AFRİN VE HAKLI SAVAŞIMIZ
24 Ocak 2018, Çarşamba 07:55Rabbim kahraman yüce ordumuzu daim muzaffer eylesin inşallah. Yiğitlerimizin yüreklerine Allah aşkını doldursun ve bize yardımını esirgemesin dileklerimle yazıma başlamak istiyorum.Her an tetikte beklediğimiz hayırlı bir harekat olan Afrin başladı.Tüm hazırlıkların en ince ayrıntısına kadar yapıldığı ve malum Suriye toprakları üzerinde şu anda garantör bir devlet fiiliyatında Esed’in daveti ile Suriye’de konuşlanan Rusya’nın ağır abi rolündeki detayları ile asgari müşterek noktalarda sağlanan mutabakat sonucu bir süredir gergin bir bekleyişle hazırlıkları tamamlanan Afrin nihayet 20.01.2018 tarihinde saat 17:00 itibariyle başladı.1974 yılında Lise 1.sınıfta iken Ankara’dan Konya’ya yapılan askeri sevkiyatta Kulu’da mola veren Mehmetçiklerimize annelerimiz o yazın sıcağında bol bol ayran ikram etmişler ve sevgi dolu mübarek sözlerle uğurlamışlardı.Bende araçların arasında daha doğrusu yolun kenarında içimde kıpırdayan sevgi dolu heyecanla anı yaşamaya çalışıyor ve Kıbrıs harekatında tanıklık ediyordum.Nitekim iki önemli harekatla batılıların tüm engellemelerine ve engel çıkarmalarına rağmen kısıtlı imkanlarla da olsa bu barış harekatını başarıyla gerçekleştirmiş ve Kore Harbinden epey bir süredir savaşa girmemiş ordumuz bir kez daha Türk’ün manevi ve maddi gücü göstermişti.Dost ve düşman kabullenmekte zorlansalar da en zor şartlarda bile Türk’ün şahsında mukaddes bir emanet olan vatan;söz konusu olduğunda hem ülkede bir birlik oluşur hem de bize özgü bir dolulukla Mehmetçik gökten inen manevi yardımlarla Allah’ın rahmetini yanında bulurdu.
Şimdi yine böyle bir savaşın tam ortasındayız. Güneyimizde Hatay ilimize sınır olan bu bölge Amerikan emperyalizminin 400 dolara kendisine piyon olarak bulduğu PKK/PYD/DEAŞ unsurlarından müteşekkil birliklerini binler ifadeli çoğu ağır silahlardan terkip bir levazımla PKK üzerinden adı konulmuş bir Amerikan Türkiye savaşının Afrin basamağını hep beraber izlemekteyiz. Bir kere daha altını çizerek söylüyorum ki; Rabbimin yardımını canı gönülden umuyor ve islamın bu son kalesi olan Türkiye’mize inşallah rahmetini bekliyoruz. Allah’ım sana sonsuz şükürler olsun ki; Bizleri Müslüman Türk olarak yarattın biz senin yolunda ölmeye hazırız inşallah.
Afrinle sınırlı kalmayacak olan ve bize yönelik terör örgütlerinin mutlaka temizlenmesini hedef aldığımız Afrin Zeytin Dalı harekâtı adı üzerinden belli olduğu gibi aslında anarşi ve terör unsurlarını ve onların destekçilerini bertaraf etmektir. Biz bu harekâtta hem Nato konsepti gereği ABD’yi ve şu an Suriye’de toprak bütünlüğünü koruma adına ülke üzerinde söz sahibi konumuna gelen Rus ve iran yetkilileriyle mutabakata varıp bun harekâta başlamış bulunuyoruz. Bize bu harekâtla ilgili yakinen komşuluk bağları bulunan ve daha da ileri götürülme hedefleriyle dolu bir ortamın anahtarlarını elinde tutan Rus ve Türk birlikteliği hem Nato’yu hem Avrupa Birliğini hem de ABD’yi tedirgin etmekte bu yakınlaşma adeta Türkiye’yi batı bloğundan doğu bloğuna doğru ister istemez bir kayma eğilimi trendine girmesini sağlamaktadır.
Her ne kadar yöneticilerimiz batıdan ayrılma gibi bir temayülleri olmadığını her fırsatta dillendirseler de batı hiçbir konuda bizimle iyi ilişkiler içerisinde olmadığından üstelik alenen terör hamisi durumuna düşüp bizzat teröristlere kucak açıp adeta Türkiye’ye nazire yaparcasına hareket ettiklerinden Türkiye bu durumda kendini yeniden değerlendirmiş ve Rusya ile hem komşuluk hem de askeri alanda bölgesel meselelerden kaynaklanan sorunlara çözüm odaklı birlikteliğe doğru bir adım atmışlardır.
