100 YAŞ
27 Ekim 2023, Cuma 00:01Her 29 Ekim'de
Dağ dağ, deniz deniz yükselmesini
Göğsümüzü gere gere ilk kez
Senden öğrendik
Ne Mutlu Türk'üm demesini.
Cümle âlem düştü peşimize
Gülen oldu ağlayan oldu hâlimize,
O karanlık, o çaresiz günlerden bir sen
Ak umutlar döktün içimize.
Cengizlerin, Alpaslanların,
Yavuzların, Fatihlerin...
Torunları olduğumuzu
Sen duyurdun bize.
Ya İstiklâl ya ölüm dedik
Edirne'den Kars'a dek
Aç susuz
Ve korkusuz
Vatan için, millet için
Vuruşmasını
Senden öğrendik.
Sen öğrettin bize
Cehalete dur demesini
Zalimlere, hainlere
Kafa tutmasını
Senden öğrendik.
Sen gösterdin amacı
Sen uyandırdın bizi
Tarladaki tohumu ovadaki ağacı.
Senden öğrendik
Kendimize dönmesini
Senden öğrendik Atatürk'üm
İnançla, kıvançla yürekten
Ne Mutlu Türk'üm demesini.
Kim derdi yarılsın da nihayet yerin altı
Bir anda dirilsin de şu milyonla karaltı,
Topraklaşan ellerde birer meş'ale yansın!
Kim derdi şu milyonla adam birden uyansın!
Kim derdi seher yıldızı doğsun da bir evden,
Kaçsın da cehennemler o bir damla alevden,
Canlansın ışık selleri olsun da o damla
Beş devletin öldürdüğü devlet bir adamla!
Kim derdi ki en sonra rakamlar da delirsin,
On beş asır on beş yılın ebadına girsin!
Dünyaları bir fert, evet, oynattı yerinden,
Sarsıldı demirler, evet, azmin demirinden.
Mazi yıkılıp gitti, evet, fesli, kafesli;
Lâkin bugünün ey granit bünyeli nesli,
Bir şey ele geçmez şerefin sade adından,
Sen arşı bırak, varsa haber ver kanadından,
Gökten ne çıkar? Gök ha büyükmüş, ha değilmiş
Sen alnını göster, ne kadar yükselebilmiş.
Gökler, çıkabildin, uçabildinse derindir;
Tarihini kendin yazıyorsan eserindir;
Bahsetme bugün sade dünün mucizesinden,
İnsan utanır sonra yarın kendi sesinden.
Asrın yaşamak hakkını vermez sana kimse,
Sen asrının, üstünde izin varsa benimse.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır;
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz ben!
Sokakta yükselen şu şen naralar,
Bu candan bakman, bu gülen yüz ben!
Nerede o dünkü ateşli nabız,
Nerede yastıkta kıvranan başım?
Bu sabah içimde çelikten bir hız,
Bu sabah en mutlu, en şerefli yurttaşım!
Az önce fecirle kaçan yıldızlar,
Başımdan yağıyor daha bol, gümrah.
Şimdi benliğimde bir bütünlük var,
İçimde bir âlem gizli bu sabah!
Bu millet, bu insan, adı sanı Türk,
Bu toprak, bu vatan, güzel Türkeli,
Bu tarih, bu onur, bu sihirli yük,
Bu Bursa, bu Konya, bu usta eli,
Bu eşsiz İstanbul, bu tek Edirne,
Bu örnek Kayseri, Sivas, Erzurum,
Bu Fırat, Menderes, Çoruh, Ergene,
Bu İzmir, Adana, Urfa, bu Çorum.
Bu başak, bu salkım, bu bağ, bu harman,
Bu bizim davarlar, bizim danalar,
Bu ocak, bu maden, bu dağ, bu orman.
Bu yiğit erkekler, yiğit analar.
Bu çetin, bu dönmez, bu sert bilekler,
Bu yanık çehreler, bu bizimkiler.
Bu ağaç, bu çiçek, bu çiğ, bu renkler,
Bu diller, bu sesler, ya bu ezgiler.
Bu ninni, bu ağıt, bu düğün, bu bar,
Bu zeybek, bu halay, bu güreş hep ben!
Bu sabah, içimde bir tazelik var,
Bu ışık, bu gündüz, bu güneş hep ben!
Ey rüya, ey hayal beni terketme,
Ey sabah koynunda senin, hem zinde.
Bir şuur ışığı vurmuş perdeme,
Bir bahar öğlesi gibi çimende.
Siz şimdi sokaktan gelen oymaklar,
Yürüyün siz bütün il çocukları,
Göğüslerde gurur, elde bayraklar.
Yürüyün başlar dik, alın yukarı.
Yürüyün ardından siz emellerin,
Yürüyün kalbimin yükü ilhamları,
Uzaktan çırpınsın size ellerim,
Çırpınsın yüreğim durana kadar,
Bu sabah içimde bir tazelik var,
Bu seher, bu camdan giren gündüz ben!
Komşular, şaşmayın bana komşular,
Bu camdan bakman, bu gülen yüz ben!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.