Abbâsîler Döneminde İlim Âlim (2)
26 Haziran 2020, Cuma 09:00Endülüs Emevîleri 711-1031 yılına kadar güçlü ve tek devlet. Bu târihten sonra 1492’ye kadar basit ve parçalanmış şehir devletleri olarak devam etmiştir.
Hindistan Babür Devleti 1526-1857
Osmanlı 1299-1920
İslâm Medeniyetinin olgunlaşma ve yükselme dönemi olan Abbâsîler ilme, âlime ve kitaba öyle değer vermişler, öyle enteresan uygulamalar başlatmışlar ki; târihte eşi ve benzeri görülmemiştir. Kendilerinden önceki medeniyetleri, Yunan, Babil, Mısır, Asur, Pers, Hint, Çin vb. eserlerini, Bağdat’ta toplamanın çeşitli yol ve yöntemlerini bulmuşlardır. Bunlardan bâzıları şöyledir:
1-O gün için dünyânın en zengin devleti olmaları hasebiyle, büyük imkânlar teklif edip, dünyânın her tarafından Bağdat’a dâvet ettikleri(1) âlimler, yanlarında birçok kitaplar getirmişlerdir.
2-Çöküş dönemine girdikleri için, fakir duruma düşen, ilmin, âlimin, kitâbın kadrini, kıymetini unutan, kitapları çürümeye veya haşeratın yiyip tahrip etmesine terk eden devletlerden yüksek meblağlar karşılığı kitaplar satın alınmıştır.
3-Savaş ganîmeti veya savaş tazmînatı olarak getirilen kitaplar. Bunların başında da Halîfe Hârun Reşid (763-809) gelmektedir. Bu halîfenin sırf kitap toplamak için sefere çıktığı rivâyetleri bile vardır. Ankara ve Ammuriye (Afyon Emirgazi yakınında bugün bile harabeleri mevcut olan bir şehir) savaşlarından sonra birçok yazmayı Bağdat’a götürmüştür.(2) Hârun Reşid’in oğlu Halîfe Me’mun (786-833) Rum Meliki Michel’e elindeki antik kitaplardan kendisine göndermesi için elçiler göndermiştir.
Rum meliki razı olunca Ermeni asıllı âlim Leo isimli birinin başkanlığında bir heyet göndermiş, bu heyet Bizans kütüphânelerinde, dehlizlerinde çürümeye terk edilen kitaplardan mükerrer olanlarını alıp Bağdat’a getirmişlerdir.(3) Halîfe Me’mun bâzı tercüme kitaplar için 300 bin dinar ödediği, hatta bâzı tercümeleri terazinin bir kefesine koyup altınla tarttırdığı rivâyetleri vardır.(4)
Halîfe Me’mun ta o zaman meridyen ölçümü yaptırmıştır. Aynı zamanda biri Bağdat’ta biri Şam’da iki tane gözlemevi (rasathâne) kurdurmuştur. Bunlar târihte devlet tarafından kurulan ilk ciddi, büyük ve tam teşekküllü gözlemevleridir. Antik Yunanda kurulan gözlemevleri basit, küçük ve şahısların özel hobileri olarak kurulmuştur.(5)
3-Devlet memurlarından oluşturulan ve yanlarına bol miktarda para verilip, gayri Müslim beldelere gönderilen kitap mütehassısları birçok kıymetli kitaplar satın alıp veya değişik kıymetli mallarla trampa edip getirmişlerdir.
4-Müslüman devlet idârecileri, gayri Müslim halktan, cizye vergisi yerine, kitap verebileceklerini ilân etmişler, bu yolla da birçok kıymetli eserler gelmiştir.
5-Müslim, gayri Müslim ayırımı yapmadan İlim merkezi Bağdat’a toplanan âlimlere de; hem dersler verdirip talebe yetiştirmişler, hem tercümeler yaptırmışlar, hem de yeni kitaplar telif ettirmişlerdir. Yuhanna b. Mâseveyh, Cebrail b. Buhtîşû, Huneyn b. İshâk, Hristiyan ve Yahûdi ilim adamlarından bâzılarıdır. Bunlara telif ve tercüme ettikleri kitapların ağırlığınca altın verilmiştir.(6)
Felsefî sahada Aristo’dan sonra ikinci hoca olarak kabul edilen Fârâbî’nin mantık hocaları Yuhanna ibni Haylan (ö. 910) ve Ebû Bişr Matta ibni Yûnus (ö. 940), Aynı şekilde Fârâbî’nin en ünlü öğrencilerinden Yahya ibni Adî el-Mantıkî (ö. 984) yine bir Hristiyan’dır.(7).
6- Hipokrat, Calinus, Batlamyus, Hermes, Asklepios, Homeros, Solan, Zenon, Pisagor, Diyojen, Sokrates, Eflatun, Aristotales, Galen, Madargis, Basileus gibi Özellikle antik Yunan ilim adamlarının eserlerini tercüme ettirmişler, tercüme edilen bu kitaplar o haliyle de kalmamış, bunlar istinsah edilip (çoğaltılıp) diğer Müslüman şehirlere gönderilmiştir. Bu şehirlerde Beytü’l-Hikme benzeri kütüphâneler kurulmuş, tercüme işinin aksamaması ve kitapların muhâfaza edilmesi için bol gelir getiren vakıflar kurulmuştur.(8)
Tercüme işine çok önem verilmiş ve bu hususta büyük meblağlar harcanmaktan çekinilmemiştir. Konuya verilen önemi takdir açısından şöyle bir misal verelim: Ebvan b. Abdullah el-Lâhikî, Hint filozoflarından Beydaba’nın eseri “Kelile ve Dimne” yi tercüme ettiği için, Abbâsîlerin en gözde baş veziri Cafer b. Bermek’den (738-805) 10.000 dinar almıştır.(9) Bu para o dönem için çok büyük bir servettir.
7-Kitap telifi ve kütüphâne teşkili husûsuna en büyük katkı da, Bağdat’a kurulan kâğıt fabrikası olmuştur. Bütün bu faaliyetler netîcesi dünyâda bir benzeri görülmeyen Beytü’l-Hikme adıyla İslâm dünyâsının ilk tercüme bürosu, ilk akademik çalışma yapan müessesesi, ilk büyük kütüphânesi ortaya çıkmıştır.
Dipnotlar:
1- İbrâhim Kalın, “İslâm ve Batı”, s. 65.
2- Mustafa Demirci, a. g. e. s. 71.
3- İbni Nedim, “el-Fihrist”, 3. Bas. Rıza Mâzinderânî, Dâru’l-Mesire, Beyrut, 1988, s. 360; Ahmet Çelebi, a. g. e. s, 179.
4- Ahmet Turan Yüksel, “İslâm’da Bilim Târihi”, Konya Büyükşehir Belediyesi Yay. Mart 2015 Konya, s. 47.
5- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 2. s. 4-6.
6- Mustafa Demirci, a. e. e. s. 267.
7- İbrâhim Kalın, “Ben, Öteki ve Ötesi”, İnsan Yay. 2018 14. Baskı, İst. s. 74.
8- Mustafa Demirci, a. g. e. s. 64.
9- Mustafa Kılıçlı, “Arap Edebiyatında Şu’ûbiyye”, İşaret Yay. İst. 1992, s. 212.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.