Mübârek Ramazan Geldi Hoş Geldi
06 Mayıs 2019, Pazartesi 08:38Onbir ayın sultanı, Ramazan geldi hoş geldi safa geldi. O, rahmet ve bereketiyle geldi. Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş ayı olan mübarek Ramazan ayına kavuştuk, Elhamdülillâh.
Ubade b. es-Samit (r.a)'dan: Resulullah (s.a.v.) Ramazan ay'ının yeni girdiği bir gün şöyle buyurdu:
"Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah'a hayır ameller takdim ediniz. Şaki, günahkâr, bu ayda Allahın rahmetinden mahrum olan kimsedir" (Taberani'den naklen et-Tergîb, II, 99).
Müjde müminler size, ihsan-ı Rahmandır gelen.
Şanına ta'zım edin, mah-ı ğufrandır gelen.
I'di ekber her günü, kadr-i mübarek her gece,
Ehl-i imana ne mutlu, lütfu sübhandır gelen.
Şairin bu sözlerle değerini haber verdiği mübarek Ramazan ayı, içinde bin aydan yani 83 seneden daha hayırlı, daha faziletli, ihya edildiği takdirde bütün cürüm ve isyanların affedileceği müjdelenen Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir aydır.
Orucuyla, iftarıyla, seheriyle, sahuruyla, teravihiyle, mukabele ve vaazlarıyla, hayır ve hasenatlarıyla her Müslümanın hasretle yolunu gözlediği, on bir ayın sultanı Ramazan’la birlikte kutsal iklimimize giren oruç, sevabını bizzat Allah-u Teâlâ’nın takdir edeceği faziletli bir ibadettir.
Müslümanların oruç tutmakla mükellef oldukları, dinimizce yüce ve kutsal kabul edilen Ramazan ayı, rahmet ve bereketi bol bir aydır. Oruç ibadeti sayesinde; merhametli olmayı, yaratanımıza şükretmeyi, öfkelerimizi yenmeyi, sinirlerimize hâkim olmayı, güçlüklere katlanmayı öğrenirken, bu ayın gelmesi ile iyilikler çoğalır, kötülükler azalır, yoksullara ve düşkünlere yardım elleri uzanır ve bütün bunların yanında her an Allah-u Teâlâ ile beraber olma halini öğreniriz.
Oruç insanın Allah’a itaat ve teslimiyetle bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği samimi bir ibadettir. Ayların sultanı, Allah'ın ayı, bereket ayı, rahmet ayı, mağfiret ayı, Kur’an ayı gibi isimlerle zikredilen bu ay, müminlerin tövbe edip bütün günahlarını affettirebileceklerini bir hadisinde Sevgili peygamberimiz,” Bir kimse inanarak ve sevabını yalnızca Allah’tan bekleyerek, ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. ” (Bakara, 185.) buyurmuşlardır.
Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı, geçen ömrün muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir gayretle sarılmak için iyi bir imkândır. Ramazan ayı, Allah'ın en büyük fırsatlarından ve lütuflarından biri olup, faziletlerle dolu bir aydır. Lâkin bu mübarek ayın kadrini ve kıymetini iyi bilmeliyiz.
İnsanlığın kararan ufkunu aydınlatan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim bu ayda inmeye başlamış, İslam’ın beş esasından biri olan oruç da bu aya tahsis edilmiştir. Fıtır sadakası vermek ve teravih namazı da bu ay'a mahsus ibadetlerimizdendir. Ayrıca Ramazan ay'ının son on gününde itikafa girmekte sünnettir.
Oruç ayı olan Ramazan ayı, İslâm’ın beş temel esasından biri olan orucun, nefsin terbiye ve ıslâhında büyük rolü olduğu bir gerçektir. Bize sayısız nimetlerin kıymetini hatırlatarak, nimetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu kavratarak bizi şükre yöneltir. Böylece oruç ibâdeti, kötülüklerin önlenmesinde mühim bir etkendir.
Ramazan ayı, kültür ve medeniyetimizin vazgeçilmez zenginliklerindendir. İftarları, sahurları ve teravih namazları ile sosyal hayatımız, melekleri gıpta ettirecek derecede olgun bir seviye kazanır. İşte bütün bu güzellikleri ile Ramazan, nefislerin terbiye edildiği, yoksulların görüp gözetildiği, Allah’ın af ve mağfiret deryasının adeta coştuğu bir aydır.
Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincire vurulduğu bu kutsal ayda, oruçlarımızı Allahın emrettiği şekilde tutmaya çalışalım. Çünkü Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedenî arzuları yenmek ve nefsî baskılara tahammül etmek demektir.
Değerli okurlarım. Hepinizin Ramazanını tebrik eder, Cenab-ı Allah'tan Alem-i İslâm için hayırlara vesile kılmasını niyaz ederim.
Yazımızı konumuzla ilgili bir Hadis-i Şerifle bitirelim. “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmaz ise, Allah-u Teâlâ o kimsenin yemesini ve içmesini terketmesine kıymet vermez. (Buhari, c. II. 22.)
Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.