veya şu işim olursa şu kadar gün itikafa gireceğim’ şeklinde bir şarta bağlı olarak da olur. Bu durumda beklediği olunca belirttiği gün kadar itikâfa girmesi üzerine vacip olur. Girmezse günahkâr olur.
Çünkü âyet-i kerimede: "Ey iman edenler akitlerinize vefa gösterip yerine getirin.”(3) buyrulmuş, Peygamber Efendimiz de: "Kim Allah’a itaat hususunda adakta bulunursa adağını yerine getirip Allah’a itaat etsin.(4) buyurmuştur.
Amellerin En Faziletlisi Tâbiînin büyük âlimlerinden İbn Şihâb ez-Zührî’nin (Ö.124/742) ifade ettiğine göre itikâf amellerin en şereflisidir. Çünkü itikâfa giren kimse geçici bir zaman için de olsa dünya meşgalelerinden uzaklaşır, kendini tamamen Allah’a verir, Oruçlu olur.
Mescitte namazı beklemekte olduğu için daima namaz kılıyormuş gibi sevap alır. Vaktini ibadet ve taatla, Allah(c.c.)’ı zikrederek, K. Kerim okuyarak ve benzeri faydalı şeylerle geçirir. Lüzumsuz, dünya ve ahireti için faydasız şeylerden uzak durur.
Sahabe-i kiramın âlimlerinden Abdullah İbn Abbası’ın talebesi ve İmam Azam’ın hocalarından olan Atâ b. Ebî Rebah der ki: "İtikâfa giren, büyük bir kimsenin kapısına bir ihtiyaç için defalarca gelip duran kimse gibidir. İtikâfa giren kimse (lisan-ı haliyle Rabbim) beni bağışlayıncaya kadar buradan ayrılmayacağım.” der.(5) İtikâfa erkekler, içerisinde cemaatle beş vakit namaz kılınan camide girerler. Kadınlar ise evlerinin bir köşesinde, namaz kıldıkları odalarında girerler.
Kadir gecesinden bütünüyle mahrum bırakılan bazı kem-talihler vardır. Peygamber Efendimiz'in gayb perdesinin arkasından haber veren beyanları bize bu talihsiz kimseleri bildirmektedir.
Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre; Allah Rasulü:
"Ramazan'da öyle bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. O geceden mahrum bırakılan kimse gerçekten mahrum kalmış demektir." buyurdular.
Kadir Gecesi'nin hayrından mahrum bırakılan kişi, bütün hayırlardan da mahrum bırakılmıştır. Enes b. Malik'ten rivayet olunduğuna göre, şöyle demiştir:
"Ramazan ayı girmişti. Rasulullah buyurdular ki:
Bu ay işte size geldi çattı. Bu ayda öyle bir gece vardır ki, bin aydan daha hayırlıdır. Kim o geceden mahrum bırakılır ise bütün hayırlardan (saadetlerden) mahrum bırakılmış demektir. O gecenin hayrından da ancak mahrum olan nasipsiz kalır."
İbn-i Abbas'tan merfu olarak gelen bir rivayette Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah Teâlâ, Kadir Gecesi, ümmet-i Muhammed'den müminlere nazar eder ve onları bağışlar, onlara merhamet eder; fakat şu dört zümre hariç: İçki müptelası, anne- babasına isyan eden, akrabalık bağlarını kesen ve kin/ düşmanlık güden."
Okuyucularımızın Kadir gecelerini tebrik ediyor, daha nice Kadir gecelerine sağlıkla erişmemizi, bu gecenin, cennet vatanımızın refah ve saâdetine, necip milletimizin birlik ve beraberliğine vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan diliyorum.
Dipnotlar:
1- Müslim, Sıyâm, 212, 215, 208; İbn Mace, Sıyâm, 56.
2- Müslim, Müsâfirîn, 179, Sıyâm, 220, 221; Ahmed b. Hanbel. [İmam Azam da bu hadîsi benimsemiştir.]
3- Mâide, 1.
4- Buhârî İman, 28, 31.
5- Nûru’l-îzâh, s. 143.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.