SİZ ÖĞRETMENMİSİNİZ?
21 Kasım 2014, Cuma 08:35Bu yazıyı 24 Kasım Öğretmenler günü yazmayı düşündüm ama görevini tam, örnek öğretmenlere haksızlık olurdu.
Milli Güvenlik bilgisi kalkana kadar Konya'da çeşitli okullarda öğretmenlik yaptım. Bunlara bir özel okulda dahil. görev yaptığım okul sayısı altı. Bunları niçin söylüyorum; öğretmenler hakkındaki düşüncelerim gözlemlerime dayanıyor.
Hiç bir öğretmenimi üzmek rencide etmek haddime değil. ancak ortada bir gerçek ve yetiştirilecek bir çok nesil var.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız, gençlerimiz nasıl yetiştiriliyor acaba?
Maalesef aldığı maaştan başka bir şey düşünmeyen, hatta ek iş yapan, öğrenciye hiçbir şey veremeyen öğretmenlerle dolu okullarımız.
Tabiri caizse kendine hayrı olmayan öğretmenler, acaba öğrencilere ne verecekler?
İsterseniz kılık kıyafetten başlayalım. Malum Eğitim Bakanlığı (Milli diyemiyorum) okullarda öğretmenlere bir nebze de öğrencilere kılık kıyafet serbestisi getirdi. Bazıları bunu özgürlük olarak nitelendirse de bunun tam bir disiplinsizlik ve eğitimsizlik örneği olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Çocuklarımız gençlerimiz kız olsun, erkek olsun öğretmenlerini örnek alacaklar. öğretmende bi karış sakal ütüsüz pantolon, boyasız ayakkabı, kravatsız bir şekilde derslere girecek. Ayıp vallahi ayıp insan utanır yahu!
Şöyle sinekkaydı traşınızı olsanız, ütülü güzel takım elbisenizi giyseniz, boyalı pırıl pırıl ayakkabılarınızla, kravatlı olarak, güzel kokular sürünerek öğrencinin karşısına çıksanız ne olur sanki?
Bayan öğretmenlerimiz bu konuda daha hassaslar.
Bu güzel görüntüden sonra akşamdan hazırlanarak öğrencilerinizin karşısına bilgili ve hazır çıksanız, öğrencilerinize sevgi dağıtsanız, onlarda size saygı ile cevap verseler ne olur acaba.
Ama bakıyorsunuz öğretmenimiz ders bitince dolaba koyduğu çantasını, diğer bir gün dersi olduğunda alıyorsa kendini hiç geliştirmiyorsa öğrenciye ne verebilir?
Bir kısım öğretmenlerimizi asık suratlı ve notla tehdit eden bir kimlikte görürüz. Sanki böyle olmak marifetmiş gibi. Çocuğa bir puan fazla verse çocuk dünya kadar sevinecek ama zihniyet bozuk. Öğretmen yazılıları okurken nerden not kırayım derse bol bol not kırar. ama eğer nerden puan verebilirim derse bol bol not verir. öğrencileri gençleri kararsızlığa itmemek lazım. Olanarı kazanmamız lazım.
Öğretmen derse girince derse başlamadan çocuklarımıza, gençlerimize bir hal hatır sorsa biraz moral verse ne olur?
Bir sınıf düşünün mevcudu 35 kişi doğrudan geçen 5 kişi ise öğretmende sıkıntı var demektir. Öğretmen hem kendini kabul ettirip, hem de dersi sevdirmek zorundadır.
Öğretmenlerinde haklı olduğu taraflar var. Örneğin bir sınıfta amiyane tabirle bir iki it tipli öğrenci varsa o sınıfta ders işlenemez. işte Bakanlık bakanlık olsa burada devreye girer. Başarısız ve disiplinsiz öğrencileri kurul kararıyla "Açık" okula yönlendirebilir. Böylece sınıfta, okulda, diğer öğrencilerde, öğretmenlerde rahatlar.
Şahsi düşüncelerimden biride çocuklarımıza, ilim ve bilimden önce insanlığı, toplumsal yaşamda kurallara uymayı, ülkesini,milletini, bayrağını sevmeyi öğretmeliyiz.
Bakıyoruz çok iyi meslek sahibi olmuş biri ama adam değil! Toplum bu tiplerle dolmaya başladı.
İster "At sahibine göre kişner" deyin, ister "Balık baştan kokar" deyin, isterseniz imam cemaat örneği verin. Böyle Bakanlığa böyle öğretmenler. Okula kayıt işini 1-2 ayda bitiremeyen zavallı bakanlık.
Eğitimde adaleti yerine getiremeyen zavallı bakanlık. okul idarecilerini çıkardığı yönetmelikle "EZOGELİN" çorbasına çeviren zavallı bakanlık.
Ha birde bu öğretmenlerimizin SENDİKA ları var.
PKK ya, destek vereninden tutunda, Cumhuriyet düşmanlığına, Din istismarcılığına varana kadar öğretmenlerimizin sendikaları var. İşin en kötüsü de öğretmenlerimizin kendi ideolojik görüş ve yapılanmalarını gençlerimize aşılamaları. Kendileri ve sendikaları yanlış olan öğretmenler öğrencilere ne verebilirler?
Ah beni yetiştiren güzel öğretmenlerim. Sizler ve sizin gibileri yukarıda yazdıklarımın dışında tutuyorum. Sizlerin sayesinde, sizlerin içindeki çürük elmaları eleştirebiliyorum.
Cumhuriyet ilkokulundan 1963-1967 yıllarında beni okutan Sevim KOLİNA öğretmenimin ellerinden öpüyorum. 1967- 1968 yılında beni okutan Devrim ilkokulundan Mehmet YENGİNOL öğretmenimi rahmetle anıyorum.
1968- 1971 yılında Meram Ortaokulunda bize istikbal veren, Abdülkadir ÇETİN, Osman ÜNAL, İlhan EŞREFOĞLU, Gülgün BERK, Nimet GENÇALP, Abdurrahman ÇINAR, Gülendam YILMAZ hocalarımı saygıyla ve muhabbetle anarken ismini hatırlayamadığım öğretmenlerimde özür dilerim.
Bu arada Meram Ortaokulu müdürüm Salih Zeki SOLAK'ı rahmetle anıyorum.
O devrin öğretmenlerini mumla arıyorum. Görevini tam yapan bütün öğretmenlerime saygılarımı sunuyorum. Esen kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.