ALLAH BİZLERİ MAHÇUP ETMESİN, BU DÜNYAYI İYİLİK KURTARACAK

Şükürler olsun dün güne çok güzel ve mutlu başladım.

Yanlış anlaşılmasın şimdiye kadar evden çıkıncaya kadar hep huzurlu, mutlu ve anıma günüme binlerce kez şükrederek çıkarım.

Ama kapıdan çıktıktan sonra ya trafikte ya da gelenlerden duyduklarımdan yaşadıklarımdan dolayı yavaş yavaş ayarım bozulur.

Dün yine evden aynı şekilde çıktım.

Gazeteye gelinceye kadar da trafikte vites attıracak magandalara takılmadım.

Ve gazeteye gelir gelmez ilk mesajlaştıklarımdan birisi de benim için çok değerli olan bir büyüğümdü.

Ki bu büyüğüm benim bildiğim siyasetten ekonomiye son 40 yılda şehrin her yerinde olan bir isimdi.

Şehrin güçlü ama mütevazi insanlarından idi.

Abimiz selam verdikten sonra arka arkaya bu fotoğrafları gönderdi;

Abimize hemen yazarak sordum;

“Abi burası neresi?

Anlamadım.”

………….

Abimiz yazıyordu;

“Abi hayırlı günler.

Bugünkü yazınızın ikinci bölümündeki yer burası.

O söz konusu kavşak.

Her gün burada kazalar oluyor dün yukarıdan tır dönüş yaparken tabii ki hızlı bir şekilde arkasındaki römorku çıkmış.

Oradan da bir boru kopup benim arabamın arka camına saplanmış.

Allah sizi inandırsın burası çok tehlikeli bir kavşak oldu.

Burası için resmen Meram Belediyesine müracaat ettik.

Onlarda UKEME ye yazmışlar cevap bekliyorlarmış.

İnşaALLAH oraya bir tedbir alırlar”

………….

Abimize geçmiş olsun dileklerimizi ilettik.

Ve yüce rabbime bir kez daha şükrettim.

Bir yazı yazıyorsunuz.

O yazının çıktığı sabah aynı yerden bir facianın fotoğrafları daha geliyor.

Hep derim.

Cenab-ı Allah’ım beni çok seviyor.

Ah bir de ben bu sevgiye layık olabilsem.

…………..

TRAFİK İÇİN

SÜPER TESPİTLER

Dün yazımıza ilk yorum FURKANİ rumuzlu okurumuzdan geliyordu.

Okurumuz şöyle diyordu;

“Konya trafiği tek kelimeyle berbat.

Ulaşım Daire Başkanı Sayın Dr. Hasan Görgülü'nün şehrin trafik sorunlarını çözecek stratejileri elbette ki vardır.

İl ve merkez ilçelerin belediye başkanları bir araya gelerek şehrin trafiğine yönelik yeni bir projeksiyon ortaya koymaları elzemdir.

Şehrin merkezi arterlerini ücretli park yaparak sorunlar çözülmüyor.

SEDİRLER ADANA ÇEVREYOL KAVŞAĞINA YENİ BİR ALT GEÇİT PROJESİ DE SORUNLARI ÇÖZMEYE YETMEZ.

Trafik akışını yeni çevre yoluna ve dolayısıyla da Aksaray yolu ile Adana çevre yolu arasındaki boş alanlara akılcı bir planlamayla aktarmak gerekir.

Bir de Allah rızası için sadece yol yapmak için yol yapılmasın.

Şehrin 15-20 yıl sonrasını projekte ederek yol planlamalarını yapsınlar ve bu bağlamda yolları adamakıllı yapsınlar. Organizeden Ereğli kavşağına giden yola bir baksınlar. Efendim, biz hafif araçları düşünerek yolları yapmıştık, amma ağır vasıtalar yolların .....

Mahvediyor serzenişi doğru değil.

ADEM ESEN BEY GİBİ ŞEHİR PLANLAYICI VİZYONER YÖNETİCİLERİN KIYMETİNİ ŞEHRİMİZ BİLEMEDİ.

Şehrin verimli arazilerini sanayi alanı yapmakla, gül bahçesi yapmakla, spor tesisleri yapmakla veya sosyal alanlara dönüştürmekle şehircilik yapıldığı söylenemez.

Bunlar önemli ama Büyükşehirde trafik vb. sorunlar daha da önemli.

Belediye başkanları lütfetsinler, yalnız başlarına bir tam gün boyunca araçlarıyla Konya trafiğinde dolaşsınlar, bir baksınlar.

Burada Belediye başkanlarına haksızlık yapmaktan ziyade, trafik çilesinin bir fiil yaşasınlar ki daha iyi çözümleri zorlayabilsinler.

Hep belediyeler mi suçlu?

Hayır tabi ki.

Vatandaşlar olarak bizim sabırsızlığımız ve her fırsatta bireysel çıkarlarımızı maksimize etmek istememiz de işin tuzu biberi oluyor.

