ADI ÜSTÜNDE KİTAP
07 Ağustos 2019, Çarşamba 09:08Rahmetli çok kıymetli ve değerli bir insandı.
2005 yılının son aylarında vefat ettiğinde 80 yaşına yeni girmişti.
1925 yılında İçeri Çumra’da çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğinde ona dedesinin adı olan, Haydar adını verirler.
Haydar yaşıtlarına göre çok farklı bir çocuktu. Çalışmayı ve okumayı seviyordu. Dedesi ve babası Demokrat Partiliydi ve yörede adı-sanı bilinen insanlardı. Babası Hasan Koyuncu oğlunun her bakımdan iyi yetişmesi için hiç bir fedakarlıktan kaçınmıyordu. Oğlunu çocuk yaşta ticarete yönlendirmeye çalıştı ve ona İçeri Çumra’da “ticareti bellesin” diye, küçük bir bakkal dükkanı açtı. Ama genç Haydar okumak istiyordu ayrıca aklında ileride siyaset yapma düşüncesi vardı.Çünkü dedesi ve babası siyasetin içindeydi . Kendisi de daha o yaşlarda siyasete ilgi duymaya başlamıştı..
İçeri Çumra’da ilkokulu bitirdikten sonra, Konya’da Karma Ortaokulu’nda ve Gazi Lisesi’nde okudu. Arada bir muhtemelen hafta sonlarında ailesinin yanına İçeri Çumra’ya gidiyordu. Bu yoluculukları sırasında vasıta bulma sıkıntısı çektiğini ve bazen kilometrelerce yürüdüğünü kendisinden bir kaç kere dinlediğimi her zaman hatırlarım. 1930’lu yılların Türkiyesi’nde her türlü yokluk ve imkansızlığa rağmen bir köy delikanlısının okuma azmi ve bunu başarması sayfalarca yazılması gereken bir başarı hikayesi. Lise’de okurken aynı yıllarda Konya’da okuyan eski başbakan ve Cumhurbaşkanları’ndan Turgut Özal başta olmak üzere bir çok ünlü isimle yakın arkadaş ve dost oldu. Onlardan bazılarıyla özellikle siyasette kader birliği yaptı. Lise’den sonra Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğrencilik yılları. Ankara Hukuk’ta yine bir hayat boyu sürecek arkadaş ve dost kazandı. Sonra da memleketi Konya’da başarılarla dolu bir avukatlık hayatı oldu.
Rahmetli Haydar Koyuncu’nun mesleği avukatlıktı.
Fakat kendisi siyaseti çok seviyordu.
Dedesinin ve babasının siyasi mirası olan Demokrat Parti saflarında genç bir siyasetçi olarak görev aldı. Menderes hayranıydı. Demokrat Parti’de dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, başbakanı Adnan Menderes başta olmak üzere çok sayıda parti ileri geleni ile samimi ve karşılıklı güvene dayanan ilişkiler kurdu. Yakın zamanın köy delikanlısı çekinmiyor, korkmuyor, yılmıyor ve karşısına kim çıkarsa oturup onunla konuşuyor ve fikirlerini kabul ettiriyordu.
27 Mayıs 1960 darbesinde Demokrat Parti tarihten silinmiş ve Başbakan Adnan Menderes idam edilmişti. Koyuncu bunun derin hüznünü yaşarken bir taraftan da Demokrat Parti’nin siyasi mirasına sahip çıkacak partide yer almayı düşünmeye başlamıştı. O parti Süleyman Demirel’in Adalet Partisi’ydi. Konya’da Adalet Partisi kurucuları arasında yer aldı ve bu partinin il 2. Başkanlığını yaptı. Menderes’le olduğu gibi, Süleyman Demirel’le de aynı siyasi kaderi paylaşan iki yakın dost olmuşlardı. Demirel Konya’da, Haydar Koyuncu faktörünü ve onun ülke siyasetindeki etkisini çok iyi biliyordu. Onun bir parmak işereti ile Adalet Partisi grubunda bir takım hareketlerin olacağını çok iyi bilen Demirel, Koyuncu’yu her zaman önemsedi.
Sonra Adalet Partisi’nde 41’ler olayı yaşandı.
