TARİH, TURİZM DERKEN AKILLI ŞEHİR VİZYONU

Bizi uzaktan da olsa biraz tanıyanlar bilirler ki hayatta en büyük keyif aldığım işlerin başında da seyahat etmek, gezmek, yeni yeni şeyler öğrenebilmektir.

Bunun içinde zaman zaman yemem, içmem biriktirebildiğim kadar para biriktirir ve bununla da Dünya’da görmediğim merak ettiğim yerleri dünya gözü ile görmek isterim. (Zaman zaman da bunu başardım)

Amerika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya gezerken turizm adı altında milyonları çeken şehirleri ve buraya gelen insanları hep empati yaparak izlerim.

Ve bu ülkelerin bu şehirlerin yöneticilerinin ne kadar akıllı ve uyanık olduklarını görürüm.

Çünkü eğer olay tarih ise en babası bizde var.

Eğer konu kolay ulaşım ucuzluk ise biz onlarla kıyaslanamayacak kadar avantajlara sahibiz.

Ama mesela biz Konya’mızda turisti bir gece bile yatıramazken demir yığını Eyfel ile Paris şehri bize rakamsal olarak bu kadar fark atıyorsa o ince detayı bulmaya çalışırım.

………………..

AK Parti iktidarlarında Konya çok şeyler kazandı.

Zaman zaman denizleri okyanusları geçtik derede boğulduk ama tarihi eserlere kavuştuk.

Turizm denilince bana göre beklenen performansı gösteremedik.

Tahir Başkan üç dönem çok iyi niyetle turizm işine girmek istedi.

Ama etrafındaki çember, Başkanın o gün için güvendiği isimler “Konya’ya açık saçık turist olmaz. İnsanımızın değerlerini korumalıyız. Onun içinde biz inanç turizmine girmeliyiz” diyerek Tahir Beye yerinde saydırdılar.

………………….

O üç dönemin ardından şimdi Konya Uğur İbrahim Altay ile bizim bile zaman zaman tanımakta güçlük çektiğimiz vizyonla dünyaya açıldı.

Ne olursunuz bu satırlara şakşakçılık gözü ile bakmayın.

Yazdıklarımızın hepsinin birer belgesi var.

Sadece bazı işler gizli ve sessiz yürütüldüğü için ortaya bir cümle koyuyoruz ve ardından da nokta.

Uğur Başkan şu anda bir kendisi ile bir de Dünya şehirleri ile yarışmaya hazırlanıyor.

Bana “Hoooooop mu?” diyorsunuz.

O zaman geçen gün yazdığımıza küçük bir ilave daha yapalım.    

Ne demiştik;

“Uğur Başkan İngiltere’de ki resmi görüşmelerin ardından İspanya’ya geçti”

O gün de biliyorduk ama yazmamıştık.

Şimdi ilave edelim;

“Uğur Başkan Londra, İspanya dedikten sonra da İtalya’ya geçti”

…………….

Başkanın bu uçuşları bir gün Konya’ya turizm olarak yağmur gibi yağacak.

Buna inanıyorum.

Bugün ki yazımı yazmama neden olan konu aslında şuradan çıktı.

Bir hukukçu abim Zafer Meydanında şehrin bir çirkin görüntüsünün fotoğrafını çekmiş bize iletiyordu.

“Zafer Adese karşısı eskinin meşhur Büyükbayram Sitesi.

Şimdi Suriyeliler oturuyor. Pencereden çocuk düşmesin diye tahta çakmışlar.

Balkonlarda tahta çakılı.

Belediye estetik için Alaaddin bulvarını güzelleştirdi.

Suriyelilerin dış cephede yaptığı çirkinlikler imara ve estetik yönetmenliğine aykırı.

Zaten Gedavet Parkının adını Suriye parkı yapsak “ yeridir”…

…………….

Evet bu şehirde hızla göç alıyor.

Göçmenlerin oluşturduğu gettolar da oluşmuş durumda.

