VAR MI BÖYLE YİĞİT BELEDİYE?
03 Ocak 2019, Perşembe 08:18Son dönemlerde reklama yoğunluk veren belediyelerimiz, benim deyimimle PİRE KADAR HİZMETİN, DEVE KADAR REKLAMINI yapmaya devam ediyorlar.
Dikey yerleşim, beton yığınları, sözün kısası çok katlı apartmanlar insan yaşamını olumsuz etkileyen en büyük faktörlerden biridir.
Temennimi hemen söyleyeyim. Belediyelerimiz, bahçeli ev yapımına ve yerleşimine çok önem verilmelidirler.
İmar planları buna göre hazırlanmalı ve uygulanmalıdır.
Bakınız belediyelerimiz, 400-500 m2 arsa üzerine, standart proje ile, ısı ve ses yalıtımı yapılmış, 100-120 m2’lik bahçeli evler yapsa. Bu evleri ulaşım yolları dikkate alınarak şehre 10-20-30 km mesafede uygulasa ve hatta tren yolunun geçtiği banliyo olabilecek güzergahları seçse, doğalgazını alt yapısını tamamen hazırlasa ve bu evlerden öyle elli yüz değil beş bin, on bin, yirmi beş bin tane yapsa…
Vatandaşlarını temiz hava ile toprakla, hayvanla buluştursa ne kadar güzel olur değil mi?
Ha bunun sahte görüntülü, minyatür tipi HOBİ BAHÇELERİ Belediye başkanları bunları hizmet olarak öne sürebilirler.
Bizler yaz kış kalacağımız, küçük bahçesi olan, ağaçlarını dikeceğimiz ufak tefek sebze ekebileceğimiz, tavuğumuzu, köpeğimizi besleyeceğimiz yerler isteriz.
1960 yıllardan sonra hızla gelişen apartman yerleşimi maalesef insanımızı, beton yığınları arasına hapsetmiştir.
Bahçeli ev sayısı hızla düşerken, alt yapısı olan merkezi ısıtmalı çok katlı yerler, özellikle tuvaleti evin içinde olan, çeşmesi evin içinde olan yerler insan yaşamını kolaylaştıran, cezp edici yerler olmuştur.
1970-80-90’lı yıllarda 200’li yıllarda ve günümüzde bu tür dikey yerleşim, hala cazibesini korumakla birlikte, komşuluk ilişkilerini, yardımlaşmayı, insan psikolojisini, insan kimyasını bozmakla kalmayıp, insanları tembel yaşama sevk etmiş, hasta nesillerin üremesine sebep olmuştur.
Yeni yeni insanlarımız tekrar eski günlerine, bahçeli ev günlerine dönmek istemektedirler.
Apartmanda doğup büyümekte olan yeni nesle bahçeli evlerin nimetlerini anlatmakta çok zorlanırız.
1960 yılların başında, şehrin tam merkezinde, eski bağkur civarındaki evimizde, ilkokuldan gelirken, köpeğimizin beni karşılaması, güvercinlerimi uçurmam, annemin kümesten henüz alıp, rafadan yumurta yaptığını halis saf tereyağından, sobanın üzerinde kızartılan ekmeklerle yapılan sabah kahvaltısı unutulur mu hiç?
Sobanın yanında kendisi için konulan çulun üzerinde uyuklayan kedimizi hiç unutmadım.
Şimdilerde de kentsel dönüşüm adıyla yine insanlarımızın moral kaynağı, yaşam değeri, sağlık merkezi olan bahçeli evler yerini çok katlı yerleşimlere bırakıyorlar.
Konya merkezi, çarşımızın haline bir bakalım. Tarihi ne kadar bina varsa yıkıldı. O güzelim tarihi cumbalı evlerin, (Arka tarafında küçük bahçesi olan) bir bir yıkılıp beton binalar dikildi.
Mevlana meydanındaki yarım asrı geçkin Çamlar sökülüp meydan taşlaştırıldı. Aklıma neresi gelirse oralara belediye taş döşedi. Orta refüjdeki çimler, ağaçlar bile yok edilip, karo taşı döşedi.
Şehir adeta TAŞ DEVRİNİ hatta bazı semt ve yerlerde biraz daha kaliteli taş olarak CİLALI TAŞ DEVRİ’ni yaşadı, yamakta.
Allahtan mezarlıklarımız kuş bakışı bakarsanız yeşilin yoğun olduğu son kaleler olarak duruyor. Nalçacı semtine bir bakın. 10-12 katlı apartmanlar için de betonlar arasına sıkıştırılmış halkımız.
Yoğun yerleşim birimi. Nüfus çok fazla. Üretime katkıları yok, doğal tüketiciler.
Peki bu insanları kim doyuracak? Zaten psikolojisi bozulmuş bu insanlar, paketlenmiş GDO’lu, tarım ilaçlı, organik olmayan gıdalarla besleniyorlar.
Bizler Millet Bahçesi yerine, millete bahçeli ev istiyoruz, kelebeklerin vadisi yerine, insanların yerleştiği bahçeli evlerden oluşan insan vadileri istiyoruz.
Belediyelerimiz günü kurtarmakla meşgul. Yeni yerleşim yerlerini, çok katlı yapıp, kredi kullanarak ayda en az üç bin lira ödeme ile apartman dairesi veriyorlar.
Yapmayın, etmeyin, insanlığı, doğayı, yeşili temiz havayı, insanımızın sağlığını neşesini yok etmeyin.
Zengin zaten kendi villasını her halükarda yapıyor. İmara açık bahçeli ev arsalarının fiyatı, lüks daire fiyatlarını geçti.
Hiç değilse 400-500 m2’lik arsalara, müstakil bina yapmasına izin verilecek, hatta standart proje uygulanacak imar alanlarını oluşturun, çoğaltın. Bunun sayıları on binlerle ifade edilmeli ve insanların isteği yerine getirilmelidir.
Yada belediyelerimiz rant gözetmeksizin kendileri bu bahçeli evleri yapıp, en düşük maliyetle, torpilsiz, rüşvetsiz kura ile vatandaşın hizmetine sunmalıdır.
Arsa rantçıları, maalesef bu imara açık az sayıdaki bahçeli ev arsalarını tekellerine alıp, inanılmaz fiyatlarla satıyorlar.
Belediyelerimiz devletin arsalarını, hazineden aldıkları bunca arsayı, dikey yapılaşmaya açıp, insanları yok etmekten vazgeçmelidir. Bu yöndeki rant elde etmeleri de etik değildir.
Yüreği olan belediye başkanlarımıza sesleniyoruz. Hodri Meydan! Öyle emekli konağı, hanımlar konağı, muhtar ofisleri, tarihi eserlerin restorasyonuyla kendinizi kandırmayın.
Yapın böyle bahçeli evleri içeren MEFA PROJELERİ, kendi heykelinizi kendiniz dikin, adınıza bir semt, kasaba, kaza ve hatta şehir oluşsun.
Yok biz ismimizi vermek istemeyiz derseniz, HUZUR KASABASI, SAKİN SEMT, YEŞİL EVLER, DOĞA KAZASI vb. verin isimleri. Bizleri beton yığınlarından, insanları da asosyallikten kurtarın.
Yüzümüz gülsün, havamız temiz olsun, hayvanlarımız olsun, sevgiyle yetişen, büyüyen, sağlım kafalı nesiller olsun…
Sahi var mı bunu yapacak yiğit bir belediye ve başkan?
Olur mu olur. İlk taliplisi ben olurum.
Kalın sağlıcakla…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.