ŞABAN AYI VE BERAT GECESİ
25 Nisan 2018, Çarşamba 07:24Şaban ayınız ve berat geceniz mübarek olsun. Şaban ayı, mübarek üç ayların ikincisi, on bir ayın sultanı ramazan ayının müjdecisi, dini gecelerden berat gecesini içinde barındıran ay olup hicri yılın sekizinci ayıdır.
Sözlükte "dağılmak, gruplara ayrılmak" anlamındaki şa'b kökünden türeyen şaban, kameri yılın recebden sonra ramazandan önce gelen bu ayın dini gelenekte önemli bir yeri vardır.
Şâban kelimesinin kamerî takvimin sekizinci ayına ad olması farklı şekillerde açıklanmıştır. Bir yoruma göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan recebden sonra silâhlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır. Araplar’ın bu ayda su temin etmek amacıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bu ismin verildiği ya da ramazan ve receb aylarını birbirinden ayırdığı için böyle adlandırıldığı yolunda açıklamalar da mevcuttur. Diğer bir yoruma göre ise kamerî ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi almıştır. Araplar, haram ayların yerlerini değiştirmek veya haccın sabit bir mevsimde yapılmasını sağlamak amacıyla haram ayları ertelediklerinde receb ayını şâbanın yerine kaydırırlar (nesi uygulaması) ve bu iki ayı “recebân” diye adlandırırlardı.
Şâban ayının büyük kısmını oruçlu geçiren Hz. Peygamber (s.a.v), (Buhârî, “Śavm”, 52; Müslim, “Śıyâm”, 176-177) “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum” buyurmuş (Müsned, V, 201; Nesâî, “Śavm”, 70),ramazan dışındaki en faziletli orucun şâbanda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, “Zekât”, 28). Bu rivayetler sebebiyle şâban ayında oruç tutulması mendup (müstehap) olmakla birlikte Hz. Âişe’den nakledilen, Resûl-i Ekrem’in ramazan ayından başka hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği şeklindeki rivayeti yanında (Buhârî, “Śavm”, 52; Müslim, “Śıyâm”, 176-177) oruç tutmanın farz olduğu ramazan ayına şevkle girmeyi zorlaştıracağı için şâbanın on beşinden sonra orucun azaltılması veya terkedilmesi tavsiye edilmiştir.
İslâm tarihinde şâban ayında meydana gelen önemli olaylar arasında orucun farz kılınması (2/624), Hz. Peygamber’in Hafsa ile evlenmesi (3/625), Hz. Hüseyin’in doğumu (4/626), Benî Mustaliķ (Müreysî‘) Gazvesi (5/627) zikredilebilir. Fâtımîler döneminde Ezher’de receb ve şâbanın başına ve ortalarına rastlayan “vekūd” gecelerinde dinî ihtifaller düzenlenirdi (DİA, XII, 59). Surre alayının İstanbul’dan deniz yoluyla gönderilmeye başlandığı 1864 yılından itibaren bu merasim şâban ayının on beşinde düzenlenirdi.
Şâbanın on beşinci gecesinde berat gecesinde müslümanların Allah tarafından bağışlanacağı umulduğundan bu gecenin özellikle ihya edilmesine ayrı bir önem verilmiştir. (M. Kamil Yaşaroğlu, "ŞABAN", DİA, c. 38, s. 207) Berat gecesi, müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi âdet halini almıştır. Hz. Peygamber’in,“Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir (Tirmizî, “Savm”, 39; İbn Mâce, “İkāme”, 191). Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber, “Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbn Mâce, “İkāme”, 191). Ancak eserlerinde bu hadislere yer veren Tirmizî ve İbn Mâce, bunların sened yönünden zayıf olduğuna da işaret etmektedirler. Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır. (Halit Ünal, "Berat Gecesi", DİA, c. 5, s. 476)
O halde şaban ayının ve berat gecesinin değerini ve kıymetini bilelim. Bu mübarek ayı, ramazana hazırlık amacıyla daha dikkatli geçirmeye; namaz, oruç, zikir, istiğfar, Kur'an tilaveti, meal ve tefsir okumaları, salavat-ı şerife ve fakirlere, yoksullara, yetimlere, öksüzlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım çalışmaları ve hayırlı işler gibi ibadetler ile daha fazla meşgul olmaya ve haramlardan uzak durmaya gayret edelim. Türk Tarih Kurumu (TTK) başkanı Prof. Dr. Refik Turan'ın verdiği bilgiye göre "son 25 yılda dünyadaki mücadele ve savaşlarda ölen Müslümanların sayısı 12,5 milyon"muş. Bu sebeple hem vatanımızın ve milletimizin hem İslam aleminin her türlü düşman saldırısından, zulüm ve işgalden, katliamdan, doğal afetlerden korunması için dua edelim. Allah yardımcımız olsun.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.