ONBİR AYIN SULTANI RAMAZAN
08 Mayıs 2019, Çarşamba 08:24Ramazan ayı: Oruç tutanların uykusuna nafile, nafileye farz sevabı, farza 70 farz sevabı verilen bir aydır. Normal günlerde yapılan bir hayır ve hasenata 10 sevap verildiği halde, Ramazan ayında 700(1) misli veya daha fazlasının verileceğini Allah'ü Zülcelalin bizi müjdelediği bir aydır.
Ramazan ayının birinci gününden itibaren Cenâb-ı Allah şöyle nida ettirir: "Tövbeeden yok mu kabul edeyim. İstiğfar eden yok mu bağışlayayım. Affını isteyen yok mu affedeyim. Dua eden yok mu kabul edeyim. Derdine şifa isteyen, belâlarının ve musibetlerinin def'ini isteyen yok mu, isteklerini yerine getireyim..."
Ramazan ayı: Orucuyla, iftarıyla, seheriyle, sahuruyla, teravihiyle, mukabele ve vaazlarıyla müminleri lâhûti âlemlere uçuran, bedii zevklere gark eden, ruhsal itminana ulaştıran, manevi zevk ve heyecanla ürperten, mana ummanında ak ve pak eyleyen kısaca insana Eşref-i Mahlukat olduğunun zevk ve manasını hissettiren kutsî bir aydır.
Ramazan ayı: "Yaratan Rabbiyin adıyla oku"(2) nidasıyla, karanlık ufukları nura boğan, paslanmış kulakları, perdelenmiş gönülleri, sulanmış beyinleri, dumura uğramış dimağları, kilitlenmiş kalpleri hidayete açan, insanlığın şifa kaynağı, ilim ve esrar hazinesi Kur'an-ı Mübin’in indiği aydır.
Ramazan ayı: İçinde bin aydan yani 83 seneden daha hayırlı, daha faziletli, ihya edildiği takdirde bütün cürüm ve isyanların affedileceği müjdelenen Kadir Gecesinin bulunduğu bir aydır.
Bu ayın kıymetini fazla söze gerek kalmadan Allah Resûlünden dinleyelim: "Ümmetim ramazan ayının kadr ü kıymetini gerçek manada bilseydi, bütün senenin Ramazan olmasını isterdi.”(3)
Değerli okurlarım. Hepinizin Ramazanını tebrik eder, Cenâb-ı Allah'dan Âlem-i İslâm için hayırlara vesile kılmasını niyaz ederim.
Cenabı Allah kulları için devamlı kolaylık murad eder.(4) Kati surette zulmetmez.(5) Zahirde belki onlar için zor gibi görünen şeyler olabilir. Hakikatte ise O’nun emrettiği şeyleri yaparsak, nehyettiği şeylerden kaçarsak hem maddi hem de manevi faydalarımız, menfaatlerimiz vardır.
Meselâ: İslâm fuhşu yasaklamıştır. Kul buna uyarsa hem Allah’ın emrini yerine getirdiği için mükâfat alır, hem de fuhuş kanalıyla evleri barkları sönmez. Yuvaları yıkılmaz. Sefahat âlemlerinde çocuklarının nafakası heba edilmez. Yine bu kanalla bulaşan, frengi, bel soğukluğu, AIDS gibi hastalıklardan korunmuş olur. Doç. Dr. Selçuk Alsan “Bir hayat kadını kendisi ile ilişki kuran kişiye 23 çeşit hastalık bulaştırabilir”(6) der.
Son yapılan incelemeler bu sayıyı biraz daha yükseltiyor ve 30 dan fazla hastalık bulaştırabileceğini ilim adamları ispat etmektedirler.(7) AIDS’in bugün hâlâ tedavisi yok. Sadece hastalığın seyrini biraz yavaşlatabilmek için senede 40 bin dolar harcama yapmak gerekiyor.(8) Her içki içişte 200 bin beyin hücresinin öldüğünü ilim otoriteleri söylüyor. Böylece bu ve benzeri hususlardaki emir ve yasakların hikmeti daha iyi anlaşılmış oluyor.
Gerçi mümin ibadet ve taatlarında maddi menfaat ve maksat gözetmeyip, sadece ve sadece Allah rızasını talep etmesi ve onun için ibadet etmesi gerekir. Gerçek ecir ve mükâfat da bu şekilde elde edilebilir. Rivayetlere göre Râbiatül Adeviye bir gün bir elinde su dolu bir kova, bir elinde de bir meşale olduğu halde kalabalık bir yerden hızla giderken, görenler; “Ya Râbia böyle acele acele nereye?” diye sormuşlar. O: “Şu su ile cehennemi söndüreceğim. Şu ateş ile de Cenneti yakacağım. Ta ki insanlar ateşten korktukları veya cennet umdukları için değil, sadece ve sadece Allah rızası için ibadet edebilsinler” diye çok manidar bir cevap vermiştir.
Aşık İbrahim Tennûrî bu gerçeği ne güzel dile getirir:
Cana cefa kıl ya vefa
Kahrın da hoş lütfun da hoş
Ya dert gönder yahut deva
Kahrın da hoş, lütfun da hoş.
Ama pragmatik bir felsefeye sahip günümüz insanı, yaptıklarında maddi faideler de aramaktan kendini alamıyor. Bu sebeple ibadetlerin bu yönünün de dile getirilmesinde fayda vardır. Bu misallerde olduğu gibi Oruç ibadetinin de bizler için hem maddi hem de manevi faydaları vardır.
Dipnotlar:
1-Bakara Sûresi, 261.
2-Alak Sûresi, 1.
3-“Et Terğıb vet Terhib Tercemesi”, c. 2, s. 443.
4-Bakara Sûresi,185.
5-Mü’min Sûresi, 31.
6-TÜBİKAT Bilim ve Teknik Dergisi, sayı: 257, s. 26.
7-Milliyet Gazetesi, 28. 11. 1992.
8-Milliyet Gazetesi, 17. 12. 1992.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.