Ama avukat abimizin dikkatini çeken konu Alaeddin Tepesinden Türbe önüne kadar yapılan dış cephe düzenlemesine alışan göz artık bunları kabul edemez.

…………..

Uğur Başkan şehir merkezinde, Meram Karatay ve Selçuklu Başkanları ile yakın ilçe merkezlerinde turizm adına kimsenin görmediği ya da görmek istemediği ve kendisinin de şimdilik görünmesinden yana olmadığı inanılmaz işlere imza atıyor.

Eğer büyük bir aksilik olmaz ise Konya kısa bir süre sonra turizm aksında merkezden ilçelerine uzanan hayalimizdeki bir tarih-turizm kuşağı oluşturacak. 

…………

Biz bunları yapıncaya kadar Avrupa’da Dünya’da bunu çoktan başarmış şehirler bir tık öte kuşağa geçtiler.

O nedir?

AKILLI ŞEHİRLER

…………

Neden mi?

Adamlar işi kandırmacaya götürmeden, iğneyi önce kendilerine batırarak doğru yolda ilerliyorlar.

Artık Avrupa’da yaşayan her üç kişiden ikisi şehirlerin düzensiz bir şekilde büyümesine tanık oluyormuş. Mesela İspanya’nın en çok turist çeken şehirlerinden Valencia.

Ekonomiyi güçlendiren iş ve fırsat avantajı sebebiyle insanlar şehirlere taşınıyormuş.

Ancak şehir yöneticileri bu durumda barınma, ulaşım ve kirlilik gibi önemli sorunlarla başa çıkmakta zorlanıyorlarmış.

Gelişmiş şehirlerin insanlarında bu tür konular küçük ya da büyük olsun tüm kentleri “akıllı şehir” olmaya zorlamış.

Avrupa’daki enerjinin yüzde 80’i şehirde yaşayan insanlar tarafından tüketiliyormuş.

Ancak kıtanın milli gelirinin yüzde 85’ini de yine bu insanlar sağlıyormuş.

Gerçekçi bir hesaplama ile 2050 yılında şehirlerde yaşayan insanların sayısı iki katına çıkacakmış.

Bu sebeple ‘akıllı şehir’ kavramını iyi anlamamız gerekiyor.

……………

Tabii ki bunun güzel ve örnek şehirleri de var

AMSTERDAM VE BARSELONA

İnsanlar gündelik hayatta şunları yapıyor. Uyanıyor, işe gidiyor, arkadaşlarıyla vakit geçiriyor ve uyuyor.

Akıllı şehirler insanlar arasındaki bu aktiviteleri birbirine bağlıyor. Teknoloji sayesinde işe giden otobüs saatini ya da yol güzergahındaki trafiğin yoğun olup olmadığını öğrenebiliyor.

Park yeri bulabiliyor, acil servisi arayabiliyor ya da şehirdeki kirlilik oranını tam olarak öğrenebiliyorsunuz.

Akıllı şehirler kent yaşamının tüm unsurlarını bir araya getirip, iş ve bürokrasi arasında iletişim sağlayarak vatandaşların birlikte çalışabilmesi için teknolojik açıdan büyük bir platform sunuyor.

BİRLEŞİK KRALLIK, İSPANYA VE İTALYA, AVRUPA’DA “AKILLI ŞEHİR” LERİN EN ÇOK BULUNDUĞU ÜLKELER…

Şimdi bu cümle ile Uğur Başkanın nerelerde olduğunu yazdığım cümleyi birbirinin üzerine getirip yapıştırın.

Bilmem bugün kendimi iyi ifade edebildim mi?

İnancım yeter ki iyi niyetimizi samimiyetle süslemeyebilelim.

Konya’nın geleceği belki bizler göremeyiz ama bana göre çok güzel olacak.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Elin ballı böreğinden kendi tarhanam iyidir

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kağıt toplayıcı gençler akmakta olan trafikte iki şeridin ortasından ilerlemeye çalışmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.