Yeni Bir Yıl’a (Milâdî) Girerken…
25 Aralık 2020, Cuma 09:26Allah’a hamd, Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salât ederim.
Her yeni gün yeni bir başlangıcı temsil eder. Yeni bir inkişâf getirir. Yeni bir şuurlanma, yeni bir başlangıca vesîle olur. Kişi mevcûdun içerisinde geleceğine faydalı-zararlı olanları değerlendirir.
Miladî 2020 yılının son günlerindeyiz. Dünyadaki hızlı gelişmeler ve değişimlerin nelere gebe olduğunu (olacağını) hep birlikte göreceğiz.
Her yıl 31 Aralığı 1 Ocağa bağlayan gece ülkemizde, Hristiyan aleminde ve dünyanın bir çok ülkesinde yılbaşı olarak kutlanmaktadır. Yine her yıl ülkemizde bir kesim bu geceyi coşkuyla, çeşitli taşkınlık ve aşırılıklarla kutlarken, büyük bir kesim kendisine göre çeşitli eğlencelerle(!) geçirmekte ve üçüncü bir kesim de buna şiddetle karşı çıkmaktadır.
31 Aralık’ı 1 Ocak'a bağlayan gece yapılan yeni yıl kutlamalarının Noel şenliklerine özenilerek edinilmiş yeni bir alışkanlık olduğu da açıktır. Bu durumda yılbaşı ile Noel kutlamaları birbirinden farklılık arzetmekle birlikte, adet gelenek ve uygulamalar açısından birbiriyle karışmış vaziyette görülmektedir.
Sosyal hayatın varlığı ve devamlılığı ilmen-fikren-maddeten- manen sağlanır. Böylece toplumun işleyişinde aksamalar oluşmaması için gerekli olan psikolojik ve toplumsal adımlar atılır. Bu adımların söz konusu toplumun devamlılığı için hayati bir öneme sahip bir etkinlik olduğu değerlendirilmektedir.
Bir yolculuk serüveninin 365 gününü geride bırakmaktayız. Geride bıraktığımız bu takvimin hesa bıyla uğraşmak ve tefekkür etmek lazımken, maalesef çokça üzülerek ifade etmek istiyorum ki; Müslüman lar batıl inanç peşine düşüp, adeta günah işlemekte bir birleriyle yarışıyorlar. Hâlbuki biz Müslümanlar Peygamber efendimizin ( hayır işlerinde yarışın, ) buyruğuna uymalıyız.
İnsanlar maddî ve manevî hayatlarını düzenlerken doğrunun yanında yanlış da yapmışlar; hatalı, çıkmaz, saptırıcı yollara da yönelmişlerdir
Yabancılaşmaya Doğru:
İşin bir diğer tarafı, bizim milli kültürümüzün korunmasıdır. Başka milletlere ait kutlama ve benzeri usuller, bizi önce şeklen ve dil olarak sonra da fikren yabancılaşmaya zorlar. Zira, kendimizden uzaklaşmamız, basit şeylerle başlar. Önce dil ile ifade edilir o yabancı unsurlar, sonra şeklimize, giyim kuşamımıza yansır, sonra da fikir suretine bürünür ve zamanla kültür haline gelir. Yılbaşı için alınan elbiseler, hediyeler, süslenen evler, dükkanlar, çam ağaçları, gönderilen tebrikler, mesajlar, kesilen hindiler, bu arada yapılan konuşmalar, söylenen sözler..vs. hepsi bizi adım adım yabancılaşmaya doğru sürükler. Belli bir zaman sonra bir bakarız ki, biz onlar olmuşuz,... Aramızda bir fark kalmamış. Halbuki bizim kendimize ait dini bayramlarımızın yanında milli bayramlarımız da vardır. Kutlanacaksa bu günler kutlanmalı, böylece dinî ve millî yapımız hem kendi hayatımızda hem de neslimizin ruhunda canlı tutulmalıdır. Mevcut kutladığımız bayramlarımızın dışında kutlanabilecek millî ve dinî bayramlara örnek olarak, Hicrî yılbaşını, Malazgirt zaferini, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu vs. verebiliriz.
Müslümanların yılbaşını kutlamalarının temelinde de dünyevi bir anlayış yatmaktadır. Toplumumuzda yılbaşı dini bir özellik olarak değil de, modern dünya ile birlikte, yeni bir yılın gelişi şeklinde, sosyal bir adet, folklorik bir gelenek olarak kutlanmaktadır. Ancak buradaki asıl problem, “Noel Baba” ve “Çam ağacı” gibi Noel adetlerinin, bunun yanında içki, kumar gibi İslam'a göre gayrı meşru diğer bir takım uygulamaların, yılbaşı kutlamaları adı altıda müslüman toplumuna dahil edilmesidir. Hristiyanlık açısından da problem, Hristiyanlığın aslında olmayan putperest kültlerin, daha sonra Hristiyanlığa sokulmasıdır.
Haddi zatında yeni yılın müslümanlar için takvim değişikliğinden öte bir anlamı yoktur. Dolayısıyla yılbaşını değerlendirirken bütün bu unsurları göz önünde tutmamız gereklidir.
Toplumsal aktivitelerin yanında, kişisel bazda, geçen yılın muhasebesi yapılmalıdır. Miladi yılbaşını fırsat bilerek çocuklarınıza hicri yıldan ve yılbaşından da bahsetmek gereklidir. Çünkü İslamiyet'teki ibadetler ve bayramlar hicri yıla göre tespit edilmektedir.
Problemin çözümünün en köklü yolu, her şeyden önce İslam kültür ve uygarlığının, Batı kültür ve uygarlığının üzerine çıkartılmasıdır. Bunun için de İslam dünyasının alması gereken uzun bir mesafe bulunmaktadır.(1)
Dipnot:
(1)dini kökeni açısından noel ve yılbaşı Hidayet IŞIK selçuk üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi
Yll:1997 Sayı: 7
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.