AKTÖRLER İŞ BAŞINDA
26 Ağustos 2015, Çarşamba 00:00Şunu söylemek istiyorum. Küresel aktörler bilhassa bizim ülkemizde oluşturdukları ”kriz Çıkarma Üniteleriyle” her zaman ekonomimize siyasetimize iç huzurumuza zarar vermişler/verdirmişlerdir.
Hatırlarsanız iki binli yıllarda dış manipülasyonlu bir ekonomik kriz yaşatıldı. Hükümet olabilme için sergilenen tiyatroda afacan üçlüler, zorla bir araya getirilip diktelere maruz kalmışlar ve berbat bir yönetim sergilemişlerdi.
Sonrası malum gelişmeler. Diyeceğim o dur ki: bugün ekonomik çalkantılar varsa siyasal krizler çıkartılmak isteniyorsa bu tamamen dış endeksli Anglosakson aktörler ve onlara hizmet eden figüranlar eliyledir. Zamanında salınan bu korku parana yoları işe yaradı. Şimdi ise sıkıyor biraz. Çünkü “One Minute” diyenler var. Öyleyse ne olacak? Ha işte o zaman haddi bildirilecek bunun. Niye? Onlar ellerinden ekmeklerinin gitmesini istemiyor da ondan tabiî ki.
Bakın bugün dünyayı dizayn etmeye çalışan güç kimdir? Diye sorsam sizlere… Cevabınızı duyar gibiyim ama mesele şu. Churchill, ikinci dünya savaşı sonunda şöyle diyordu. Bu savasıda kazandık ama yıprandık. Şimdi gücümüz geçici olarak ABD’ye ödünç veriyoruz”..
Ruslar İngilizlerin hep yanındadır. Ruslar İngilizlerin adeta kara gücüdür. İngilizler(Anglosakson) siyaseti denizde kendileri yapar ve üzerinde güneş batmayan ülkedir diye söylerler. Çünkü onlar müstemlekecidir.
Mesela bizler şimdiye kadar hep ABD’de Yahudi lobisi güçlü diye bilirdik ama öyle değilmiş. Eski dış ileri bakanı Kissinger, kendisine İngiliz kraliyet nişanı takılırken şöyle diyordu. Ömrüm boyunca Kraliçenin tacına sadık kalmaya özen gösterdim.”…
ABD, İngiltere’nin paravan şirketi ve Yahudi lobisi de, gizlenen İngiltere’nin maskesidir. Yahudi kendi güvenliğini geleceğini para ile eş değer olarak görüp varlığını buna bağlı kılmanın peşinde koşan, cani sahtekâr işgüzar eli kanlı bir Siyonist zihniyet ürünüdür.
Anglosakson hegemonyası vatansız İngiltere’nin Protestan hükümdarlık anlayışını Fransız misyonerliği, Hint ve İran Aryan lığı eşliğinde yanına bazı önemli şehirleri de katarak başta Hindistan olmak üzere birçok önemli şehir devletleri ile küresel güç merkezi odağında kalmaya devam edip sömürü çarkını böyle yürütmek istemektedir. Ki bizim bölgemizde Orta Doğu coğrafyasındaki en önemli şehirler buna dâhildir. İstanbul da öyle.
Şimdi sen bu hödüklerin siyasi anlayışına ters düşer efendim biz kanal İstanbul yapacağız, köprü yapacağız, Marmaray yapacağız, tüp geçit yağacağız dersen ve nasırlarına basarsan o zaman onlarda son sözlerini böyle söylerler yani içeriden birilerini bulur ve seni kendi milletine karşı suç işlemiş! Tarzında gösterir ve yıkma doğru giden bir ülke koduna geçilir. Allah muhafaza. Bir ağaç bahanesiyle başlayan gezi olayları ülkeye milyar dolar kaybettirdi. Dershane kavgasıyla başlayan/başlatılan çekişme yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna dönüştü ve görevlerini kanunlar çerçevesinde yapması gerekenler o çerçevenin dışında başka amaçlar peşinde koştular. Bu kargaşada ülkeye milyar dolar kaybettirdi. Olan kime oluyor. Bize yani Ülke ’ye. Bizler ne zaman oturup adam gibi korkmadan kendi sorunlarımız kendimiz çözme konusunda olumlu bir adım atmayacağız? Daha ne zamana kadar bize dikte ettirilen saçmalıkların peşinde koşup enerjimizi boşa akıtacağız. Bu kaybettirilen paranın hesabını kim verecek?
