MEMLEKETİM
26 Kasım 2020, Perşembe 08:41Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim
Anadolu bir yanda, yiğit yaşar koynunda
Aşıklar destan yazar dağlarda
Kuzusuna kurduna; Yunus’una Emrah’a
Bütün alem kurban benim yurduma
Gözü pek, yanık bağrı türkü söyler çobanı
Zengin fakir hepsi de sevdalı
Ben gönlümü eylerim gerisi Allah kerim
Bir başkadır benim memleketim
Mecnun’a Leyla’sına erişilmez sırrına
Sen dost ararsan koş Mevlana’ya
Yeniden doğdum dersin, derya olur gidersin
Bir başkadır benim memleketim
Bir başkadır benim memleketim
Memleketim 1972 yılında pop tarzında seslendirilmiş. Türkçe aranjman şarkıdır. Sözleri Fikret Şeneş yazmıştır.
Memleketimiz bu kadar güzel olabilir mi? söz yazarı Fikret Şeneş ne güzel bir güfte sunmuş.
Bu şarkı 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında çok sık seslendirilir, söylenirdi. 1972 yıllarında ilk duyulmaya başlandığında okuduğum Kuleli Askeri Lisesi’nde ses yayını vasıtasıyla hepimize dinletilirdi.
Bu şarkıyı dinlerken, içine gurbeti de katıp hüzünlenirdim, gözlerim yaşarırdı.
Severdim memleketimi küçüklüğümden beri.
Allah’ın bize bir lütfuydu bu güzel memleket.
Nereden geldi aklıma bu MEMLEKETİM şarkısının sözlerini ifade etmek? Bu güzel memlekette yaşadığımızı adeta unutur hale geldik.
Konuyu siyasete getireceğim. Siyasilerin birbirleriyle çekişmesi, ağır dil kullanımı, her gün ekranları kaplamaları, kutuplaşma, cepheleşme bizi birbirimizden ayırmaya başladı.
Bırakın bu güzel memlekette kardeşçe hatta paylaşımlı, adaletli bir şekilde yaşayalım.
Olmayana verelim. İnsanları sevindirelim. Yaşamanın, sevginin, insanlığın tadına varalım. Bu ülkede her şey var. Önemli olan o güzelliklere hepimizin ulaşabilmesi…
Çöpten kağıt toplayanları görünce içim acır. Memleket güzel ama ekmek elde etmek zor. Hem de bazılarımız için çok zor.
Bir eli yağda bir eli balda bu güzel ülkede gönlünce yaşayanlar, acaba sıkıntılar içinde olan insanları görmezler mi?
HAKLILIK ÇÖZÜM DEĞİLDİR…
Efendim ben haklıyım. Olabilir, siz haklı olabilirsiniz. Haklılığınızı dayatırsanız ortaya çözümsüzlük çıkar.
Hani Nasrettin Hoca der ya; sen de haklısın, sen de haklısın. Hepiniz haklısınız.
Hep düşünürüm bu benim deyişimdir. Haklılık çözüm üretmez. Ne yapmalı? Hoşgörülü olmalı, sevecen olmalı, affedici olmalı, yılanı deliğinden çıkaran tatlı dil kullanılmalı. Güler yüzlü olmalı. Yardıma ihtiyacı olana yardım etmeli. Üzüntüleri paylaşmalı ki azalsın, sevinçleri paylaşmalı ki çoğalsın.
Hayatımda hep güler yüzlü olmaya, espri yapmaya alıştım. Karşımdakine hep neşe aktarmışımdır. Ümitsiz hiç olmadım. Hz. Mevlana’nın şehrinde yaşayacağım, hem de ümitsiz olacağım. Ümitsizliğin bizim dergahımızda yeri yoktur.
Gözlerinin içi gülen insanları, olumlu düşünen insanları çok severim. Bir gün peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V.) yanına gelen biri, efendim misafirimiz gelecek ama benim ikram edeceğim hiçbir şey yok der. Peygamberimiz (S.A.V.) tebessümle cevap verir, “Güler yüzünüz yok mu?” der. En büyük ikramdır.
Doğduğumuz tarihi biliriz, ölümün tarihi yaradandadır. Acaba kalan ömrümüzü güzellikle, gülerek, severek tamamlasak ne olur ki? Somurtarak ona buna sataşarak, kaba konuşarak, gönül kırarak ömrü tamamlarsanız elinize ne geçecek? Tavrınızı ömrünüzü güzellikten, adaletten, sevmekten yana koyunuz.
Hiç para ödemeden Hayal Kurabilirsiniz. Yine benim deyişimle “Hayali olmayanın gerçeği olmaz”. Hani bestekar demiş ya Hayal deryasına ben bazı bazı dalsam bir türlü, dalmasam bir türlü diye. Hayal bir deryadır. Boş verin içinde yüzmeye bakın.
Yaradanın verdiği ömrü güzelliklerle tamamlamak elimizde. Ha gayret.
BİZİ KARAMSARLIĞA İTENLER KİMLER?
Aslında bu yazıyı siyasilere karşı yazdığımı söyleyebilirim. İktidarıyla, muhalefetiyle tüm ekranları kaplıyorlar. Haaa iktidar daha fazla kaplıyor. Sabahtan gece yarılarına kadar kısır çekişmeler. Bunların toplumu gerdiğini, kızgınlıklar, kırgınlıklar yaratıldığını hiç düşünmez misiniz? Tabii sözlerim siyasilere. Her gün bal yiyen baldan bıkar demişler. Bizde ekranlara bakınca aynı duyguları yaşıyoruz.
Kovid le mücadele ettiğimiz bu günlerde ne durumda olduğumuzu bilen var mı?
Her evde mutlaka bir ocak yanar. Kiminde dert kiminde yemek kaynar. Öyle bir hale geldik ki derdimizi anlatacak kimse olmuyor. Derdimizi içimize atıyoruz.
Anlatırlardı; dertli bir kadın her sabah evinin yakınında ki kayalığa gider derdini anlatırmış. Kayaya dertlerini adeta aktarırmış. Rivayet ya bir gün kayaya derdini anlatırken, kaya daha fazla dayanamamış parçalanmış ve içinden kan akmaya başlamış.
Kiminin derdine dağlar bile dayanmaz.
SİYASİLER! TAVIR DEĞİŞTİRİN…
Bırakın aykırı lisanları, ağır dilleri, bizi ayrıştırmayın.
Siz bir araya gelin ki iktidarıyla, muhalefetiyle bizde bir araya gelip kaynaşalım sarılalım. Kovid yüzünden kaynaşamıyoruz, sarılamıyoruz ama Rabbim bizi güzel günlere de eriştirecektir.
Memleketim güzel mi güzel… Haklı olan hoşgörülü olsun. Çoğumuzun göreceği çok güzel günler daha olacaktır. Kırmayın, kızmayın. Yarın ne olacağımız belli değil. Biri bir lokma yerken, biri kırk lokma yemesin. Adalet her şeye hakim olsun.
Eğitimde hedef önce İNSANLIK olsun.
Yüreğiniz sevgiyle güzelliklerle dolsun, esen kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.