ŞANLI AY AĞUSTOS
31 Ağustos 2020, Pazartesi 09:11Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!
Canı cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ.
Milli şairimiz Mehmet Akif’inde ifade ettiği gibi¸Atalarımız vatanımızı korumak için tarih boyunca her türlü fedakârlığa katlanmış, binlerce şehit vermişlerdir. Adeta her karış toprağını şehit kanlarıyla sulamışlardır.
Geride bıraktığımız Ağustos ayının, Müslüman Türk milletinin şanlı tarihinde çok müstesna bir yeri ve önemi vardır. Tarihte kazandığımız zaferlerin tekerrür ettiği Ağustos ayı, iki büyük zaferin hatırasıyla, zamanın derin akışında yer almıştır.
Tarihi şeref ve şanla, kahramanlık ve zaferlerle dolu olan necip milletimizin hatırlanmaya ve anılmaya değer, sayısız gün ve aylarının yanında bir ayı vardır ki, bu ay kahramanlıkların destanlaştığı, bizi biz yapan, bizi tarih yapan zaferlerimizin ayı olan Ağustos’tur.
Ne büyük hikmettir ki, Türk-İslâm ruhunun, Türk-İslâm heyecanının şan ve şerefi, bu ayda iki kere şahlanmıştır. Bu iki zafer, ötekilerden daha derin mânâlar ifâde eder. Bunlardan birincisi 26 Ağustos 1071 'de Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın kazandığı Malazgirt Zaferi, diğeri 30 Ağustos 1922'de Türk Ordusunun, Yunan ordusuna karşı kazandığı Başkomutanlık (Dumlupınar) Zaferidir.
Dünyada, namus ve şerefimizi koruyarak huzur ve güven içinde yaşamak, ancak bağımsız bir vatana sahip olmakla mümkündür. Vatanın değerini ve önemini çok iyi bilen ecdadımız, üzerinde yaşadığımız bu toprakları düşmanlara çiğnetmemek için her zaman kahramanca çarpışmışlar, canlarını bu uğurda seve seve vermişlerdir. Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği ِşöyle ifade eder:
Bastığıًn yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
949. Yıldönümünü kutladığımız Malazgirt Zaferi, dokuz asır boyunca devam eden fetih destanının ilk mısrasıdır. Müslüman Türk'ün tarihinde bir dönüm noktasıdır. Nitekim, şair şiirinde bu gerçeği ne güzel ifade eder;
Bir sabah Malazgirt'te karşılaştı ordular,
Biri yok olmak için iki büyük ulustan.
Bir yandan Haçlı ordu, gök demire bürünmüş,
Öbür yandan tolgalar... kaftanlar gök atlastan.
Bir ordunun başında Romenos Diyojenes,
Birinde, Çağrı bey'in oğlu Başbuğ Alparslan.
Bir ordu son sözünü söyleyecekti bugün,
Biri kılıçlarını kurtaracaktı pastan.
Tanyeri ağarırken Malazgirt Ovasında,
Tekbirlerle başladı bir yıl sürecek destan.(Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu.)
Vatanı korumak hem dinî hem de milli bir görevdir. Vatan sevgisi en asil, en yüce sevgilerden biridir. İnsanın kişiliğine ehemmiyet veren ve onu her yönden korumak için kurallar koyan kutsal dinimiz, insanın hak ve hürriyetlerini garanti altına almayı ve barışı gaye edinmiştir.
Vatan, bizim en kıymetli varlığımızdır. İman olmadan vatanın; vatan olmadan da varlığımızın hiçbir anlam ve kıymeti yoktur. Vatan olmaksızın millet, millet olmaksızın da devlet olamaz.
Vatan, insanın geçmişten emanet aldığı, acı-tatlı hatıralarıyla üzerinde yaşadığı toprak parçasının adıdır. Vatan, bütün kutsal değerlerimizin toplandığı yerdir. Vatan bizim canımız, kanımız ve mayamızdır. Ecdadımız bundan hareketle; “Ana gibi yâr, vatan gibi diyar olmaz.” diyerek bu duyguyu en güzel şekilde ifade etmiştir.
Uğrunda can verilen ve üzerinde bir medeniyet kurulan yerdir vatan. Vatan bir milletin üzerinde hâkimiyet kurduğu, barındığıً, gerektiğinde uğrunda canını feda ettiği toprak parçasıdır. Dini görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz de yine vatan sayesinde mümkün olur. Bu sebeple Yüce dinimiz, vatanın korunmasına büyük önem vermiş, vatan sevgisini imandan saymıştır.
Yazımı milli şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu dizesiyle bitirmek istiyorum:
“Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu,
Nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıtada yer yer kanayan izleri şahid,
Dinlenmedi bir gün o büyük şanlı mücahid.”
Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.