Virüslü Günlerde İNİSİYATİF KULLANMAK…
10 Eylül 2020, Perşembe 09:20İnisiyatifin anlamı, öncelik karar vermektir. Ülkemin en büyük sıkıntılarından birisi, inisiyatif kullanamamaktır.
Her ilin korona virüs, yayılması, sayısı, hastanelerin durumu, ağır hastalarını bilmek, o ilde yaşayanların en doğal hakkıdır. Ama yönetenler il bazında bunları açıklamaktan hep kaçındılar ve bu günlere, vaka sayısının günlük 1700 leri aştığı günlere geldik.
Ya bilseniz ne olacak diyenlere, sen bilme be kardeşim, bırak bizde bilelim. Niye bilmek istiyorum. Zira bilenlere bir şeyler yazmak ihtiyacımız olabilir. Müsaade edin insan olarak, kalem olarak dile getirelim.
Bir ilde hasta sayısını, ağır hasta sayısını, vaka artışlarını, hastanelerin durumunu en iyi kim bilir?
Tabi ki ilin valisi, belediye başkanları, bakanlıkların müdürlükleri özellikle İl Sağlık Müdürlüğü, doktorlar, hastane müdürleri, sağlık çalışanları bilir.
Bazılarının önerileriyle, virüsle ilgili kararları valimiz alır. Bazıları derken Hıfsısıhha Kurulunu kastediyorum.
Türkiye genelin de bir karar alınacaksa, Bilim Kurulunun önerileriyle ülkeyi idare edenler alır.
Eğer biz gelecek, talimat, genelgeyi beklersek gecikiriz.
Hastaneler de Acil Servis niye var? Adı üstünde acil müdahale, gecikmeden hastaya müdahale gerekir.
İl bazında, ili idare edenlerce alınacak kararlar da, ilin aciliyetidir.
Maske mecburi olsun dedik. Şükürler olsun gerçekleşti. Toplu taşıma facia dedik. Akıl vermek gibi olmasın, dileğimizi ilettik.
Belediyemize gerekirse araç kiralayın, ama bu toplu taşımada ki kalabalığı önleyin dedik. Maske takmayanlara v.b. kurallara uymayanlara yazdığınız para cezasını hemen tahsilata koyun dedik.
Konya’da bu günlere geldik. Alınacak tedbirler daha önceleri alınabilirdi.
Dolmuşlarda yolcu kalabalık. Biz bu virüsle mücadelede acımasız olmalıyız. Aksi halde acınacak hale geliriz. Yazarak çorbada bizim de tuzumuz olsun diyoruz.
Para, kazançla, can konusun da tercih yapacaktık. Mesele can meselesi. Rabbimizin bize verdiği en kutsal emanet CAN…
Can her şeyin üstünde olmalıdır. Az kazanacağız, kazanmayıp hayati idame edeceğiz ama canları kurtaracağız.
Belediyeler gerekirse araç kiralasın dedik. Dolmuşlar üç beş kuruş kazanıyor, bazıları kurallara uymayıp yolcu dolduruyor on on beş kuruş kazanıyor.
Peki okullar kapalı. Onca okul servisi boş. Beş kuruş kazanmıyor. İşte size emrinize amade araçlar. Tur otobüsleri onlar da hazır.
Gelin kullanın bunları. Birileri çok kazanacak diye, yoğunluk yaratıp, virüs yaymayalım.
Yoğun yolcu trafiğinin olduğu minibüs ve otobüs hattına verin bunları, onlar da ekmek yesinler.
İçinde nifak olanlar hemen bunu söyledim diye, benim okul servislerinden, tur otobüslerinden tanıdıklarım olduğunu onun için bunları yazdığımı söyleyebilir. Merak etmeyin hayatımın hiçbir döneminde böyle bir basitlik yapmadım, yapmam. Benim Allah korkum var. Doğru neyse O! Bana öğretilen doğruyu söyleyince dokuz köyden kovulsan bile, onuncu köyü ara diye.
