TIP
23 Ağustos 2023, Çarşamba 00:09Oyundu, Tıp der susardık, konuşan kaybederdi. Ülke sorunları çözümünde hiç iyi yöntem değil de belki çocukluğumuza takılmışız sorunların susularak değil konuşarak çözüleceğini göz ardı ediyoruz. Gerçi ben konuşsam ne olur konuşmasam ne olur? Benim ki sussan gönül razı değil, konuşsan faydası yok konuşması olur ancak, yetkililer konuşmalı Tıp daha da kötüye gitmeden. Sağlık personeli hastaysa, mutsuzsa hizmet verdikleri kesimin mutlu olması mümkün değil. Marifet iltifata tabii. Geçim derdinde, saldırı endişesinde, dertlerine hastane yöneticilerinin destek vermediği, yorgun sağlık personeliyle hizmet kalitesini yükseltmek mümkün değil, üzerine bir de sistemin eklediği sıkıntılar binince dev yatırımlar da yapsanız beyhude maalesef. Yatırımın en alası insana yapılan yatırımdır.
Kutsallık kelimesine takılmayı sevmem, lâyıkıyla yapılan her meslek kutsaldır. Zorluğunu da konuşmam, her mesleğin zorluğu vardır. En uzun eğitim, 30 yılda bile devam eden ve aralıksız 33 saati bulabilen nöbetler, her zaman bilgi dağarcığınızı yenilemek ve günceli takip zorunluluğu ve elbette ödenen ciddi kitap ve yayın bedelleri. Her zaman karşınızda dinlemek zorunda olduğunuz dertli ve sorunlu kişiler doğal olarak. Her an çıkabilen ve genelde akşam mesai bitimine on beş dakika kala tebliğ edilen geçici görevler. Hangi kademede olursanız olun yüklenilen ciddi görev ve sorumluluklar ile ister hekim, ister hemşire ve diğer yardımcı sağlık personeli olsun asla emeğinizin karşılığı olmayan gelir düzeyi. Anayasamıza göre angarya suçtur, çalışma kanununa göre resmi tatil günleri çalışmaları çift yevmiye ile bedellendirilir ancak bunlar tıp camiasında geçmez, yıllarca 80 saati aşan nöbet bedeli ödenmezdi çok üzerinde süre nöbet tutulmasına karşın. Lojmanda olmamanıza karşın icap nöbetine ulaşmada süre konulan ve süre aşılması mazeretini önlemek için hastaneye belli kilometre içinde ikamet zorunluluğu getirilen başka camia mensupları olmamıştır.Bunları dile getirmeye devam etmeyeceğim, bence bugünleri arayacağımız noktaya doğru gidiyoruz hızla ve çok geç olmadan yetkililer tıp deyip susmayı bırakmalı , konu tüm paydaşlarla gündeme alınmalı. Konu sadece maddi de değil artık iyi personeli kaçırıyoruz ve eğitim düzeyimiz düşüyor.
Tıp hasta başı eğitimi gerektirir, usta –çırak ilişkisidir. Hasta başı eğitimi, hasta dosyası düzenleme ciddiyetini, anamnez (hasta sorgulama) ve fizik muayeneyi terk ettik, laboratuvar bulgularını tedavi etmeye çalışıyoruz. Birkaç yıl önce bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi şefi “şehit annesidir, üff bile denilmeyecek” yazmıştı hasta yatağı başına ve övgüler düzüldü, Oysa hastanın şehit annesi olduğunu vizitte tesadüfen öğrenmişti sayın hocamız zira hastanın özgeçmiş/soygeçmiş sorgulaması yapılmamıştı. Alkış tutmak bir tarafa bu nasıl eğitim konusu sorgulanmalıydı olmadı. Hasta tanısında ve tabii tedavisinde çok önemli aşama anamnezi basit bulup “anamnezin yırtılmasını” eleştiren bölüm birincisi vardı geçenlerde haberlerde ki şaşırmadım ama irkildim eksik anamnezden doğru hekimlik çıkmaz zira. Her taraf Eğitim ve Araştırma Hastanesi, öğretim görevlisi olma yabancı dil puanını yıllar içinde yetmişten elli beşe çektik artık 55’lik anlayan kaçlık anlatabilecekse. İhtisas bitirme tezi yok, doçentlik dosyaları ile ilgili özel şirketler devrede ki açıkca konuşuluyor, polikliniklerde hoca ve uzman isimleri yazılı ama asistanlar kendi başlarına poliklinik yapıyor, performans puanları emme basma tulumba gibi hocalara para yazarken. Geçmişte Bakanlıkta, Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefliğinde ve bir başka hastane Başhekimliğinde olmak üzere üç makamlı üstatlarımız oldu ve elbette onların pek de gidemediği kliniklerde uzmanlar yetişti. Hocalar derken orada da durayım, profesör var profesör var yandan çarklı unvan alan, profesör var malum örgütle unvan