TRAFİK, KURAL TANIMAYAN BAZI DOLMUŞ SÜRÜCÜLERİ, HIRSIZLIK VE YEREL HAFIZA 

Bugün güne soğuk ve yağışlı bir hava ile de başlasak öğle saatlerine doğru bulutlar yükseldi ve kara bulutlar dağıldı ve sıcak güneş yüzünü gösterdi.

Bizde bu sıcaklık ve güneşin ışınları altında bugünkü yerel konularımıza hemen başlamak istiyoruz.

AKINCILAR KAVŞAĞINDA

DİREKSİYONDA Kİ BEBEK (!)

Pazartesi sabahı saat 830-09 arası Sille’den yavaş yavaş şehre doğru geliyorum.

Bir araba dikkatimi çekti.

Bazen beni solluyor sonra yavaşlıyor sonra tekrar solluyor filan.

Hayırdır inşallah diyerek kimseye bulaşmadan kendi şeridimde ilerliyorum.

Akıncılar Parkının oradaki kavşağa geldik.

Kırmızı ışıkta ikimizde yan yana durduk.

Tesadüf bu ya.

Ve beni bulur böyle şeyler mıknatıs gibi çeker ya.

……………

Direksiyonda genç bir baba.

Kucağında direksiyona yapışmış ayaklarının üzerinde babanın dizlerine basmış iki üç yaşında bir çocuk.

Ve yanlarında ki koltukta ki anne de direksiyonda ki baba ve evladını keyifle gülerek çekiyor.

Bir an bu üçlü mutlu aile karesini çekmek adına.

Niye?

Trafikte ki “Mutlu Konyalı aile” karesi için.

Ama utandım.

Vallahi utandım billahi utandım.

Buradan defalarca yazdık. 

Evlatlarımızı torunlarımızı kucağımıza alarak direksiyon başına geçmeyelim dedik.

Meram Yeni Yol’da böyle bir görüntü ulusal kanallara düşmüştü.

Türkiye’ye rezil olmuştuk.

Polis o dedeye ceza yazmıştı.

Ama pazartesi sabahı gördüm ki biz hiçbir şekilde kötü örneklerden ders almıyoruz.

Ders çıkartmıyoruz.

Ve o anda anladım ki ders filan çıkartmayız.

Sadece o bebekler minikler adına üzülüyorum.

Bu kadar.

HIRSIZLIKLARDA YÜZ KALMAMIŞ Kİ

Bir kamu kurumun bahçesinden bir video geldi.

Bende konuyu anladıktan sonra o videodan iki kare çektim

Önce çevreyi kolaçan eden şahıs daha sonra kilidi zorluyor ve ardından da dikenli tellerin üzerinden atlayarak içeriye girmeye çalışıyor.

Görevliler kameralardan durumu görüp hemen harekete geçiyorlar.

Adama ne yaptığını ne yapmak istediğini soruyorlar.

Adam çok rahat.

Buradan bir şey alıp gidemeyeceğini anlayınca pişkin pişkin;

“Masa sandalye lazım alacağım” dedikten sonra iki elini iki cebine sokarak oradan uzaklaşıyor.

Bu videoyu gönderen arkadaş o konuyu anlatırken kızarıyor korkuyor ama pişkinliğe bir anlam veremiyor.

Cenab-ı Allah’ım bizleri ıslah etsin inşallah.

DOLMUŞ SÜRÜCÜLERİ

KİMİN SÖZÜNÜ

DİNLERLER?

Şehre şehrin dokunuşuna duyarlı bir okurumuzun aynı konudan üçüncü şikayeti geldi.

Konu çok basitti.

Okurumuzun ifadesine göre bazı dolmuşlar yani Sancak dolmuşlar otogara girmiyorlardı.

Okurumuz önce bunu odaya bildirmiş.

Tamam demişler.

Sonuç değişmemiş.

Ardından durumu bize aktardı bizde yazdık.

Sonuç hiç değişmemiş.

Her şey yapanın yanına kar kalıyormuş.

Pazartesi günü aynı okurumuz aradı hiçbir değişikliğin olmadığını ve bazı Sancak dolmuşlarının talebe rağmen otogara girmediğini söyledi

Bende kendisine bu şikayetini fotoğraflamasını rica ettim.

