TÜRKİYE’YE ATILAN TAŞLAR
16 Ekim 2019, Çarşamba 08:57Türkiye’nin Fıratın doğusunda başlattığı “Barış Pınarı Harekatı”nın nedenlerini aslında gerek içerde ve gerekse dışarda olsun herkes iyi biliyor.
Harekata ayrıca “Bu bir savaş”diyenler de var. En başta söyleyelim: Bu bir savaş değil. Daha çok nefsi müdafa. Terör gruplarının ülkemize karşı yıllardır sürdürdüğü iç ve dış destekli bölücü ve yıkıcı faaliyetleri karşısında devlet, nihayet bir adım attı ve söz konusu harekatı başlattı. Ne bekleniyordu, ne yapacaktı devlet güvenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tehdit eden terör olayları karşısında? “Bekleyelim. Ne olacaksa olsun mu” diyecekti? Harekata karşı çıkanlar bunu mu bekliyor, bunu mu istiyor? Dışarda bu şekilde düşünenler yani Türkiye’nin hiç değilse güneyinde en kısa zamanda toprak kaybına uğramasını ve bölünmesini isteyenler olabilir. İçerde harekata karşı çıkanların buna benzer düşünceleri var mı, bilmiyoruz.
İçerdekiler seslerini yükseltmeye başladı.. Israrla “Bu bir savaş” diyenler, “Kan dökülüyor” diyenlerin sayısı artmaya başladı. Ağır gelebilir ama HDP/PKK ve FETÖ’de böyle düşünüyor. Sorunu çözmek için başlatılan diyalog ve diplomasi sorunu çözmeyince, ülke insanlarının can ve mal güvenliği, devletin bekası ve toprak bütünlüğü için doğal olarak devreye silahlar giriyor. Devleti yönetenlerin böyle bir mecburiyeti var. Dünyanın her ülkesinde var böyle örnekler. Yani devleti koruma ve muhafaza etme mecburiyeti.
Harekata karşı çıkanların başka enterasan sebeplerinin olduğunu da görüyoruz..
Neymiş efendim? “Tayyip Erdoğan paçayı kurtarmış. Harekat sayesinde bir 4-5 yılı daha iktidarda kalmayı garantilemiş. Bundan sonra yeni partilerin kurulması falan mümkün değilmiş. Harekat Erdoğan’a yaramış. Ak Parti’nin oyu bir anda yüzde 50’nin üzerine çıkmış.” Kimse bize kızmasın ama böyle düşünenler, falcılık yapıyor. Kahve falı okuyor. Yahu hiç değilse ciddi olaylar karşısında böyle düşünmeyelim.. Az da olsa etrafımıza bir bakalım.. Bir de ülkenin siyasi liderliğini yapan Tayyip Erdoğan’a karşı hasımlığımızı düşmanlık mertebesine çıkartmayalım.. Hiç değilse birlik ve beraberlik gerektiren kritik dönemlerde böyle düşünmeyelim ve böyle yapmayalım. Yarın ne olacağının garantisi olmayan bir ülkenin insanlarıyız hepimiz.
Türkiye’yi yönetmek gerçekten zor. Türkiye’yi yönetmek için sadece bilgi, beceri, yetenek ve cesaret yeterli olmuyor. Sabır ve tahammül sahibi insan olmak da gerekiyor. “Barış Pınarı Harekatı” na karar vermek bilgi, beceri ve cesaret gerektiriyor. Harekata karşı çıkanların zamansız eleştirileri karşısında da sabır ve tahammül gerekiyor. Bu ülkeyi yönetmek zor vesselam.
Şu tuhaflığa bir bakın “Barış Pınarı Harekatı” bir savaşmış. Yahu değil. En azından şimdi böyle değil. Hiç kimse istemez ama yolun sonunda bazı FETÖ’cü tilkilerin ileri sürdüğü gibi, bazı ülkeler Fırat’ın doğusuna müdahil olur ve bir savaş çıkarsa Türkiye’yi yönetenler ne yapacak? “Ben tezlerimden , iddialarımdan vaz geçtim.Hadi bana eyvallah mı? diyecek. İnşallah böyle bir durum olmaz. Dua edelim ki savaş olmasın.
HDP/PKK/FETÖ başta olmak üzere muhalif kimliğe sahip küçük ölçekli bir takım vakıf ve dernekler, bu ülkenin sağladığı imkanlarla “Bir eli balda, bir eli yağda” olan bazı sanatçılar harekata karşı çıkıyor ve itiraz ediyor. Medya dünyasında da var böyle düşünenler. Ayrıca sırf Ak Parti ve Tayyip Erdoğan düşmanlığı yüzünden böyle düşünen ve “suyu bulandıran” eğitimli/eğitimsiz insanlar da var. Bu duruma “Fikir özgürlüğü” gözüyle falan bakılamaz. Burda çok farklı sebepler var.
Bir de ülke dışında Fırat’ın doğusuna Türkiye’nin, terör örgütlerini yok etme amacı taşıyan harekatına itiraz eden ve haklı bulmayan ülkeler var.
Batılı ülkelerin harekata itirazını ve “harekatı hemen durdurun” çağrılarının sebebini anlamak mümkün. Bu ülkelerin aşağı yukarı tamamı yıllardır terörün finansörlüğünü bir şekilde yapan ülkeler. Aralarında Türkiye’nin bölünmesini bekleyen ülkeler de var. Onları anlamak mümkün. Bu arada harekata karşı çıkan dost bildiğimiz ülkeler de var. İşte o dost bildiğimiz ülkelerin tavrı insanı üzüyor ve düşündürüyor. Arap Birliği Türkiye’nin haklı sebeplerle başlattığı “Barış Pınarı Harekatı”nın hemen durdurulmasını isterken, Kuzey Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Suudi Arabistan, yakın işbirliği yaptığımız Katar ve yıllardır himaye ettiğimiz, maddi ve manevi yardımlarda bulunduğumuz ve uğruna kan akıttığımız Filistin’de Türkiye’nin başlattığı harekatı haklı bulmuyor ve karşı çıkıyor. Ne denebilir? Demek ki başta Amerika olmak üzere bir takım batılı devletler bizim dost bildiğimiz ülkelere daha çok vermiş ya da daha çok almış.
Abbasi Halifesinin idama mahkum ettiği o dönemin maneviyat zirvesindeki insan olan Hallac-ı Mansur idama götürülürken, dost bildiklerinin kendisine attığı taşları görünce şöyle der: “İnsanı düşmanın attığı taş değil, dostların attığı gül yaralar”
Bilmem anlatabildim mi?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.