SİZİN SEÇTİKLERİNİZİ BİZ SEÇİYORUZ
25 Aralık 2018, Salı 08:25Siyasilere söylüyorum. Tabi siyasi partilere ve onun genel başkanlarına…
Milletvekili seçimleri yapılıyor. Siyasiler listeleri hazırlayıp önümüze koyuyorlar. İster sevin, ister sevmeyin bunlara oy vereceksiniz diyorlar. Hatta sıralamayı bile kendileri yapıyorlar. Bizlerde takım tutar gibi parti tuttuğumuz için, gidip bu hazırlanan menüye oy veriyoruz.
Seçmen olarak bize seçenek sunmuyorlar.
Tercihli oy falan yok.
İktidarı da, muhalefeti de bu durumdan memnun.
Şimdi yerel seçimler yaklaşıyor, yine aynı durumla karşı karşıyayız.
Siyasiler Belediye Başkan adaylarını belirliyorlar.
Tek aday, seçenek yok.
Şöyle 4-5 aday olsa da içinden birini seçsek…
O da yok.
Eskiden Belediye Başkanları kendi şehir ve kasabasından olurdu.
O da değişti. Başka bir ilde görev yapan, başka bir ilde aday olabiliyor.
En garibime giden de önümüze koyup seçin dediğiniz adayı seçiyoruz.
Sonra biz değil, siyasiler olarak sizler beğenmiyorsunuz.
Ve bizim oylarımızla gelenleri görevden alıyorsunuz!
Eee bizim oylara ne oldu?
Siz de çıkın deyin ki, ‘ya biz bir hata etmişiz. Bu belediye başkanını şu, şu sebepten görevden alıyoruz.’
Kolay değil, Büyükşehirlerden, hemi de en büyükşehirlerden bahsediyorum.
Onlara oy veren milyonlara kişinin oylarını bir anda göz ardı ediyorsunuz.
Bizim de aklımıza ‘Yahu bu görevden alınan belediye başkanları şucumu? Bucumu? Acaba’ diye geliyor.
Buna da cevap bulamadığımız gibi cevap verende olmuyor.
Görevden alma yetkisi olanlar görevden alıyorlar da, yetkisi olmayan yani muhalefet ne yapıyor?
Onlar da o başkanları partilerinden ihraç ediyorlar.
Yahu bütün bunları yapacaksanız niye bizden oy istiyorsunuz? Verdiğimiz ve sizin istediğiniz adaya verdiğimiz oylara neden itibar etmiyorsunuz?
‘Seçimle gelen seçimle gideeeer’ mükemmel bir slogan.
Seçimle gelen seçimle gitmeli veya hukuken suç işleyenler mahkeme kararıyla gitmeli.
Seçilen belediye başkanları bazen paraları har vurup harman savuruyorlar. Belediyeyi değil, adeta şehri borçlandırıyorlar. Hemide iyi borçlandırıyorlar. Ortada yapılan pek eser yok, harcanan para çok.
Bu belediye başkanlarının, kulüpleri borç batağına sokan ve hiçbir sorumluluğu olmayan kulüp başkanlarından farkı ne?
Allah’tan kulüpler için UEFA kriterleri var. Kendi hesabını bile yapamayan kulüplere UEFA, ‘sen cezalısın Avrupa kupalarına şu kadar süre katılmayacaksın’ diyor.
Parasını alamayan sporcuların bile güvencesi var. Gerekirse puan silme cezası bile veriyor.
Ya Belediye Başkanları? Şehri borç batağında bırakıp vekil bile oluyorlar.
‘Haydi bana eyvallah’ diyorlar, kimse hesap sormuyor.
Daha da kötüsü, devlet adına belediyeleri denetleyen ve kötü durumları ortaya çıkaranları görevden almakta buluyoruz çareyi…
Tıpkı enflasyon oranını gerçek şekilde açıklayanlara yaptığımız gibi…
Konya’yı düşünüyorum, borçlar ortada, ulaşımın hali belli, hani rüyalarımızda gördüğümüz METRO sözü vardı, ne oldu? Havası kirli şehirlerde, disiplinsiz şehirlerde, gürültülü şehirlerde derecemiz var.
Valla bunları düzeltmeyeceksen, bu şehre ben dahil herkes belediye başkanlığı yapar.
Bir zamanlar vatandaşına suyu en ucuz veren il diye övünürdük.
Şimdilerde Büyükşehir Belediye Başkanımız, ‘suya yüzde 10 indirim’ diyor. Hani nerede? Neden verdiğiniz sözleri tutmuyorsunuz?
Encümenlere varana kadar adayları siz seçip bize seçtiriyorsunuz!
Bazen partilerin il, ilçe başkanlarını bile siz seçip, tek aday önümüze koyuyorsunuz.
İşete burada anlamadığım demokrasinin neresi çoğulcu?
Neresi çok sesli?
Eskiden KORO halinde söylerdik, şimdi SOLO’ya döndük diyorum.
En hoşuma giden, en demokratik seçimler, MUHTAR seçimleri.
Adamlar, kendi çabalarıyla gayretleriyle herkese örnek olacak seçimler yapıyorlar.
Muhtarlık seçiminde yıllar önce, bir hileye tanık olmuştum.
Sandığa oy atma gayesi ile giren bir muhtar adayı seçilebilecek diğer adayın isminin yazılı zarf içine konulan pusulaları cebine koyup çıkıyor.
Sizde gidince sandığa, adayları da bilmezseniz, oradaki kağıdı bulunan adayıp pusulasını koyuyorsunuz zarfa.
Fakat muhtarlar da seçilince acayip SİYASALLAŞIYORlar.
Belediyelerin güdümüne girip eşleriyle beraber veya ferdi çeşitli yerlere gezilere gidiyorlar.
Yiyorlar, içiyorlar, siyasetten iyi nemalanıyorlar.
Birde bu değirenin suyu nereden geliyor, bu yediğimiz hurmalar, ileride bizi tırmalar mı? diye düşünmüyorlar.
Küçük yerlerde, köy kasabalarda iyilik timsali insanları tanımak kolay.
Dolayısı ile onlara oy verirken içiniz rahat.
Ya nüfusu milyonlarla anılan yerdeki adaylar? Kılı kırk yarmak lazım…
İktidarıyla muhalefetiyle Ey Siyasiler!
Lütfen bizlerin önüne bir değil, birden fazla seçenek koyun.
Bu konuda yasal düzenlemeleri yapın.
Yoksa yapılan iş, sizin seçtiğinize bizim oy vermemizden öteye gitmeyecektir.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.