ÜNİVERSİTELER TEMBELLEŞTİ
05 Kasım 2018, Pazartesi 08:39Yakın geçmişte yalnız Selçuk Üniversitesi vardı.
Sonra Necmettin Erbakan Üniversitesi, Karatay Üniversitesi, Gıda ve Tarım Üniversitesi, Teknik Üniversite derken beş tane üniversitemiz oldu.
Teknik Üniversite yeni. Henüz binası dahi yok. Selçuk Üniversitesinin teknik kısmının bölünmesiyle meydana gelen Teknik Üniversiteye faaliyetlrini sürdürmek için mekan bulunamıyor.O nedenle şimdilik bu üniversiteye diyecek bir söz yok. Fakat Selçuk’un rektörü Mustafa Şahin’e bu vesileyle şunu soralım: Kapatılan Mevlana Üniversitesinin binasının Teknik Üniversiteye tahsisi konusunda neden engeller çıkartıyorsunuz? Teknik Üniversitenin yersiz-yurtsuz olmas ı kime ne fayda sağlayacak
Neyse, bu bahsi diğer bir konu. Bir ara yazacağız.
Ne demiştik birisi henüz yeri bile olmayan Teknik Üniversite olmak üzere beş tane üniversite var artık bu şehirde.
Üniversiteler eğitim-öğretim yuvası.
Üniversiteler bilim yuvası.
Üniversiteler bulundukları şehrin vitrini.
Üniversiteler şehrin dış dünyaya açılan penceresi.
Üniversitelerin ilgili bölümlerinin sanayi ile,sanayiciyle,esnafla,halkla,ekonominin,sosyal hayatın aktörleriyle işbirliği yapması ve uyum içinde faaliyet sürdürmesi gerekiyor.
Üniversitelerin halka gitmesi gerekiyor. Halka yönelik faaliyetlerin içinde olması gerekiyor.
Bunu yapan üniversite var mı?
Mesela, Selçuk Üniversitesi yapıyor mu?
Hayır yapmıyor.
Selçuk Üniversitesi içine kapanmış görünüyor. Yalnız rütun olan işler, o da ağır aksak yürütülüyor üniversitede.
Neden acaba?
Türkiye’nin en köklü ve geçmişi olan Selçuk Üniversitesi 15 Temmuz’dan sonra bir türlü kendisine gelemedi ve o kaotik ortamı hala yaşıyor. Büyük bir cesaret örneği göstererek, bünyeyi temizlediler fakat yönetim hala o şoku üzerinden atamadı. Bir an önce kendilerini toplayıp esas faaliyet alanlarına dönmeleri gerekiyor artık.
Daha önce de yazdık.Selçuk Üniversitesi kabına sığmayan iki rektör gördü geçmişte. Halıl Cin ve Süleyman Okudan. Her iki rektör zamanında üniversite her alanda önemli gelişmeler gösterdi. Fiziki olarak gelişen ve çok sayıda yeni bina ve bölümler kazanan üniversite başka alanlarda da önemli faaliyetler gösterdi.
Halil Cin’in rektörlüğünü hatırlayın, Süleyman Okudan’ın rektörlüğünü hatırlayın. Rütun işlerin yanısıra, çok sayıda kongre,konferans,sempozyum ve paneller gerçekleştiriliyordu. O sıralar görev yaptığımız gazetelerin masasına her gün davetiyeler gelirdi. Üniversite’nin söz konusu faaliyetlerinin yanısıra, fakülte ve yüksek okulların da benzer faaliyetleri olurdu. Halk da ilgi gösterirde o etkinliklere.
Ulusal ve uluslararası üne sahip, alanında isim yapmış bilim,ekonomi ,siyaset ve kültür adamları Selçuk Üniversitesi’nin programları için Konya’ya gelir ve faaliyetlere katılırdı. Konya halkı tanımadığı, bilmediği bir çok önemli şahsiyeti sözünü ettiğimiz etkinliklerler sayesinde tanıdı ve bildi.Geçmişte hayatın içinde olan ve “ben de varım,burdayım” diye haykıran bir üniversiteye ne oldu da, bir kenara çekti kendisini? Oysa Selçuk Üniversitesi bu konuda geçmiş tecrübeleri ve referansları olan sağlam bir üniversite.
Selçuk Üniversitesi rütuna döndü de, diğer üniversiteler farklı mı?
Elbette değil. Necmettin Erbakan’ı ele alalım. Orda da sözünü ettiğimiz manada “tık” yok.
Kongre,konferans,panel,sempozyum ülkede ve dünyada yaşanan önemli olaylar karşısında yapılması gereken etkinliklerdir. Yapılsın ki halk bilgilensin. Öğrenciler, öğrensin,yetişsin,bilsin.
Farklı değiller. Selçuk’u, Erbakan’ı,Karatay’ı, Gıda ve Tarım Üniversitesi de aynı.Rekabette yok aralarında. Üniversiteler, tembelleşti galiba.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.