YÜKSEK MAAŞ DÖNEMİ
11 Eylül 2019, Çarşamba 09:11151 yıl önce, 1868 yılında bir grup Türk hekimi bir araya gelerek bir yardım cemiyeti kurar.
Kurulan cemiyetin amacı savaş alanında yaralanan askerleri ayrım gözetmeden, kim ve ne olduğuna yani hangi milletten olduğuna bakmadan yardım ve tedavi etmektir.
Kurucular arasında bizim bir ara dilimize pelesenk ettiğimiz ve “Derdini Marko Paşa’ya anlat” dediğimiz, Dr. Marko Paşa’da vardır. Ne yazık ki yazının konusu da, Marko Paşalık bir konu. Yani ne kadar anlatsan ve yazsan sonuç değişecek gibi değil. ”Devlet malı deniz “ anlayışı dün ne kadar hakimse, bugün de o kadar hakim gibi görünüyor.Böyle sayısız örnek var günümüzde.
-İlk olarak 1868 yılında Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti kurulur,
Sonra bu cemiyetin adı muhtelif tarihlerde değişir ve sırasıyla şöyle olur..
-Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti,
-Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti,
-Türk Kızılay Cemiyeti,
-Türkiye Kızılay Derneği,
-Kızılay (Bu ad Atatürk tarafından verilir)
Kızılay ,Türkiye’de bugün en popüler ve uluslararası üne sahip dernekler arasında geliyor. Yurdun birçok köşesinde kıymetli binaları, arazileri, kurum ve kuruluşları, işletmeleri, şirketleri ve hastaneleri var. Bu bakımdan mesela Yeşilay’a hiç benzemez. Her şeyden önce Kızılay oldukça varlıklı ve zengin bir kurum. İşte sahip olduğu varlık ve değerler açısından Kızılay iştah kabartıyor. Mensuplarını çeşitli faaliyetler başlığı altında dünyanın her yerine götürüp, en şatafatlı otellerde konaklamasını sağlayabiliyor. Gezdiriyor, yediriyor, muhtemelen harcırah , yolluk gibi ilave imkanlar da sağlıyor. Ayrıca Kızılay Genel Müdürlüğü Personeli oldukça yüksek maaş da alıyor.
Kızılay’ın bir hayır ve yardım kuruluşu olduğunu yineleyelim.
Hayırsever insanların yaptığı bağışların yanısıra kurumun devletten aldığı yardımlar da var. Ayrıca kurum elinde bulunan işletmelerden para da kazanıyor. Böyle bir kuruluşun ekonomik açıdan güçlü olmasında elbette sayısız fayda var. Bunu kabul etmemiz lazım. Güçlü olsun ki yapması gereken hizmetleri yapabilsin.
Kızılay’ın görevlerinden kısacak bahsedecek olursak..
Türk Kızılay teşkilatı Türkiye’nin taraf olduğu ve olmadığı tüm savaşlarda yaralı ve mağdurlara hizmet veriyor.İnsancıl yardımlarda bulunuyor. Sivil halkın bakım ve korunmasında aktif, tehlikeli ve zor görevler üstleniyor. Deprem ve sel felaketi başta olmak üzere doğal afetlerde en kısa zamanda olay yerine her türlü donanım ve imkana sahip bir şekilde intikal ediyor. İhtiyaçları karşılamaya, onarmaya ve yaralı sarmaya çalışıyor.
Türkiye’nin taraf olmadığı savaşlarda dahi mülteci ve mağdurların yiyeceğini, içeceğini, battaniyesini, yatağını, yorganını, ilaç ve tedavisini karşılamak üzere bir kaç saat içinde yola çıkıyor.Geçmişte Bosna-Hersek’te, Irak, Suriye, Somali, Sudan, Filistin ve Afganistan gibi ülkeler başta olmak üzere daha başka ülkelerde yaşanan savaş gibi, doğal afet gibi olaylar karşısında Kızılay ağır görevler üstlendi. Bugüne kadar Kızılay dünyada 140 ülkede insancıl faaliyetlerde bulundu. Türk insanının ve devletimizin yardımseverliğini gösterdi. Türk insanı olarak Kızılay’ın söz konusu faaliyet ve etkinliklerinden gurur duymamak mümkün değil. Muazzam işler yapıyor kurum.
Fakat..
Fakat ne?
Fakat şu..
Kızılay genel müdürlüğü personelinin son bir kaç yıl da oldukça yüksek maaş aldıklarına dair haber tepkiyle karşılandı. Kızılay Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kınık’ın Ağustos ayında topladığı yönetim kurulunda alınan karar gereğince maaşlar artırıldı. Hem de öyle böyle değil. Oldukça yüksek bir şekilde artırıldı. Bir örnek verecek olursak: 2016 yılında Kızılay genel müdürlüğünde görev yapan direktör maaşı 2 bin 982 lira iken, 2019 Ağustos ayında alınan kararla direktör maaşı bir anda 16 bin 750 lira oldu. Türkiye genelinde çalışan fedakar Kızılay personeline, ki yükün en ağırı onların omuzlarında. Aynı toplantıda onların maaşları ortalama yüzde 10 civarında artırıldı. İşte bu haber geride bıraktığımız günlerde bu gibi gelişmeleri hassasiyetle takip eden insanlar tarafından tuhaf bulundu ve ayıplandı. Lakin gel gör ki günümüzde Kızılay gibi kuruluşlar başta olmak üzere devletin bir çok alanında böyle yüksek maaş örnekleri var ve fazla da yadırganmıyor. Alıştık galiba.
Yakın zamana kadar bu gibi görevler için sembolik ücretler ödenirdi.
Şimdi Türkiye şartlarına göre çok ama çok yüksek maaşlar ödeniyor.
Kızılay gibi dernekler anlaşılan o ki, statü ve yüksek maaş kapısı olarak algılanıyor. Hayır kurumu ve insanlığa hizmet anlayışı çok gerilerde kalmış gibi.
Peki Kızılay genel müdürlüğü personelinin almış oldukları maaşlara bakalım.
İbrahim Altan-Kızılay Genel Müdürü: 31 bin 500 TL
Nurettin Hafızoğlu-Kan Hizmetler Genel Müdürü: 26 bin 500 TL
Süleyman İslamoğlu-Destek Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
Tayfun Özkan-Finans Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
Ekrem Şahin-Toplum İlişkileri Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
İbrahim Özer-Toplumsal Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
Alper Küçük-Uluslararası İşler ve Göç Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
Mustafa Tutkun-Strateji ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı: 24 bin 397 TL
Muharrem Kırcı-Teftiş Kurulu Başkanı: 24 bin 397 TL
Ahmet Karakaya-Hukuk Müşaviri: 24 bin 397 TL
NOT: Konya Kızılay’ın hassasiyet sahibi ve “kulislerin hocası” Hüseyin Üzülmez acaba nerde? Başkan olmadan önce kendisini az da olsa görebiliyorduk. Sahi Hüseyin bey nerdesin?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.