Ve dün sabah aynı duyarlı okurumuz saat 12 50 de

“Sancak dolmuşu otogara girmedi” diyerek bu fotoğrafı bize gönderdi

Buyurun bakalım.

Bu kadar şikayete.

Bu kadar yazıp çizmeye rağmen ne odadan ne en yetkilisinden ne de tek bir sürücüsünden tık yok.

Niye yok?

Bence haklılar.

Muhatap bile almalılar.

Almazlarda.

Çünkü burası mübarek Konya.

Yukarıda öyle ilişkiler var ki bizde yerel siyaset uğrana, oy uğruna çıkar uğruna kılına dahi dokunulmayan, sözde göstermelik dolmuş duraklarına asla girip çıkmayan bu kesime kimse ama kimse müdahale edemez.

Edeni de o koltuğundan alır götürürüz.

Güç bu işte.

Helal olsun aferin(!) size

DEĞERLERİMİZE SAHİP

ÇIKMAK BİZİM GÖREVİMİZ

DAHASI BORCUMUZ

Birkaç gündür gazetemizin spor sayasında TV 42 de bir canlı yayılan katılan bir programa katılan Spor Genel Müdürü Sayın Mehmet Baykan’ın bu söyleşisinden “Yaşayan Hafıza” başlığı altında paylaşımlar yapıyoruz.

Niye?

Çünkü belki birileri sosyal medya her şey sanıyor.

Oralarda uçup kaçıyorlar ya akılları sıra.

Bizde onlar gibi olamasak da kendi çapında dengeli ve daha temkinli sosyal medyayı buralarda kullanıyoruz,

Ancak burada yazılı basının paylaşımlarını yapıyoruz.

Hani birileri sosyal medyadan her şeyi yönettiklerini sanıyorlar ya sadece kendilerini kandırıyorlar.

3 yıl önceki paylaşımlarını görenininiz bulanınız var mı?   

İşte biz yazılı basın, yazılı basın derken buraya dikkat çekiyoruz.

Konya basınında 70 yıl öncesine bile ulaşabilirsiniz.

Çünkü kağıt ve kalemin üzerine kime laf edemez kimse yok sayamaz.

Göreceksiniz sayanlarda 3 yıl sonra yok olurlar zaten.

Neyse biz bu hafıza konusunda da gelecek nesillere ve gelecek 70 yıllara not düşmek adına önem veriyorduk.

Ama gördük ki şehrin belli bir kesime bu işe çok bozuluyor.

Kime niye bozuluyor?

Aslında onlarda bunu bilmiyor.

Çok şükür şimdilik biz ne yaptığımızı biliyoruz.

Bakın bu “YAŞAYAN HAFIZA” sayfamıza bizim paylaşımımıza sosyal medyadan şöyle bir yorum gelmiş;

“Yaşayan hafıza mıdır bilemem ama Mehmet beyi hayatımda ilk kez bir cenaze namazı esnasında tanıdım.

Katıldığı cenaze oldukça kalabalıktı, bu cenazenin yanında bir cenaze daha vardı.   

Namaz sonrası tüm kalabalık cenaze peşinden gidince, diğer cenazenin başında sadece 3 kişi kalıverdi.

3 kişinin başı öne eğildi.

Kalakaldılar.

Mehmet Baykan Bey bu durumu görünce bu cenazeye yöneldi.

Mehmet bey gelince 10-15 kişi daha gelip o cenaze de oradan kalkmıştı.

Allah uzun ömürler versin.

Ben Mehmet Bey’in makamına bakmam.

Yaptığı bu güzel davranışa bakarım.”

………………..

Yerel hafıza derken yazılı basının önemi derken ne demek istediğimizi biraz olsun anlatabildik mi?

Hala mı anlayamadınız.

…………

Salıverin gitsin.

Kendinizi yormayın.

Sizin gözlerinize perde inmiş.

Ne kendinizi yorun ne de bizleri.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Saat kırıldı diye zaman durmaz. Kimsenin yokluğu kimsenin de sonu olmaz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Bazı araç sürücüleri yayalara yol veriyor diye o yayalarda karşıdan karşıya geçerken hala ellerindeki telefonla mesajlamayı bırakıp hızla karşıya geçtikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.