TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU!
16 Ekim 2015, Cuma 00:00Tarih 13 Ekim Salı. Saat 21:45.. Türkiye-İzlanda maçı ekranlarda. Heyecanla seyrediyoruz. Maçın Konya’da oluşu, Büyükşehir Belediye Torku Arena Stadında oluşu bizi biraz daha heyecanlandırdı.
Yeşimiz 60.. Spor sevgimiz çocukluğumuzdan beri devam eder. Hele futbolun bizim için ayrı bir önemi var. Maça santraforsuz başlayışımızı eleştiriyorum.. Cenk TOSUN’un ilk 11’de olması gerektiğini söylüyorum. Zira sağbek ŞENER’in ortalarına kafa vuracak kimse yok. Heyecanla maçı seyretmeye devam ediyoruz.. Bu arada Hollanda-Çek Cumhuriyeti maçı da bizim için önemliydi. Bir ara deplasman takımı Çek Cumhuriyeti Hollanda karşısında 3-0 galipti. Bu maç Çeklerin 3-2 galibiyetiyle bizim lehimize sonuçlanıyordu.
Türkiye’nin en iyi üçüncü olarak 2016 Fransa’daki Avrupa Şampiyonasına katılması için şartlar gerçekleşiyordu. 12 Ekim’de Ukrayna-İspanya maçını deplasmanda İspanyanın kazanması gerekiyordu. Öylede oldu. İspanya maçı 1-0 kazandı…
Avrupa şampiyonasına direk gidebilmemiz için bizim gurubun takımlarından Kazakistan deplasmanda yine bizim gurubun takımı Letonya’yı yenmesi gerekiyordu. Evet! Kazakistan Letonya’yı deplasmanda yeniyordu…
İkinci yarının ortalarında oyuna giren Gökhan TÖRE girdikten 10 dakika sonra haklı bir KIRMIZI kart görüp milli takımımızı 10 kişi bırakıyordu. Elimi rabbime açıp dua etmeye başladım.
Bu arada Konya stadı inanılmazları yaşıyordu. Binlerce TÜRK BAYRAĞI, kahraman evlatlarımızın ellerinde dalgalanıyordu.
Birliğimize, dirliğimize göz diken şeref yoksunları Ankara’da bombalı saldırı yapmış,100’e yakın vatandaşımız hayatlarını kaybetmişlerdi!
Deplasmandaki Çek Cumhuriyeti maçından hüzünlü çıkmış galibiyet sevincimizi yaşayamamıştık…
İzlanda maçının son dakikaları yaklaşıyor, heyecanım gittikçe artıyordu.
Seyircinin ‘Ne mutlu Türküm diyene’ haykırışları ardından ‘Vatan Sana Canım Feda’ nidaları, ‘Her Şey Vatan İçin’ söylemleri hep bir ağızdan söylenen ‘GENÇLİK MARŞI’ beni duygu yumağı haline getirdi. Yanımdaki, maçı birlikte seyrettiğimiz oğluma ‘TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLUYOR’ dedim. Bu cümlelerin hemen akabinde, maçı sunan spikerde aynı şeyi söyledi… Evet milletçe TÜYLERİMİZ DİKEN DİKEN olmuştu..
Artık maçın son dakikaları oynanıyor. Bir frikik kazanıyoruz. Selçuk İNAN topun başında benimde ellerim hüdaya açılmış. Ve GOOOL…
Gözlerim yaşarıyor.. Şükürler Olsun diyorum… Milletçe kenetlenmişiz. Allah’ım o ne büyük sevinç.
Milletçe yaşadığımız katliamın ardından sevincimiz doruğa çıkıyor. Nalçacıdaki evimizin önünden bayrağımızı sallayarak geçen ana babaların ‘EN BÜYÜK TÜRKİYE’ sloganları heyecanımı iyice artırıyor. Gece yarısına kadar uyuyamıyorum.
Şimdide maçtan önceki günler ve maçın ertesi günü arkadaşlarımla yaptığımız yorumu aktarıyorum. Çek cumhuriyetini deplasmanda yenmemiz İzlanda maçının önemini iyice artırıyor. Bir arkadaşım, oğlunun bir tanıdığı 70 adet bilet almış ve bunları KARABORSADA satacağını söylemiş. Aynı duyumları Türkiye-Hollanda maçı öncesi de almıştım. Eğer bunlar doğruysa 3-5 itin Konya’yı kirletmesine müsaade etmemeliyiz. Özellikle Emniyetimiz bu konuda duyarlı olmalıdır.