Niye sahip olduğumuz davamıza Ülke birlik ve beraberliğine sahip çıkmıyoruz da başkalarının maşası oluyoruz.
İnsan bu dünya da kendi davası ve adamlığı ile vardır. Sadece ihtirasları ve yönlendirmelere direnemeyecekse o zaman ben dava adamıyım diye yola çıkmasın. Hırs ve Kin insanı insanlıktan çıkartır ve onu adeta yok haline getirir, makineden farksız kılar.
Şimdi anladınız mı neden bizim ülkemizde olaylar ve saldırılar durmaksızın devam ediyor. Küresel sermayeye kim karşı çıkarsa orada komplo vardır, Linç vardır, karalama vardır ve anarşi terör vardır. Niye sadece İslam coğrafyasında savaşlar sürüyor? Diğer ülkeler çok mu rahat ya da huzurlu? Hayır, onlar korkularına mağlup olmuş esirlerdir. Onlar köle olmayı kendilerine yedirmişlerdir ve öylece yaşamaya alıştırılmışlardır. Ama biz asla öyle olmayacağız.
Hatırlarsanız bundan önce yapılan yerel seçimlerde(7 Haziran genel seçimlerinden önce) bütün izler birbirine karıştı. Sırf inat ve muhalefet olsun diye adamlarda ne dava kaldı nede başka bir şey. Unutuldugitti her şey. Sadece yazıklar olsun diyorum. Rabbim basiret versin diyorum. Sizler de biliyorsunuz değil mi? Bir zamanlar Ankara’dan aday olan zat şimdiki bu seçimlerde de zıt partiden aday olmuştu. Ne farkınız var? Şimdi. Hani bir reklam vardı ya aklıma geldi. “Yok, aslında bizim birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız” söylemek istediklerime tıpa tıp uyduğu için bu örneği verdim. Dillerle gönüller artık birbiriyle uyumlu değil. İnsani değerler artık meyveye durmaz oldu bizde. İdealler saman alevi gibi yanıp söndü. Sadi der ki: ”Vicdanlı insanlar başkalarını kederlendirerek elde edilen zevke rağbet etmezler” …Öyleyse; savunulan değerler nereye gitti? Allah yâr ve yardımcımız olsun…
Kâğıttan kaplan mı yoksa borumu
Millet kafayı yedi roller değişti
Dayatma mı yoksa aklın zorumu
İhtimal vermezdim Mansur ne işti?.../(Yusuf Erdoğan)
Bugünde 7 Haziran seçimleri tablo olarak karşımızda ama yapılanlara bakıldığında her kes ayrı telden çalıp ayrı baş tutuyor. Valla ben bizim siyasilerin ne yapmak neyi murat ettiklerini hala anlamış değilim. Türkiye onlara göre demek ki 1920 yıllarda ve bunlar kendilerini hala buraların vasisi olarakgörüyor. Peki, halk neci bizde? Ne işyapar? Halk sadece oy deposu mu?Sizlerin rahat ve huzuru için. Sizlerde kalkıp bu halka gereği gibi ne zaman hizmet etme konusunda yarış yapacak ve Türkiye için elinizi taşın altına koyacak ve vicdanınızı halk karşısında rahatlatacaksınız? Yoksa rahat mı? Hayatın iman ve cihat boyutunda birlikte süslenmesi gerçeği size bir şeyler hatırlatmıyor mu?
Yusuf Erdoğan
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.