Yeni Anayasa Çalışmaları Başlarsa OLAN YİNE BİZE OLACAK!
23 Şubat 2021, Salı 08:55Türkiye, daha doğrusu siyasi iktidar, yeni bir “Anayasa” yapmaya hazırlanıyor.
Şimdiye kadar 1921-1924 Anayasaları (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) ve de 1961-1982 Anayasalarını gördük. Halen geçerli olan 1982 Anayasasıdır.
Bundan birkaç ay evvel, iktidar bir serzenişte bulundu. Muhalefet partileri kapalı kapılar ardında anayasa taslağı hazırlıyorlar diye. Yeni bir anayasa, nerede hazırlanırsa hazırlarsın halkın önüne geleceği için hazırlandığı yer önemli değil.
Şimdilerde iktidar yeni bir anayasa yapılması gerekir diyor. Ekliyor “sivil” bir anayasa diyor. 1961 ve 1982 yılında yapılan anayasalar askeri anayasa mı? Hayır! İhtilal dönemlerinde yapılan, sivil anayasalardır. Mesela 1982 Anayasa’sının mimarı rahmetli, konusunun uzmanı Prof. Dr. Orhan ALDIKAÇTI’dır.
Şimdi hemen belirteyim. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Anayasa da belirtildiği gibi ülkemde yaşayan 26-42 etnik kökenin ortak adı TÜRK’tür.
Vatandaş olarak görüşlerimi özgürce dile getireceğim beğenirsiniz, beğenmezsiniz ayrı bir konu. Sizde özgürce eleştirebilirsiniz. Yani ben özgürce dileğimi, temennimi dile getiririm siz de eleştirirsiniz.
Hepsinin sınır noktası benim de sizin de hakaretin, küfrün olmamasıdır. Zira biz özgürlüğü hakaret ve küfür olarak algılamaya başladık, hele sosyal medyada. Yalan söylemeye, yalan yazmaya başladık. Oy kaygısı ile iktidarı da muhalefeti de bu girdabın içine girdi.
Ben bu yazıyı, ünlü düşünür, insanların hoş görülü ve edepli olması için uğraşan Hz. Mevlana’nın memleketinden Konya’dan yazıyorum.
İktidar yeni anayasa için partileri davet ediyor. Gelmezseniz biz yaparız diyor. Eyvallah.
Vatandaş olarak sizlere; siyasilere, iktidara, muhalefete sesleniyorum.
Bir dini veya resmi bayramda, genel başkanlar düzeyinde bir araya gelip, birbirinizin elini sıkıp, Yüce Türk milleti önünde kucaklaştınız mı? Şakalaştınız mı, güldünüz mü? Bir kere sadece bir kare…. Türk Halkına, oh çok şükür, iktidarıyla, muhalefetiyle bir aradalar, bizim sırtımız yere gelmez dedirttiniz mi? sizler bir arada güldünüz, sevindiniz, sarıldınız ve halkın yüzünü güldürdünüz mü?
Televizyonlara her gün çıkıp konuşuyorsunuz. Süre almada da adaletin olmadığı kesin. Sonra konuşmalarınızı bir kere daha görüp, dinlediniz mi? gözünüzü açıp Allah Rızası için yüz ifadelerinize baktınız mı? gözünüzü kapatıp, kulağınızla ne dediğinizi, üslubunuzu yeniden dinlediniz mi? Yahu ağır konuşmuşum, yüz ifadem çok gergin diyebildiniz mi?
Sizler böyle olunca, sizleri destekleyenlerin, seçmenlerin ruh halini düşündünüz mü?
İnsanların söylemlerinde, duygularında kin ve nefretin önemli yer tuttuğunun farkına varmadınız mı?
İktidarıyla, muhalefetiyle bir birinizden bu kadar uzakta mısınız? Neden düşman kardeşleri oynuyorsunuz. Adeta biriniz kuzey kutup, diğeriniz güney kutup musunuz?
Sizler ve sizleri destekleyenler de bu milletin evlatları, kardeşleri…
Kendinize paye çıkarmak için “Biz Haklıyız” diyebilirsiniz. Benim deyimim ve düşüncem; unutmayın haklılık çözüm üretmez, çözüm getirmez. Ya! Yası şu, hoşgörülü olunacak, asgari müşterek yani ortak nokta aranacak.
Şu ölümlü dünya da makam ve mevki, ülke yönetmeye talip olma isteği bizi bu noktalara getirmemelidir.