İzlanda maçı oynanmış. Ertesi gün çarşıda bir esnafın yanındayız. Maça gitmiş… Ankara’da hayatını kaybedenler için maçtan önce saygı duruşunda bulunuyor. 42000 kişinin içinden sayıları 50’yi bulmayan bir gurubun saygı duruşu esnasında ıslık çaldığı söyleniyor. Esnaf kardeşimiz bununla ilgili Sosyal Medya’da Konya’yı karalayıcı tiwitlerin atıldığını, Konya’nın hak etmediği bir harekete uğratılmaya çalışıldığını öğreniyoruz. Konu kanal 42 televizyonu haber sunucusu Kerem İşkan’ında gündeminde…
Türkiye’nin futbol zaferinden memnun olmayan hainler iş başında. Yok Konyalıların şehitlerin sevgisi yokmuş falan filan… Aslında amaç yine seçim! Siyasi iktidar Konya’da çok güçlü. Acaba bunu yıkabilirler mi? Birliğimizi dirliğimizi bozabilirler mi? Bu inanç yoksunu kanında ve geninde sıkıntı olanların yaratmaya çalıştığı bir oyun. Merak etmeyin ne Konya, ne Türkiye bu itlerin tuzağına düşmez.
Milli maç için müthiş bir ortam hazırlayan Konya erkanıyla iftihar ettik. Başta şehrimize bu müthiş stadı kazandıran Büyükşehir Belediye Başkanımız Tahir AKYÜREK’e hepimiz bir teşekkür borçluyuz. Ama sayın başkana bir çift sözümüz var! Bırakın standın parasıyla reklamını işte bu büyük zafer trilyonlar verseniz bile erişemeyeceğiniz bir reklam. Allah aşkına şu stadın para verip reklamını yapmayın. Burada kazanılan zaferler bu stadın en büyük reklamıdır…
Bu maçın Konya’ya katkısını kimse inkar edemez. Maçın ertesi günü İstanbul’da yaşayan damın oğlu (Bir iş için Konya’ya gelmişti) çarşının en meşhur etliekmekçisinde yemek yiyip maçın kritiğini yapıyoruz. Ben yine maça Cenk TOSUN’la başlamayışımızı eleştiriyorum. Cenk’ten de övgüyle bahsediyorum.
Hemen önümüzdeki masada da bir aile var. Yemeği bitiriyoruz, ağabeyim elini yıkıyor, bende ayaktayım. Masadaki beyefendi bana sesleniyor. Beyefendi diyor istemeyerek eşim ve ben futbol sohbetinizi duyduk. Biz Cenk’in anne ve babasıyız diyor. Ayaküstü muhteşem bir sohbet ediyoruz. Cenk’in anne ve babasına böyle bir evlat yetiştirdikleri için teşekkür ediyoruz ve ayrılıyoruz. Nereden nereye diyorum içimden…
Yemekten sonra dağcılık il temsilcisi Recai Kıcıkoğlu’nu iş yerinde ziyaret ediyoruz. Konu yine futbol ve zaferimiz.
Hayret diyoruz: İspanya, Ukrayna’yı deplasmanda yenecek, Çek Cumhuriyeti deplasmanda Hollanda’yı yenecek. Kazakistan deplasmanda Letonya’yı yenecek, bizde hem Konya’da Hollanda’yı yeneceğiz, deplasmanda Çek Cumhuriyetini yeneceğiz. Sonrada burada İzlanda’yı 89’da yeneceğiz. Olacak iş değil diyorum. Recai KICIKOĞLU bey bizi uyarıyor. Burası Hz. Mevlana’nın şehri diyor. Birden uyanıyorum. Burası Hz. Mevlana’nın, Şems-i Tebrizi’nin, Konevi hazretlerinin, Ladikli Hoca Ahmet Efendinin, Ateşbaz Veli Hazretlerinin, Hoca Fakıhların, Hacı Veyiszade Hocaefendilerin, Tahir Hocaların şehri Konya diyorum. Bu zaferimizin maneviyatı benliğimi sarıyor. Biliyoruz ki HİÇ BİRŞEY TESADÜF DEĞİLDİR… Tüylerim yine diken diken oluyor.
Esen kalın...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.