Kalemimi hiç menfaat üzerine kurmadım. Dedim ya can kutsal dedim. Bu virüs belasından nasıl kurtuluruz onun peşindeyim.
Konya’ya bir bakın çok küçük ihmaller yüzünden, çok büyük değerlerimizi yitirdik.
Konya’yı idare edenlerin mutlaka inisiyatif kullanmaları, acele etmeleri gerekir diye düşünüyorum.
İNİSİYATİFLE İLGİLİ BİR ANIM!
Konuyu biraz açıp, geçmişe gitmek istedim. Çok basit bir örnek vereceğim.
Sene 1985, Üsteğmen rütbesiyle Şanlıurfa’ya tayin oldum. Hemen söyleyeyim, peygamber şehri olan bu ilimizi, dostlarımı saygı ile anıyorum.
Çok büyük bir tatbikat var. Biz buna manevra diyoruz. Orgeneral Semih Sancar 1985 Manevrası. Topçu bataryamla birlikte bana emredilen Siverek-Çermik yolu üzerine, Bahşer (Bağlar) köyü eteklerine yerleştim. Aklımda hep ben bu askeri sağ salim teslim aldım, sağ salim ailelerine teslim etmek boynumun borcu dedim.
Konuyla alakası yok ama su ihtiyacımızı kuyulardan gideriyoruz. Allah’ın bir lütfu, bir metre de su var. Eğilseniz neredeyse kuyudan su içebilirsiniz. Ancak terör var. Teröristler kuyulara zehir atıyorlar. Devlette bu kuyulara tatlı su balığı atmış. Baktık kuyuda balık yaşıyor, o kuyunun suyunu kana kana içiyoruz.
Birliğimin bulunduğu yere, iki günde bir erzak aracı geliyor. Askerlerin yemek erzakını getiriyor.
Yemek listesi elimizde. Sabah, öğle, akşam ve aynı şekilde ertesi gün listede var. Bir yandan güvenlikle uğraşırken bir yandan erlerimin yemek işlerini kontrol ediyorum.
Ağustos ayı! Anormal sıcak. O sırada açık olan Siverek Süt Endüstrisi kurumundan buz getiriyoruz. Askerlerimle birlikte az da olsa soğuk su ihtiyacımızı gideriyoruz.
2 günlük erzak gelmiş. Listeye baktım. Ertesi gün öğle yemeğinde tavuk var ve tavuklar bir gün önceden gelmiş. O sıcakta tavuk bırakın ertesi günü, akşama kokar. Taburun Karargahıyla irtibatım henüz yok. Yemek listesini değiştirip, hemen öğleye tavuğu pişirip afiyetle yedik. Aslında bu listeyi değiştirmek suç! Yemek listesi emirdir ve uygulamak zorundasınız.
Ertesi gün sabah tabur karargahıyla irtibatı tesis ettik. Tb. Komutanım Topçu Yarbay Halil AKPINAR. Vefatsa Allah rahmet eylesin, yaşıyorsa uzun ömürler.
Tabur Komutanım tesis ettiğimiz telli hattan beni arıyor. Ben yeni tayin olduğum için, ne o beni, ne ben onu tanıyorum. Biraz aykırı subaydım. Herhalde bunlar dosyamda yazılıdır.
Tabur Komutanım bana Muharrem Üsteğmenim sakın tavukları bu öğlen yemeyin, sıcaktan hepsi kokmuş dedi. Bende tavuğu dün yedik dedim. Listeye bakıp, menüyü değiştirdim dedim. Niye değiştirdin diyemedi? Biraz durakladı, iyi etmişsin dedi.
Ben Silahlı Kuvvetlerdeki görevimi ibadet vecdiyle yaptım. Bazı şeyler yazacağım, bu kendini övüyor diyeceksiniz. Boş verin bende kalsın. Kendimi hiç düşünmedim. Allah korkusunu yoğun yaşadım. Rabbim hepimize helal lokma nasip etsin. Çok basit bir örnekle inisiyatifi anlattım. Rabbim bizler ve bizi idare edenlere, virüsle mücadelede güç versin. Sağlıcakla kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.