Gerçi şunu da itiraf etmek gerekir daha doğrusu söylemekte beis yoktur sanırım. Bizde biliyoruz ki; Rusya elbet güvenilmez bir devlettir. Rusya terör eğitmeni ve silah satımı konusunda ABD’den kalır yanı yoktur. Rusya gözünü kırpmadan Türkmen Dağı başta olmak üzere Müslüman unsurları zaman zaman bombalamaktadır. Kâfir bir unsur olan bu yönetim kadrosuyla şu anda bölgesel mecburiyet ve yakın komşuluğa dayalı tarihsel bir süzgeçten geçen temkinli bir yaklaşımla sanki düşmanları çatlatırcasına bir birliktelik her iki ülkenin Cumhurbaşkanları düzeyinde atılan olumlu adımlarla iyi bir seviyeye getirilmiştir. Putin ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu ilişkilerin mimarıdır. Ve geliştirilerek iki ülke birbirlerinin içişlerine karışmadan haklarına saygı göstererek devamı istenilen bir adımdır. En azından şu an batılı ülkelerin Türkiye’ye karşı hizipleşmeli ve çakma dostluk münasebetleri karşısında askeri alanda olmak üzere yapılan ikili anlaşmalar bölgesel sorunların giderek çözümlenmesine katkıda bulunur ama tam sorunlar çözülür mü bu biraz da Rusya’nın tutumuna bağlı.Çünkü Türkiye Esed’siz bir Suriye barışı isterken Rusya ile Esed şu an gayet olumlu bir havada birbirleriyle iyiler.Ama bu iyileşme bu tür konular hepimizin bildiği gibi çıkar ilişkileri ile sınırlıdır.Duruma göre beklenti ve gelecekle ilgili atılacak adımlar devam eden olayların gidişat seyri ve bakış açıları her an yeni olaylara gebe enstantanelerin ortaya çıkmayacağı anlamına gelmez tabiî ki.Biz tarihi sorumluluğumuzun getirdiği ve bize yüklediği misyonla hem bölgemizde artık terör ve uzantılarını kırmak hem de sınır güvenliğimize yönelik tehditleri ortadan kaldırmak hem de artık eski Türkiye olmadığımızı dost düşman hesaba katmaları gerektiğini ilan etmek için zorunlu olarak bize yönelik tehdit unsurlarını temizleyerek varlığımızı sürdürmek zorundayız.Burada MHP’ye gönülden teşekkür ediyorum.
Osmanlı hiçbir zaman bu bölgede emperyalist olmamıştır. Ne Irak ne Suriye ne de diğer yerler hiçbir şekilde sömürülmemiş bilakis kutsal beldelere sure alayları düzenlemek suretiyle en zor zamanlarda bu bölge halkının yanında olmuştur. Gözü gibi bu coğrafya’ya dinsel ve kültürel nedenlerden dolayı yaklaşımda bulunan Türkiye elbette buradaki gelişmelere eli kolu böğründe durmayacaktı. Hiç sınırı olmayan devletler burada bulunurken ve söz sahibi olurken misyonu gereği ve kültürel geleneğinden kaynaklanan dini kardeşlik bağları bulunan ve tam 4 asır buraların idaresini bir kardeşlik cevheriyle yöneten Türklerin Hz. Peygamber(s.a.v.) sevgisinin en son örneğini Medine Müdafisi Fahrettin Paşa’dan anlıyoruz.
Şimdi yeniden bize iş düştü. Devletimizin desteklediği ÖSO birlikleri ile kahraman ordumuzun güzide evlatları bir emir komuta zincirinde Afrin’deler. Bu harekât Afrinle sınırlı kalmayacak elbet. Münbiç ve Fırat’ın doğusu bize yönelik teröristlerden mutlaka temizlenecek ve terörden beslenenlerde onlarla beraber pislik içinde anılacaklardır. Bundan etkilenecek iki devlet en başta ABD ve batlı müttefikleri ile Rusya. Rusya ile şuan dostane ikili ilişkilerimiz var. Batıya karşı Rusya Türkiye’ye muhtaç. Yardımı olmadan ayakta kalması ve yürümesi imkânsız. Rusya Türkiye’ye ne kadar ihtiyaç duyuyorsa Türkiye’de şu şartlarda onunla işbirliğine mecbur. Bu hem gelecek için hem de şuan sorunların çözüme kavuşması için şart gözüküyor. Aramızda ticaretin geliştirilmesi ile beraber iki ülke arasında domates söyleşisin inde liderlerin bile konusu olması birbirlerinin ekonomik desteği kadar askeri alanda da ilişkilerin ölçülü açılımına yol açmıştır. S 400’ler batıyı ne kadar korkuttu tahmin edebilirsiniz. Mecbur bırakılan bir savunma sisteminin alınmasında tüm geçmişteki komünizm değerlerini göz ardı edip yakınlaşmanın eseri olarak buna talip olmamız artık barışın yeni ve yarınlara örnek olacak beklide liderlere bağlı şimdilik yüzünü açığa çıkarmıştır. Ama bundan sonra açılan bu yollar ne kadar geliştirilir bilemem lakin durum iyiye yönelik olarak olumlu bir referanstadır. Ve diyorum ki son söz olarak;
SAVAŞ evet şartlar gerçekleştiğinde kaçınılmaz ve sonuç alacak tek durumdur. ÖYLEYSE;
Savaş Türk’ün yaylarda tek tek gerilişidir/ Savaş Türk’ün bir ölüp yüz bin dirilişidir. (alıntı)
YÜCE RABBİM KAHRAMAN ORDUMUZU MUZAFFER EYLE.AMİN.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.