AP’li 41 milletvekili partilerinden istifade ederek, geçenlerde vefat eden Ferruh Bozbeyli liderliğinde Demokratik Partiyi kurdular. Haydar Koyuncu yine başrollerdeydi. AP’nin önemli bakan ve milletvekilleri sırf ona güvenerek partilerinden istifa etti ve Demokratik Parti’nin kurucuları arasında yer aldı. Koyuncu, 1973’de yapılan genel seçimlerde Demokratik Parti’nin Konya’da 6 milletvekili çıkardığı seçimlerin lokomotif ismiydi. Önceki gün de yazdık. Daha sonraki yıllarda 1983’de Milliyetçi Demokrasi Partisi’nden ve bir dönem sonra da ANAP’tan milletvekilliği seçildi.
Siyasetin yanısıra çok sayıda vakıf ve dernekte yöneticilik yaptı. Pancar Ekicileri Kooperatifi’nde başkanlık. Pankobirlik’te başkan vekilliği. Üniversitelerin açılmasında fisebilillah hizmet. Bu çalışmaları yaparken bu şehirde siyasi açıdan zıt gruplarla yakın teması hiç eksik etmedi. Şehirde birlik ve beraberliğin tesisinde inanılmaz beceri ve başarılar gösterdi. Adeta şehrin liderliğini yaptı.
Bir önceki yazımızdaki bazı bölümlerin kısa bir hatırlatma niteliğinde olan bu yazıyı neden yazdık?
Böyle bir insanın hayatı, mücadeleleri ve geldiği nokta hakkında en az 3-4 cilt kitap yazılması gerektiğini hep düşündük. Yazılmalıydı. Yazılmalı ve en azından üniversitelerin bazı bölümlerinde öğrencilerin istifadesine sunulmalıydı. Yazılan kitaplar yurdun her köşesinde bulunan kütüphanelere ve üniversitelere gönderilmeliydi. Meslek Odaları’na gönderilmeliydi. Hayatının önemli kesitlerinden gerekirse kısa metraj filmler çekilmeliydi. Bu sadece Haydar Koyuncu için değil, bu topraklarda yetişen nadir insanlar için de yapılmalı.. Yapılsın ki 50-100 yıl sonra böyle değerlerimiz hatırlansın.
Sonuç..
Bu şehirde sıradışı kıymetlerden birisi olan Haydar Koyuncu adına 2007 yılında yazılan, 70-80 sayfalık bir kitap oğlu tarafından bize getirildi. Bizim böyle bir kitaptan aileyi tanımamıza rağmen hiç haberimiz yoktu. Kitabın üzerinden 12 yıl geçmiş. Kitabı açtık, baktık.. Önceki gün söylemediğimizi şimdi söyleyelim.. Sözü edilen kitap rahmetliyi anlatmaktan bir hayli uzak. Kolaycılık tercih edilmiş ve maliyetten kaçılmış. Teknik, kural, kronoloji,kaynakça, dipnot falan yok. Yerel ölçüler içinde kalan bir röportaj. Özelliğini kaybetmiş renkli resimler. Resimlerde de kim, kimdir hiç belirtilmemiş.
Biz ilk yazımızda kitapla ilgili etkili bir isimden söz etmiş ve şöyle demiştik : “ Keşke kitap (AKB)’a havale edilmemiş olsaydı. Kitap AKB aklıyla değil, geniş katılımlı ortak bir akılla çıkabilseydi”
Meğer öyle değilmiş. Haydar Koyuncu ile ilgili kitapta, ailenin damatlarından birisi olan Ali Kemal Başaran’ın hiç dahli ve müdahalesi olmamış. Oğlu bizi arayınca bunu öğrendik. Peki biz bu kanaate nasıl varmıştık.. Kemal beyin damat olarak bu aileyle çok yakından ilgilendiğini herkes gibi bizde yakından biliyorduk da ondan. Bir de kitabın yazarı gazeteci İK ile yakınlığı olduğunu yıllardır biliyorduk. Fakat kitabın yazılmasında demek ki kendisinin görüşü alınmamış. Bir de ayrıca Ali Kemal Başaran’ın kendi hayatını anlattığı ve bizimde bir kısmını okuduğumuz bir kitap var. Bak, o kitaba diyecek bir söz yok işte.
Ali Kamal Başaran’ı en kısa zamanda arayıp konuşacağım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.