Araç kullanma yetisini yitirmiş şoförlerin kural bilmez tavırları trafiği çekilmez hale getiriyor.

Sanayi servisleri için şehrin trafiğini yormayacak yeni güzergahlar planlanması da kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Özetle, ŞEHİRDE YAŞAMAKTA, ŞEHRİ İDARE ETMEKTE ZOR.

Allah yöneticilerin de yardımcısı olsun.”

…………..

Amin… Amin FURKANİ Bey.

Yerinde tespitleriniz olgun yapıcı yorumlarınız için teşekkür ederiz.

BU DÜNYA

ANCAK BÖYLE

KURTULUR

Dün sabah evden çıkmadan okuduğum ve son derece etkilenerek kendi payıma ders çıkarmam gereken yaşanmış bu hikayeyi sizlerle paylaşarak bu haftayı noktalamak istiyorum.

……………….

Simit almak için sıraya girdim. Sıra çok kalabalıktı. 20 dakika kadar sırada kaldım. Hemen önümde bir kız çocuğu ve babası var.

Babası gömlek düğmelerini boğazına kadar düğümlemiş.

Tertemiz giyinmiş ancak kıyafetleri eski.

Ayakkabıları kösele, eski ve yazlık. Anladım ki güngörmüş bir adam...

Çocuk iki de bir ‘’Hadi baba, acıktım gelmedi mi sıra daha?” diye söyleniyor...

Sonunda sıra onlara geldi. Adam bir simit istedi. Çocuk itiraz etti:

“Baba, ben tahinliden de istiyorum.” diye...

Babası "sus" der gibi sessizce kaşlarını kaldırdı, “Olmaz!” demek istedi.

Bozuk birkaç adet parayı uzatırken paranın bir tanesi yere düştü, tezgâhın altına gitti

Adam diz çöküp almaya çalışırken,

Simitçi:

‘’Boş ver be abi, önemli değil!" diye söyledi.

Baba kısık sesle:

“Abi başka paramız yok, eksik kaldı. Hakkını helal et!” deyince,

Simitçi:

“Oturun sehpaya biraz; sıcak çıkınca ben getireceğim.” dedi...

Adam eksik para verme mahcubiyeti ile en köşeye oturdu...

Ben de bu arada simidimi alarak yan masalarına oturdum.

Çay söyledim, zeytin de koydular yanına.

Bu arada izliyorum.

Simitçi kızacak mı, sevecek mi diye.

Neyse, geldi bizim simitçi içerden masaya doğru.

İki tabak yapmış, ama çok özel.

Tabakların içine her şeyden koymuş sanki.

Çocuğun istediği tahinliden, simit, börek, bu arada tatlılardan da unutmamış, silme iki tabak doldurmuş. Üç de çay geldi, simitçi de tabureye oturdu...

Ben pür dikkat onları izliyorum.

Kendi kendime, "adam kaç yıllık esnaf anlamış tabi, kim dilenci, kim aç kalmış, biliyor ve yanılmıyor." diye içimden geçirdim...

Başladılar sohbete, bu arada tekrar tekrar çay içtiler...

Sonra baktım simitçi, biraz kağıt para çıkardı ve adamın gömlek cebine koyuverdi...

-"Yarın gel işine başla!" dedi...

Kısmete bak dedim.

Adam parayı düşürdü diye üzüldüğü tezgah, şimdi ekmek parası kazanacağı dükkan oldu.

Neyse onlar kalkıp gidince, meraktan öleceğim sanki.

Hemen yanaştım simitçiye:

-"Patron! Seni tebrik ederim" dedim.

Hiç rencide etmeden babası ile küçük kızın karnını doyurdun.

Kimseye göstermeden de cebine üç-beş para koydun.

Allah Razı olsun, sayınızı çoğaltsın, ne iyi adamsın “ dedim.

"Sağ ol.” dedi simitçi...

"Ona söylemedim; ama o benim ilkokul arkadaşım. Ben onu tanıdım ama o beni tanımadı.

Yarın gelince söyleyeceğim kendisine bunu.

Şimdi utanır ve üzülür de işe gelmez diye söylemedim.

Biz ortaokulda devlet okuluna giderken, babası onu özel kolejde okutuyordu.

Çok zengin bir ailenin çocuğuydu.

Hepimiz ona imrenerek bakardık.

Ne oldu kim bilir?

Ne olduğun değil ne olacağın önemli.

Yeter ki içindeki insanlık yaşasın.”

Farkında olanlara ne mutlu...

DÜNYAYI İYİLİK KURTARACAK!..

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

“Nerede olursa olsun, bencilliklerin ve çıkarların dünyasında, hiçbir iyiliğe ve erdeme hayat hakkı yoktur. Bilgelik ve ahlaktan bağımsız bir aklın sürükleneceği uçurum, bencillik ve çıkar uçurumudur.”

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Meram’da tankın olduğu kavşağa özellikle sabah ve akşam saatlerinde trafik kilitlendiği zaman kalıcı bir çözüm bulabildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.