Rabbini Bilen O?nu Sever
11 Eylül 2017, Pazartesi 07:49Anlatıldığına göre Allah, Hz Musa (a.s.)’a şöyle sordu:
“Ya Musa! Sırf benim rızam için, hiçbir amel işledin mi?”
Hz Musa (a.s.) şöyle cevap verdi:
“Allah’ım, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim ve senin adını zikrettim.” Bu cevap üzerine Allah(c.c.) şöyle buyurdu:
“Ya Musa, kıldığın namaz senin lehine bir belge, tuttuğun oruç seni ateşten koruyacak bir kalkan, verdiğin sadaka kıyamet günü altına sığınacağın bir gölge zikir de önünü aydınlatacak bir nurdur. Sırf benim için işlediğin amel nedir?”
O zaman Hz. Musa (a.s.) şöyle dedi:
“Ya Rabbi, sırf senin için olan amel nedir?” Allah(c.c.) şöyle buyurdu:
“Ya Musa, Hiç bir dostumu sırf beni için sevdiğin ve hiçbir düşmanımdan sırf benim için nefret ettiğin oldu mu?” O zaman Hz. Musa (a.s.) anladı ki, en faziletli amel Allah için sevmek ve Allah için nefret etmektir.”
İslâm dini, sevgi dinidir. Müslüman olmanın şartı inanmak; inanmanın temeli ise sevgidir.
Aynı zaman da sevmek, gönül işidir, çünkü sevmek her kişinin değil, er kişinin kârıdır. Seven kişi her olaya sevgiyle, merhametle nazar eder. Her şeyde sevilebilecek bir güzellik görür.
Allah Resulü (s.a.v.)bir hadis-i kudsi de buyuruyor ki “Benim rızam için birbirini sevenlere, benim için bir araya gelenlere, benim için birbirlerini ziyaret edenlere ve benim için yardımlaşanlara sevgim vacip olmuştur.”(1)
Dünyadaki mutlu hayat, Ahirette cennetin sonsuz nimetleri bu sevgi sayesinde elde edilir. Sevmek, sevgiyle yaşayabilmek; ömrümüz boyunca sahip olduğumuz en namütenahi nimetlerdendir.
Allah’ı sevmek, O’nu bilmeye ve tanımaya bağlıdır. Çünkü insan, ancak tanıdığını ve bildiğini sever. Bir İslam büyüğü olan Hasan-ı Basri’nin: “Rabbini bilen O’nu sever.” sözü ne güzeldir.
Her iyiliğin başı Allah’ı sevmektir. “Allah’ın kulları arasında bir grup vardır ki, onlar ne Peygamberlerdir ne de şehitlerdir. Buna rağmen kıyamet günü Allah katında makamları yücedir. Bu sebeple Peygamberler de şehitlerde onlara gıpta ederler.
—Orada bulunanlar sordu. — Ey Allah’ın elçisi! Onlar kimdir?
Buyurdular ki;
“Onlar, aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, birbirlerini Allah için sevenlerdir. Allah’a yemin ederim ki, onların yüzleri nurdur. Onlar bir nur üzeredirler herkes korku içindeyken, onlar korkmazlar, herkes üzüntü içindeyken, onlar üzülmezler.”(2)
Gönüllerinde Allah sevgisi yer etmiş olan kimseler her zaman ve her yerde Allah’ı zikrederler. Bütün ibadetler, Allah’ı anmak ve daima onu hatırlamak içindir. Bu itibarla Allah’ı anmak en üstün ibadet sayılmıştır. Nitekim Ebu’d Derda’nın anlattığına göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Size işlerin en hayırlısını, Allah katında en makbulünü, dereceleriniz bakımından en yükseğini, altın ve gümüş dağıtmaktan daha üstününü, savaş alanlarında düşmanlarınızla karşılaşıp onları öldürmenizden daha hayırlı olanını haber vereyim mi?” diye sordu. Ashap: “Evet ey Allah’ın Rasülü, haber ver.” dediler.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Allah’ı anmaktır.” buyurdu.
İnananların da birbirini sevmedikçe gerçek anlamda mümin olamayacakları Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de olgun mümin olamazsınız. Size bir şey söyleyeyim, onu yaptığınız zaman sevişirsiniz: Aranızda selâmı yayınız.”
Her şeyde bize örnek olan Peygamberimiz (s.a.v.) Allah’ı sevmede de bize en güzel örnektir. O’nun hayatını inceleyenler, O’nun Allah’ı ne kadar çok sevdiğini göreceklerdir. Allah’ı sevmede, O’na güvenip dayanmada en güzel örnek alınacak olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’dir.
Allah sevgisi insanı Allah’a yaklaştırır ve O’nun rızasını kazanmasına vesile olur. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Davut (a.s.)’ın dualarından birisi şöyle idi: Allah’ım, senden senin sevgini ve seni sevmeye ve senin sevgine beni ulaştıracak amelleri dilerim. Allah’ım, senin sevgini bana nefsimden, çoluk çocuğumdan ve soğuk sudan daha sevimli kıl.”
Sevginin tadını doyasıya yaşamış olan Mevlâna hazretleri de öyle söylemiyor mu?
“Altın ne oluyor? Can ne oluyor? İnci mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir Sevgiliye feda edilmedikten sonra...” Gönülden Muhabbetlerimle…
Dipnotlar:
1-Muvatta şiir 16,(2.953.954.
2-Ebu Davud, Büyü,78(3527.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.