alan, profesör var bir gecede Tıp Fakültesi Hastanesi oluveren özel hastanede bir anda öğretim üyesi oluveren. Ders anlatmadan hasta görmeden profesör olan da var, kendi ihtisas alanında değil mesela ilgisiz Sağlık Meslek Lisesi’nde öğretim üyesi kadrosundan akademisyen oluverip klinisyen ünvanı olarak profesörlüğü kullananda mevcut. Kardeşler bu devirde ruhsatsız ve merdiven altı çalışan ameliyathaneler var ve tıbbi hatalar ile ölümlerle gündeme geliyorsa neredeyiz biz? Artan Tıp Fakültesi ve kontenjanları ama çoğunun kadro hatta hastane yetersizliği mevcut. Kervan yolda hallolacak da sayıları artırılan Tıp öğrencisi ve asistanları da tartışılan eğitimlerle mezun oluveriyorlar. Klinik branşlar ve daha zor kabul edilen , hasta davalarına daha çok maruz kalan bölümler ihtisas alanlarında pek de tercih edilmiyor ve gelecekte bu bölümlerde yetişmiş doktor bulamama riski mevcut. Hocaların çoğu ameliyatlar için özel hastaneleri tercih ediyorlar ki bedelleri çoğu kişinin gücünü aşıyor, sigorta şirketleri artan bedeller karşısında sigortalamada da bedel onaylamada da eski cömertliklerinde değiller daha kötüsü özelde yapılan ve Devlette yapılmayan bu ameliyatları görmeden, yapmadan yetişiyor asistan doktorlar. Bıçak parasız ameliyat yapılmayan, muayenehaneye gitmeden hastaneye yatılamayan günler ile koğuş tipi hastaneler artık yok; katkı payları ve tıbbi malzeme farkları can acıtmaya devam ediyor. Hep diyorum derdim yok kimseyle, vekillerimiz baş tacı ama onlara tanınan sağlık avantajları tüm vatandaşlara tanınmalı zira asilden daha fazla hak sahibi vekil olmaz da demokrasinin burasını konuşmuyoruz henüz. Fakülte mezunu, özel alanlarda yetişmiş ve ihtisaslaşmış hemşirelerimizi ve diğer sağlık personellerimizi yeni mezun hamili kartlı yöneticilere teslim ettik ve ya küstürdük ya kaçırıyoruz ki inanın çok ararız zira tıp sadece hekimle yürümez.
Alo 184 sağlık personeli infaz hattı çok can yaktı, çok sağlıkçı saçma sapan savunmalarla yıprandı. Poliklinikte tuvalet olmadığı için zaruri ihtiyacına giden sağlıkçıya da hem poliklinik hem acile baktığı için acil servis hastasına giden hekime de sorgular açıldı, belki ceza verilmedi ama yıldırıldı. Mobbing yani taciz en çok sağlık ve eğitim sisteminde var biliyor musunuz? Sağlık yöneticileri gönül alacak, objektif ve liyakatlı kişilerden seçilmeli. İnsani yönleri güçlü olmalı, Makamdan kalkınca önce hekim olacaklarını unutmamalılar. İki yıllık mezun ister hekim ister hemşire olsun 20 yıllıkları yönetmemeli. Güven yeniden sağlanmalı. Önemli bir özel fakülte hastanesi “ameliyat ciddi iştir, bizim hekimlerimizden onay almadan ameliyat olmayın” mesajlı kampanyalar yapıyor dostlar. Eğitim kalitemiz hızla artırılmalı.Beş dakikalık muayene süreleri makul süreye çekilmeli. Performans sistemi en düzgün hasta bakana değil en çok hasta bakana prim veriyor hatta hastaneye daha çok kazandırdıkları için hastane yöneticileri de öyle. Derdimi 38 yıllık bir tıp mensubu ve daha birkaç ay önce bir yakını meslektaş hatasına maruz kalmış hekim olarak şarkıdaki gibi ummana dökecek değilim ya köşemden yetkililere seslenmek istedim işler daha da kötüye gitmeden. Akademisyen öğretim üyesi özel fakülte hastanesi doktoru katetersiz taburcu ettiği hastanın kateterli taburcu edildiğini yazmıştı taburcu notuna, bu kadar da yakın takipteydi hastasını daha ne diyeyim. Sağlıklı günler dilerim.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
VATANDAŞ
29-08-2023 11:16Gerçekleri dile getirip bilgilendirmenizden dolayı teşekkür ediyorum
Ahmet oztemel
23-08-2023 18:04Sn. Hocam, çok tesekkur ederim
Bülent Kalaycı
23-08-2023 09:39Sevgili Ahmet beyBir hekim abimiz olarak yazınızı okudum. İnan sorunları bir başkası bu kadar güzel anlatamazdi. Hekim olduğunuz ve içinde yaşadığınız için derletlerimize neşter atmışsınız. Yurt dışına gidenlerin sayılarınida yazsaydiniz dört dörtlük bir yazı olacakmış. Tebrik ederim