Acele karar vermeyin
11 Ocak 2020, Cumartesi 09:09Bu hafta da sizlere Çin düşünürü Lao Tzu nun bir öyküsünü aktarmak istiyorum... Günlük gelişmelerin dışında biraz da kendi içimize dönelim, kendi kendimizi bir muhasebeden geçirelim istedim.
Köyün birinde bir yaşlı adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylüler, ihtiyarın başına toplanmış: "Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler.
İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" cevabını vermiş. "Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz."
Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş.
Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. "Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için. Şimdi bir at sürün var."
"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek yalnız bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz."
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. "Bir kez daha haklı çıktın" demişler. "Tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın."
İhtiyar, onlara aynı şeyi söylemiş: "Acele etmeyin. Tek gerçek: Oğlum bacağını kırdı. Sonra neler olacağı asla bilinmez."
Birkaç hafta sonra, düşmanlar o ülkeye saldırmış. Kral, eli silâh tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. İhtiyarı ziyaret etmişler: "Haklı olduğun kanıtlandı... Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."
İhtiyar, "Siz erken karar vermeye devam edin" demiş. "Ne olacağını kimseler bilmez. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama hangisi talih, hangisi şanssızlık onu zaman gösterir."
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlamış:
"Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar, aklın durması halidir. Akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu fark edersiniz. Peşin hükümlerden kaçının. Her zaman gördüğünüzün ötesinde başka gerçekler olabileceğini düşünün."
Üstat Sezai Karakoç’un şiirini hatırlar mısınız?
Hep suç bende değil, beni yakıp yıkan bir nazar vardır.
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır.
Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır.
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.