TENCERE DİBİN KARA!

Yaş ilerledikçe daha sakin oluyor insan.

Daha çok okuyor. Okuduklarından dersini almaya çalışıyor.

Sabırla karşısındaki insanı dinliyor. Yeni bir şeyler öğrenmek istiyor.

Dinledikleri ile okudukları ile yaşanmışlıkları örtüştürüyor.

Ve nedense hep dün bugünden daha çok mutlu ediyor insanı.

Bu bugün için benim düşüncem.

Siz bana katılmayabilirsiniz.

Ama ne demek istediğimi yazmaya çalışacağım bir iki yerel gündemin ardından daha net açıklamaya çalışacağım.

BU ŞEHİRDEN BİR BABACAN GEÇTİ

DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Babacan hafta sonu Konya’da idi.

Bizim çocuklar tesadüf eseri pencereden çektikleri birkaç kare fotoğrafı benimle paylaştılar.

Ali Babacan otobüsünden inmiş yağmurun altında kaldırımda vatandaşlar ile konuşuyor.

Sonra bir taksi durağına girmiş yardım saat burada taksici esnaf ile görüşme yapmış.

Bu kareler ile ne demek istiyorsun diyorsanız?

6 Ay önce Konya’nın göbeğinde bana böyle bir durum olur deselerdi vallahi de inanmazdım billahi de inanmazdım.

Aman ha “DEVA Konya’da uçuyor” filan demiyorum.

Çünkü bizim belli bir kesim “KAZI”, “KOZ” anlarda.

İsterseniz siz benim ne demek istediğimi filan boş verin oturun sıcacık koltuğunuza ıscacık çayını yudumlarken yolda yürüyemeyen insanları keyifle seyredin.

PAZAR YERİNDE TARTI

Sıkı okurlarımızdan Ramazan Danış Bey Çanakkale’de Pazar yerlerinde ki yeni bir uygulamanın fotoğrafını bizimle paylaşıyordu

Pazarcı esnafımızın asla günahını almam.

Ama insanlarımız artık öyle bir hale geldi ki kendi gölgelerinden bile huylanır oldu. Olduk diyelim de tam olsun.

Zaten şu karda buzda Pazar yeri mi kaldı bilmiyorum ama bizim pazarlarda da uygulanabilir diye düşünüyorum.

KONYA’DA DURUM NASIL?

Bizim işimiz insanla.

Bizim mutfak şehrin insanları ile dolar.

Dün sabah yine şükürler olsun donmuş yolun üzerine yağan yumuşak kar örtüsünün üzerinde belli bir noktaya kadar arabanın önü arkası bir o yana bir bu yana oynaya aynaya geldik.

Ama dikkat edin belli bir yere kadar.

Belli bir yerden sonra çalışma vardı.

Birde Pazartesi günü öğle saatlerinde güneşin kendisini göstermesi ve havanın yumuşaması ile Allah hepimizin yüzüne bakmıştı.

Sonra sanayici iş adamları ile görüştük.

Elektrikleri doğalgazları kesik olan da vardı. Olmayanda vardı. Dahası “Bugün çalışıyoruz. Çarşamba Perşembe kapalıyız” diyenlerde vardı.

Bizim şehrin her kesimi gibi sanayicimiz iş adamlarımızda tevazu sahibi oldukları için, kanaatkar oldukları için günümüze şükrediyorlardı.

Evet maddi yönden iki gün de olsa şalteri indirmek zarar yazıyordu.

Ama bizim güzel insanlarımız iki güne de şükrediyorlardı.

Çaktırmadan da sormadan edemiyorlardı “Senin kulağına İran’dan gelen iyi bir haber var mı? İyi haber varsa söyle” diyorlardı.

Vallahi haklılardılar.

Bizim elimize 20 tane kağıt para verseler saymayı beceremeyiz ama bu insanlar zeki uyanık insanlar.

Sineğin yağının hesabını yaparak iş adamı oluyorlar.

Ben bu insanlara saygı duyarım.

İşte bu güzel insanlar ince ince hesap yapıp; 

4857 sayılı İK .40 maddesi gereğince işçiye bir haftaya kadar çalışamadığı her gün için yarım ücret ödeyebilir.

Yoksa kesinti süresince İK m.64 uyarınca işçilere ücretlerinin tam olarak ödenmeye devam edilmesi halinde, sonrasında 4 ay içinde telafi çalışması yaptırabilir. Üç gün için 22,5 saat veya haftada beş gün çalışan is yerleri için 27 saat telafi çalışması yapılabilir.

Veya yıllık izin hakkı bulunan işçilerin ücretli yıllık izne çıkarılmaları sağlanmalıdır. En kolay ve doğru yol bu olabilir mi?.