Yeni anayasa lafını duyan bazı çevreler hemen başladılar. Devletin dini İslam olsun. Emrin olur Hocam!
1921 ve 1924 Anayasaların da devletin dini İslam’dır ibaresi yer aldı. Biraz da dayatma vardı.
İyi de bu ülkede, her dinden, her mezhepten insanlar var. İnanmayanlar var.
Biz İslam’ız ya, herkes İslam olsun. Yüce yaradan istese herkesi İslam dinini kabullenmiş olarak dünyaya getirirdi.
1921 ve 1924 Anayasasın da yer alan devletin dini İslam’dır ibaresi, ülkede yaşayanların tepkisi ve yine hocaların önerisiyle yanılmıyorsam 1928 de anayasadan çıkarıldı.
Dini İslam olan bir ülkede, Hristiyan’ın, Yahudi’nin, dinsizin ne işi var? Biraz hoşgörülü düşünmek lazım.
Yaradılışımıza şükürler etmeliyiz. Efendim biz herkesin iyi insan olmasını isteriz. Eyvallah bu istektir, dayatma olmaz. Habil’i de Kabil’i de yaratanımız dünyaya getirtmiştir. Hal böyle iken, herkesin sizin benim gibi düşünmesini istemek vicdansızlıktır.
Benim ibadetim, inancım banadır. Günahım da sevabım da banadır. İbadetin azlığı çokluğu da yalnız beni ilgilendirir. Onlar cehennemde yanacaklar deyip kendini karar mekanizması yerine koyanlara öfkem var. Kimin nereye gideceğinin kararı yüce rabbime aittir. Bir ibadet yaparsınız, biri oradan çıkar öyle yaparsanız kabul olmaz der. Heyhat! Şöyle dese, şöyle yaparsanız daha iyi olur derseniz anlarım.
Laiklikte yeni anayasa için gündeme gelecek ve yoğun tartışılacaktır.
LAİKLİK NEDİR?
Yeni anayasa çalışmalarında baş ağrıtacak konulardan biridir. Bu konuya yıllarca yoğunlaştım. Kendi ifadelerimdir. Devletlerin dini olmaz, laik olmak zorundadır. İnanan kimseler ise kendi inanç dünyalarında laik olamazlar. Biraz açayım. Laikliği dinsizlik gibi görenlere ifademdir. Bu tanım isteyenin özgürce kendi dinini, mezhebini seçmesidir. Ateist olmada kişinin özgürlüğüdür. Her inançtan insanların yaşadığı bir devlete, şunların sayısı fazla bunun için devletin dini şu olmalıdır diyemezsiniz, devletler afaki kavramdır, dini olmaz.
Kişilere gelince laik olamazlar. Bu yine benim düşüncemdir. Yaşamlarında, dini yanlarından ayıramazlar. Tabii bu söylediklerim inanan insanlar içindir. Ben bir dünya işini yaparken, dinimi bir tarafa koyup sonra bu işi yapayım diyemezsiniz. Dinler insanlara doğru yolu, adaleti gösterir. İnanırmış gibi görünüp, ibadetini yapıp, her türlü yolsuzluğa, harama, kul hakkına bulaşanlarla ilgili kanunlar ve yaratanın İLAHİ ADALETİ vardır.
Unutmayın her canlı ölümü tadacaktır. Makam, mevki, yaptıklarınız mutlaka bir gün sonlanacak, ahir hesabı başlayacaktır.
Gelelim yeni anayasa için çalışmalara. Yazımın başlığında dedim ya olan bize olacak diye. Bir kere bile birbirini tebrik etmeyip, halk huzurunda kucaklaşmayanların, anayasa masasında bir araya gelmeleri mümkün gözükmemektedir. Bu çalışmalar esnasında, güler yüz, tatlı dil göremeyeceğiz. Dayatmalar v.b. göreceğiz. Dolar fırlayacak, şöyle olacak, böyle olacak.
Bana göre insanların, ittifakların bu kadar birbirinden uzaklaştığı, zıt kutuplar haline geldiği dönemde bir araya gelmeleri mümkün değildir.
Bir Konya geleneğiyle bu işi sonlandıralım. Yahu bırakın münakaşayı, oturun şuraya da ağız tadıyla bir yemeğimizi yiyelim. Gerçekten ağız tadıyla, huzur içinde yemek yemeye çok ihtiyacımız var. Esen kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.