ŞU BİZİM CAMİ CEMAATİ

Geçen hafta imamlar, müezzinler ve din görevlileri ile ilgili yazmıştım. Ve demiştim ki gelecek haftada cami cemaatini yazacağım…

İmam ve cemaat ayrılmaz bir bütündür. Cemaatin davranışı imamla bütünleşir.

Malum camiler ve mescitler Allah’ın evidir.

Abdurrahman Büyükkörükçü Hocaefendinin cami adabı kitabından birkaç alıntı yapmak isterim:

*Oralarda yüksek sesle konuşulmamalıdır.

*Cami adabına uymayacak yaştaki çocuklar camiye getirilmemelidir.

* Camiye gelirken soğan, sarımsak gibi kokulu şeyler yenilmemelidir. Sigarayıda buna mutlaka dahil etmek gerekiyor. Bilakis cemaati rahatsız etmeyecek hafif kokular sürülmelidir.

* Ter kokan elbiselerle asla camiye gelinmemelidir. Kardeşlerimiz elbiselerini giyerken koklamalıdır. Şayet ter kokuyorsa mutlaka değiştirmelidirler.

* Namaza yetişmek için cami içinde koşmamalıdırlar.

* Namaz kılanın önünden geçmemelidirler. Mekruhtur. Geçen günahkar olur.

* Ön saflarda yer yoksa cemaati zorlayarak insanların omuzlarından atlayarak ileriye geçilmemelidir. Boşluklar görülüyor ve ikaza rağmen boşluklar dolmuyorsa geçilebilir.

* Ön tarafta yer varken arka taraflarda insanların geçeceği yerde namaza duranlar saygıyı hak etmedikleri için onların önünden geçilmesinde mahsur yoktur denilmiştir. Şu halde cemaatin geçiş yerlerinde namaza oturulmamalıdır.

* Cami ve mescidin içinde dilencilik yapmak asla doğru olmadığı gibi, dilenciye para vermekte doğru değildir. Dilencilik yapmak haram, dilenciye para vermek mekruhdur.

* Cami ve mescitlerde devamlı aynı yerde namaz kılmak, sanki kendi için yer ayırmış intibası vermek doğru değildir. Değişik yerlerde namaz kılmak gerekir.

* Bu mübarek mekanların bahçelerinde de aynı saygıyı göstermek gerekir. Zira ihtiyaç halinde bahçede de namaz kılınmaktadır. Ancak caminin bahçesinde abdestsiz olmak ve bahçeyi yol olarak kullanıp başka yere geçmek mahsurlu değildir.

Cuma namazına hazırlık içinde:

* Cuma namazı için özellikle gusül abdesti alıp camiye erkence çıkmalıyız.

* en güzel elbiselerimizi giymeli, çamaşırlarımız temiz olmalıdır.

* Evimizde bulunan en güzel kokuyu sürmeliyiz.

* Mümkünse namaza yürüyerek gitmeliyiz. Bunda büyük ecir vardır.

* Evden çıkınca imkan bulursak sadaka vermeliyiz.

* Mümkün olduğu kadar ilerleyip, ön saflarda yerimizi almalıyız.

Diyor Abdurrahman BÜYÜKKÖRÜKÇÜ hocamız.

Tabiki hocam bir kitapçık yazmış bu konuyla ilgili ben, alıntı yaptım.

PEKİ… BİZ NE YAPIYORUZ.

Evet cemaat olarak bizler neler yapıyoruz?

*Bir kere camiye namaz kılmaya girerken abdestli olduğumuzdan emin olduğumuz kadar CEP TELEFONLARINI kapattığımızdan veya sessize aldığımızdan emin olmalıyız. Namazın ortasında birinin cep telefonundan çalan Konya havalarının vebalini kim ödeyecek.

* Sultan Selim Camiinde kadınlar için epey yer ayrılmış. Hz. Mevlana’yı ziyarete gelen kadınlar vakit namazlarını da burada kılıyorlar. Ama ah konuşmasalar, bir uğultu haline gürültü çıkıyor. Burada kadınları ikaz hocaya düşer. Kadınlar bölümüne de hani şu hastanelere gidince kep giymiş hemşire eliyle ‘SUS’ işareti yapıyor ya, kadınlar bölümüne de bu işaretler mutlaka konulmalıdır. Zira huylu huyundan vazgeçmiyor.

