SAVAŞA HAYIR DEMEK!..
09 Ekim 2023, Pazartesi 00:00İnsanlık, tarih boyunca çoğu zaman zalimlerin heva ve hevesleri yüzünden, savaşlara maruz bırakılmış, ciddi katliamlar yaşanmış, anneler evlatsız kalmış ve yuvalar tarumar olmuş, gencecik evlatlar hayatlarının baharında veda ederek bu dünyadan göçüp gitmişlerdir. Bir yönetimde, hak veya adalet arayışı yerine iktidarını muhafaza veya tahkim etme kaygısına bırakmışsa; maalesef vatan evlatları göz kırpmadan savaşın o vahşet iklimine gönderilmekte ve feda edilmektedirler.
Ben bir Müslüman evladı olarak, vicdanen kanaat getirdiğim şu ki: İnsanlık adına savaş bitmiştir. Peki ne zaman bitti kanaatine varıyorum? Ne zaman ki, savaşlar cephe savaşları olmaktan çıkıp kitlesel savaş haline geldi, işte o zaman savaş insanlığa haram oldu ve neticeleri bu durumu ispat etti. Ne zaman ki şehirlerin üstüne bombalar yağmaya başladı, işte o zaman savaş insanlık için yapılamaz bir şey haline geldi. Çünkü bomba bir evin veya şehrin üstüne düştüğünde orada asker olmayan her insan (çocuk, yaşlı, kadın, erkek) ve kimseye zarar vermemiş her hayvan, börtü böcek ve herkese faydası dokunmuş her bitki, ağaç bir büyük katliama maruz kalıyor.
İki gündür başlayan Filistin ve İsrail savaşında da maalesef bu işin faturasının her iki tarafta da; masum çoluk ve çocuk ile yaşlı ve savaşla alakası olmayan sivil halkın çektiğini görüyoruz. Bolu beyine karşı savaşan Köroğlu’nun: “Silah icat oldu mertlik bozuldu” dediği gibi; son teknolojik silahların icadıyla beraber ne acı ki faturanın en başta masum insanlar ve hayvanlara kesildiğine şahit oluyoruz…
Ancak insan düşünmeden edemiyor: Davanız ne olursa olsun, değer mi çocukları öldürmeye, canlı iken beton yığınları altında bırakmaya? Eğer bir masum bile nahak yere ölecekse bu yaptığınız savaşa -Müslüman adına söylüyorum- cihad demek mümkün mü? Kurunun yanında yaşın da yakıldığı, askerin yanında sivilin de vurulduğu, bir gemideki suçlunun yanında masumun da batırıldığı hiçbir savaş ne insani ne de İslamidir. Onun için mazlumun ve masumun yakıldığı ve öldürüldüğü şavaş makul ve masum değildir. Savaşa hayır demek hem masum, hem makul, hem de insani bir taleptir…
Savaşın o acımasız manzaralarına, insanlığı rahat bir şekilde muhatap edenleri asla masum göremeyiz. Her ne sebep olursa olsun insan hayatını katletmeye dönük her yaklaşım inancımızda ve değerlerimizde lanetlenmiştir. Şöyle bir mazeret var: “Başkaları da yapıyor, biz istemeden yapıyoruz. Mecburuz!” Bu da meşru bir savunma değil. Çünkü “su-i misal emsal olmaz.” Bir Müslüman için başarılı olma zorunluluğu yoktur; fakat ‘zulmetmeme’ zorunluluğu vardır.
İslam’ın ruhuna uygun hakiki bir savaşta kaybetmek yoktur. Çünkü kazanman gereken hakiki zaferini Allah’a nispetle kazanabilir, düşmanına nispetle değil. Demek ki kazanmak için masumları da öldüren düşmanın, seviyesine düşemezsin. Zulme maruz kalsan da zalim olmana izin yok. Mazlum olmamaya çalış, şerri defet, kötülüğü meşruluk içinde önlemeye çalış. Zulme zulümle karşılık verdiğin an savaşı kaybetmişsin. Galebe çalman seni muzaffer kılmaz. Kazansan da düşmanın seviyesine düşmüş olmakla kaybetmiş olursun.
Biz zulme karşı misilleme yapmaya mezun değiliz. Bediüzzaman’ın tabiriyle “mukabele-i bilmisil” yani misilleme “kaide-i zalimane” dir. Sana zulmedenin zulmünden sakın ama ona, asla – masum insanlara- zulmetme. Cinayetlerin devamına vesile olma. Eğer düşmanınla hesaplaşmak istiyorsa evrensel insani değerler ve teknolojik gelişmelerle, ilim ve irfanla başa çıkabilirsin. Önemli olan bu güzel hayatın hakkını vererek yaşamak olmalıdır. Bir ideal için bile olsa ölmek ve öldürmek işin kolayına kaçmaktır. Önemli olan ölümden korkmayan bir hayatı; bir ideal için fedakarca yaşamaktır. Öl kurtul değil, bedel ödeyerek yaşa-yaşayabiliyorsan…
Maalesef İslam’ın güzelliğinin ve adaletinin bütün insanlığın nazarında parlayacağı akıllı bir sükuneti, aklı askıya alan bir gürültülü çatışmaya kurban verenlerin yaptığı sözüm ona iyilikler İslam’a yüktür. Savaşlar asla ne namına olursa olsun; masumların katlini meşru gösteremez. Bu masumların ve mazlumların adresi dahi sorulamaz…
Hasıl-ı kelam: “NE MUTLU O İNSANA Kİ, HADDİNİ BİLİR VE HADDİNDEN TECAVÜZ ETMEZ.” hakikatine sıkı sıkıya sarılmak dileğiyle…SAVAŞA HAYIR!..
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Yiğits
11-10-2023 22:06güzel bir yazı olmuş hocam eline sağlık.
Muhammet Yusuf
11-10-2023 20:05Hocam çok haklısınız çok mükemmel olmuş
Kübra Sar
10-10-2023 21:47Dediğiniz gibi önemli olan bu güzel hayatın hakkını vererek yaşamak olmalıdır, zaten hepimiz zamanı geldiğinde ölmeyecek miyiz.. çok üzülüyorum zamana, çocuklarımıza .. ve korkuyorum gelecekten.. yüreğinize sağlık hocam, severek okuyorum.
İsmet
10-10-2023 16:34Hocam elinize sağlık çok güzel ozetlemişsiniz
Kübra Güler
09-10-2023 22:24Ellerinize sağlık hocam güzel olmuş.
Nilsu Orhan
09-10-2023 22:09Elinize , yüreğinize sağlık hocam.
Erva TUNÇ
09-10-2023 22:09Hocam çok güzel olmuş?
İrem Su toker
09-10-2023 22:07Canım hocam çok güzel bı yazı olmuş elinize sağlıkkk
Metehan Demirkollu
09-10-2023 22:03"Savaşın kazananı yoktur." cümlesini çok güzel özetlemişsiniz hocam yazılarınızın okuyan herkese katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Furkan Mustafa Çelim
09-10-2023 22:00On numara beş yıldız olmuş hocam
Şerife TASA
09-10-2023 19:23Çok güzel olmuşEllerinize sağlık:)
Yunus emre kaçan
09-10-2023 08:43Hocam yine çok güzel döktürmüşsünüz