Ya da yıllık izin hakkı bulunmayan işçiler için ücretsiz izin dilekçeleri yani işçi olurları alınarak ücretsiz izne çıkartılabilirler mi? Şıklarını uzmanları ile tartışıyorlardı.

KONYALI AĞLAMAZ

Konyalı ağlamaz. İsyan etmez.

Halinden asla şikayetçi olmaz. Haline şükreder.

Musibetlerden kendine ders çıkarmaya çalışır.

Ya da açık yüksek sesle konuşmaz kapıyı kapatır fısır fısır el altından derdine yol bulmaya çalışır.

Dün öğlene kadar Konya’nın belli bir kesimi açmış televizyonunu İstanbul’da 70 küsur yıl sonra görülen kış şartlarını yağan 86 santim karın mega şehri nasıl alt üst ettiğini keyifle seyrediyorlardı.

Siyasetçilerimizden gaza gelmiş garip insanlarımıza kadar gündem İSTANBUL’un perişan oluşu idi.

Oysa daha dün Cumhurbaşkanımızın Baş Danışmayı Mustafa Akış Beyin tarihi ders niteliğindeki paylaşımını sizlere aktarmıştık.

O (!) İmamoğlu var ya İstanbul’un içine etmişti.

Şakır şakır işleyen trafiği kilitlemişti.

Ne beceriksiz(!) bir adamdı bu adam yaaa.

Yağmur kar yağmasa “cenabet” olacaktı.

Ama şimdi yağmur kar tarihinde görülmemiş şekilde yağdı adam oldu beceriksiz.

Bizi bilen bilir.

İstanbul’da yaşasam ki yaşadığım tarihlerde hiç CHP ye oy vermedim. O yıllarda oyun Sayın Cumhurbaşkanımıza idi.

Ancak tek anlayamadığım bizim insanımız niye İstanbul’un insanlık adına yaşadıklarından keyif alıyordu.

Peki o zaman bana çok kızanlara bir soru?

Konya’mızda dün kargolar çalıştı mı?

Hadi daha hayati bir şey soralım.

Allah muhtaç etmesin ama kan kargoları çalıştı mı?

Sakın ola bizim Konya Belediyeciliğine filan dokunmuyorum.

Bana yaptığınız tüm eleştirilere acımamız iftiralarınıza rağmen hala Başkan Uğur İbrahim Altay’ın ve belli ekibinin 1 numara olduğunu iddia ediyorum.

Ama benim üzüldüğü ne biliyor musunuz?

Bizim vekillerden bazıları İSTANBUL’DA YOLLAR KAPANDI diye sosyal medya paylaşımları yapıyorlar. Ama kendilerinin Konya’dan kendi ilçelerine yolları da kapalı ona gözlerini kulaklarını kapatıyorlar.

Ben buna üzülüyorum.

Yahu millet gariban insanlarımızı siyah-beyaz yaparak neyi kazanacağız.

Kaybettiklerimiz yine bu ülkenin insanları değil mi?

Peki buna ne deniyor?

“TENCERE DİBİN KARA SENİNKİ BENDEN KARA”

Bu atasözü genellikle sen benden de betersin anlamında kullanılır. Kalıplaşmış bu atasözü atalarımızın zamanında deneyimlediği olaylardan esinlenerek ortaya çıkmış.

Tencere Dibin Kara Seninki Benden Kara Atasözünün TDK Anlamı Nedir?

Bu atasözünün TDK anlamı kısaca kötülük, kusur yönünden sen, benden daha betersin.

Bende yanlış ne kadar huy ve davranış var ise daha kötüsü sende var.

Karşınızdakinde kusur aramaya çalışmayın.

Yoksa o da sizin kusurlarınızı söylemekten kaçınmaz anlamında kullanılan bir atasözü imiş.

………..

Yani biz kusursuzuz bizden olmayanlar rezil mantığı ile bir yere varamayız ki?

Peki ben dün neye mi baktım?

Hatun anam babamı yemeğe getireceğim diye sabahın köründe alışveriş yapmış.

Sebze meyvede artan fiyatlardan yumurta kaç lira olmuş? Onu öğrendim.

Sonra bir de cebimdeki paraya baktım.

Kredi kartını hiç sormayın. Aile bütçesi tarihinde görülmemiş bir yere gidiyor.

Reis maaşımı 2 bin 500 TL yaptı diye hiç sevinemiyorum.

“Cep delik cepken delik” demeden bizim evde de doğalgaz elektrik kesilirse gideyim de 4 torba daha kömür alayım. Hiç değilse kuzinede yakarız hesabını yapıyorum.

Siz bana anladınız değil mi?

Sürç-i lisan ettiysek afola…

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Kar ile birlikte üzerimize AR yağdır Allah’ım

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  

Aynada kendimize bakıp boyumuzu ve haddimizi bildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.