Amasya – Tokat Kültür Gezisi
14 Ağustos 2021, Cumartesi 09:41Yazıma başlamadan önce Karatay Belediyesi sponsorluğunda düzenlenen Türkiye Yazarlar Birliği(TYB) Konya Şubesi’nin “Yazılacak çok şeyimiz var” isimli programı dâhilinde katılmış olduğum Amasya – Tokat gezisinde birlikte yol aldığımız Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sn. Ahmet SORGUN, TYB Konya Şubesi Başkanı Sn. Ahmet KÖSEOĞLU ve kıymetli TYB üyelerine çok teşekkür etmek istiyorum.
Amasya ve Tokat sanki tarihi romanlarda bahsi geçen ve okuyanların hayal dünyalarında canlanan yerlerin vücut bulmuş hali gibiydi. Her nereye bakarsanız bakın adeta tarih fışkırıyor... Bir taraftan Danişmend Gazi bir taraftan Artuhi karşımda, Efrumiyye ile sanki o günlerde yaşıyormuş hissi ile günümüz arasında gidip gelmekteydim. Yalnız bu enstantaneler, belediyeler ve diğer devlet kurumları ile o kadar güzel senkronize çalışarak restore edilmiş eserlerin olması sebebiyle destan sayfalarındaki karakterlerden birisi gibi hissetmemi sağlamıştı. İki şehrin de merkezinden geçen Yeşilırmak’ın mihmandarlığında yeşillik ve dağlık manzarasıyla muhteşem bir siluet bizlerle beraber oluyor. Sokaklar tertemiz, tarihi eserlerin etrafında bulunan peyzajı yapılmış bahçeleri insana huzur verirken ecdadın muhteşem eserlerini ne kadar uygun ve yerinde yaptığına şahit oluyorsunuz.
Gezimizde bize mihmandarlık eden beyefendinin kullanmış olduğu bir cümle ise insanı düşündürmeye sevk ediyordu. ”Ecdad zamanında bir elinde kalem bir elinde kılıç ile yaşamış! Bir yandan fetihler devam ederken bir taraftan da fethedilen yerleri imar edip insanlığın hizmetine sunmuş.” Bir davanın adamı olunduğunda nelerin nasıl yapılabileceği hususunda çarpıcı bir örnek teşkil ediyordu şahsım adına.
Bir yeri imar ederken toplumun ihtiyaçlarına göre davranıldığı hepimizce aşikârdır. Lakin ecdadın yaptıklarını gördükçe “Eserleri sadece ihtiyaç karşılamak için değil daha çok yere merhem ve yardımcı olabilmesi için geleceği de düşünerek inşa etmiş, diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Kendilerinden önce yapılan eserleri ise tarumar etmeden saygı duyarak onların da işlemesini sağlamış ve aslolanın “insanı yaşat ki devlet yaşasın” düşüncesiyle herkesin aynı hizmeti görmesi de düşünülmüş. Roma zamanından kalan mimari eserlerin kalıntıları camilerde, imarethanelerde, kiliselerde ve birçok toplum hizmetine açık yerlerin inşasında kullanılarak günümüze kadar korunmuş.
Günümüzde kullanılan ilaçların birçoğunun sentetik ve laboratuvar ortamında üretildiğini, hastalarında hastanelerde tedavi gördüğü gerçeğini bilmekteyiz. Amasya’da bulunan Bimarhane (Darüşşifa)’da akli dengesi yerinde olmayan hastaların musiki ile iyileştirilmesinden tutun da envaı çeşit cerrahi müdahalenin yapıldığı, ilaçlarının ise Bimarhane’nin bahçesinde yetiştirilen bitkilerden elde edildiğini öğrenince “Ecdad çağının ötesinde düşünmüş” demekten kendimi alamadım…
Ecdad yapmış olduğu cami ve medreselerin tüm giderlerinin de vakıflara tahsis edilen yerlerin kirası ile kişi ve kurumlara bağlı kalmadan ilelebet yaşamasını sağlamış. Ayrıca camiyi inşa ederken etrafında medreseler, imarethaneler kurmuş ve camileri, sadece ibadethane olarak değil ilim irfan yuvası haline getirmekten de geri durmamış. Günümüzde de Konya’mız da yakın tarihlerde camilerin avlularına kütüphaneler kurarak bu düşünceye saygı duruşunda bulunulması ayrı bir güzellik olduğunu not düşmek isterim.
İlk kez duymuş ve görmüş olduğum bir eser de Tokat’ın Sulusokak’ta bulunan, Ali Tuğsi’nin yaptırdığı oldukça büyük ve müstakil bir yapı olan “Sık Dişini Helası” idi. 1850’li yıllara kadar İpek Yolu ve ticaretin kesişme noktasında bulunan Tokat’ta, kara gümrüğünün olduğu ve gelen gidenin çok olduğu bir yer olması hasebiyle iktiza eden en önemli unsur temizlik ihtiyacı idi. Tokat hanlar, hamamlar şehri olarak bilinir ve yerli halk bununla övünür. Lakin ecdad duruma binaen yüzyıllar önce çıtayı üst seviyeye çıkarmak için de bu umumi helayı yapmış. Bu eseri günümüzde restore ettirerek “Su ve Temizlik Müzesi” adıyla turizme kazandıran, zaman ayırarak bize mihmandarlık eden Tokat Belediye Başkanı Sn. Eyüp EROĞLU beyefendiye de buradan teşekkürlerimi sunmak isterim.
Eski bir şaman duasına istinaden “bilmek isteyen yola çıkar” diyerek herkesi Tokat ve Amasya’ya doğru istikamet belirlemesini tavsiye ediyorum. Kendince cesaret bulamayanlara ise “Ayaklarım ile görüyorum” diyen Kör Gezgin James Holmes’un selamını iletmek istiyorum…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.