* Yine kadınlar küçücük çocuklarıyla cemaatle namaz kılıyorlar. İyide bir namaz boyunca çocuk ağlıyor veya birkaç çocuk gürültü yapıyor. Sizi namazdan alıkoyan yok. Bu şekilde cemaati rahatsız etmeye hakkınız yok, cemaatsiz kılın.

* Cuma namazı bayanlara farz değil, erkeklere farz. Son zamanlarda bazı kadınlar müptela oldular. 3-5 kadın Cuma namazı kılacak diye caminin koskoca bir bölümünü işgal ediyorlar. Cumanın farz olduğu erkekler yer bulamıyor.

Hz. Peygamberimiz kadınları Cuma namazı kılmakla yükümlü tutmamıştır. (Bakınız: İlmihal 1. Cilt, iman ve ibadetler Türkiye Vakfı yayınları: sayfa 291)

Kadınların Cuma ısrarını da anlamak mümkün değildir.

Gelelim genel olarak sıkıntıya düştüğümüz benim gözlemlediğim konulara.

Cuma günlerinden ve Cuma namazından örnek vermek isterim. Haftada bir gün Cuma namazına gelenler büyük sıkıntı yaşıyorlar.

Ya sevabı fazla diye ön safa geçiyorlar, ya da Cuma farzını kılıp kaçmak için caminin kapı girişine ayakkabılık bölümüne duruyorlar. Bazıları da camiye geç gelip herkesin omuzlarına basarak en ön safa geçiyorlar. Bakıyorsunuz farzı kılan en ön saftakilerden 3-5 kişi camiyi son sünneti kılmadan terk etmeye kalkıyorlar. Diğer cemaat son sünneti kılmaya başladığı halde onların önünden geçip günaha giriyorlar.

Ya da son sünneti kılan cemaat camiden ayrılmak için kapıya yönelince, kapının orada bir ‘mal’ cami bomboş olmasına rağmen kapı ağzında namaza durup cemaatin çıkışını engelliyor.

*En büyük sıkıntı özellikle ‘grip’ gibi bulaşıcı bir hastalığa sahip olanların camiye gelip cemaate de bu hastalığı bulaştırmasıdır. Düşünün yanınızda birinin salya sümük sürekli burnunu çektiğini ve aksırdığını. Yahu kardeşim hastayken camiye gelip günaha giriyorsun günaha…

Yıl 2017’nin kış ayları, yer Hacıveyis Camii (Üçler Mezarlığı yanı) vakit Cuma namazı, hoca vaaz veriyor. Konu cemaatin için de önemli, herkes can kulağıyla dinliyor, cenazeler de bu camiden kalktığı için yer bulmak için erken gelmek gerekiyor. Caminin kapasitesi küçük. Dışarıdan soğuktan gelip cami kapısını açıp yer olmadığını gören bizim Konyalı başlıyor bağırmaya,

‘Cemaat accık ilerleyin baaalım yaa’

‘Cemaat accık sıklaşın baaalım ya, dışarda daa  cemaat var’

İşte bu söylemler her kapıyı açınca tekrar ediliyor. Cemaat odun değil, zaten sıkışmış sıkışacağı kadar, tabi bu arada sinirlenip vaazı kaçırıyoruz.

İnanır mısınız birkaç dakika içinde en az 5-10 kişi bu söylemde bulunuyor.

Daha edemiyor, iki safın arasına oturuyor, namaza kalkıyoruz seni beni iteliyor. Cami içinde olmasak yapacağımı bilirim de neyse…

Yaz günü biraz yürürsem belki çorabım kokarak gerekçesiyle cemaatle namaz kılmam, sonra ferdi kılarım.

Çok sevap kazanacağım diye günaha girmeyin. Yazacak o kadar çok şey var ki.

Geçen hafta imamları, bu hafta cemaati, yani bizleri yazdım.

Müslüman zeki olur, camide nasıl duracağını bile anlatmaya gerek yok ama…

İmamlar da cemaatte kendine çeki düzen vermeli. Bu nasıl olacak bilemiyorum.

Cumanız mübarek olsun. Kalın Sağlıcakla..