AŞKA DAİR…
03 Haziran 2024, Pazartesi 00:39AŞK SAHİ NEDİR?
Hayatı sadece bir cesetten ibaret saymak, insanoğlunun en büyük yanılgısı olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü, bütün varlıklar içerisinde her yönüyle en muhteşem bir mahlûk olarak yaratılan insanın, diğer varlıklardan daha düşük bir fonksiyon icra etmesi; onun asli maksadını yerine getirmediğinin en büyük delilidir.
İşte aşkta, insanoğlunun o muhteşem potansiyelinin en önemli sonuçlarından birisidir. Aşkın o engin ufkunu yakalayan insanlar, bu dünya denizinin vahşi dalgaları arasından ancak aşkın tesellibahş olan o serin ve ümitli referansıyla, sahil-i selamete kavuşma imkanı bulabiliyorlar.
Biz hep duyarız, radyo ve televizyon programlarında gazete ve dergi sayfalarında, internetin bütün mecralarında; bir genç kadının, kendisine eziyet eden, parasını pulunu tüketen, yaşadığı onca eziyete rağmen sevdiği gerekçesiyle terk edemediğini…Bir başkasının, eski bir sevdayı kırk yıldır kalbinden atamadığını… Bunun gibi binlerce sevda hikayelerini duyarız…
Aşkın halleri, aklın alacağı ya da tartacağı hâller değil. Ayrılık gibi aşkın da meydanı çok geniş. Önce kendimizi dehşetli bir boşlukta hissederiz, oradan da yeni bir dünya kurup çıkmaya çalışırız. İşin doğrusu, geçte olsa insanı tek başına olunamayacağı kanaatine varmış oluruz. Böylelikle o dehlizden kurtulmuş oluruz.
Asıl burada devreye giren mana ise ‘sevmek’ denilen gerçeğin bizim dünyamızdaki yerini algılamak olacaktır. Sevmek ne demektir? Sevmek birbirine benzemek demektir. Aslında kalp, bir ömür aşkını arar. Yarım kalan bir yanını tamamlayacak olanı arar durur. Adeta kaybolan bir evladını arar gibi arar…
AŞK SAHİ NEDİR?
Aşk işte böyle bir muammanın sonucudur. İki yarımı bir bütün eder aşk. Aşk öyle bir bağ ki; ayrı yöne bakan gözler, aynı yöne bakmaya başlar. O iki farklı fıtrattaki, farklı idealler ve bakış tarzları büyür ve birleşir, adeta iki insan, bir kafa ve gönül şeklinde hayata merhaba diyebiliyorlar.
Aşkın yolculuğunda insan daha derinlere gittikçe, aslında aşkın ilâhi bir yolu bulma çabasından ibaret olduğunu görebilmektedir. Aşıkın sanki Mecnûnvâri bir edayla, “Leylâ diye diye buldum Mevlây’yı / Ben neyleyeyim şimdi?” dediğini işitiyoruz sanki. Böylece aşk arayışı insanın gerçek sahibine kavuşma umududur.
Aşk, hayatın anlamını arayıştır, kendinden geçiş ve göklere yükseliştir. Aşkın görünmeyen yönü, daha doğrusu budur. Ruhun asil ve asıl yönünü, özünü, yarım kalan yanını tamamlama çabasıdır. Gerçek şu ki, aşk bir arayış ve kendini bulma teşebbüsüdür. Böylece, bütünlük hasretine bir özleyiştir.
Aşkla ya da sevgiyle, eksik kalan yanlarımızın onarıldığını ve tamamlandığını görürüz. Eksik kalan bir parçamızın bize tekrar geri verildiğini aşkla, sevgiyle anlar ve yaşarız. Böylece tam bir insan olarak hayatımıza devam ederiz. Aşkın o engin ve coşkun haliyle kendi eksiklerimizi tamamlamış oluruz.
Bugün aşk perdesi altında yaşanan ve sadece cişmâni zevklere matuf olan birliktelikler ve maceraların aşk olmadığını, sadece nefsani hazların veya hayvani yönlerin tatmini şeklinde bakmak daha doğru olur inancını taşıyorum. Bu durum da insanı his noktasında belki geçici olarak doyurabilir, fakat kalbi asla tatmin edemez.
AŞK SAHİ NEDİR?
Hayatta, Allah bir mucize yaratmış ve biz bunun adına aşk diyoruz. Öyle bir şey ki, gümbür gümbür gelir. Analarda babalarda olan bu engin duygu, her canlıda da vardır. Sevdiğinin yolunda seve seve ölüme koşan bir tutku, bir yükseliş, bir fedakarlığın adıdır aşk denilen o lahûti duygu…
Aşk ya da sevgi, her neyse; isimlerin değişmesiyle gerçekler değişmez. Bir kalbin içine sevgi düştü mü, kalbin sahibini, kalbin ve kâinatın sahibine, Allah’a muhatap eder. Allah’ın mülkü olan bu kâinat, Allah’ı gerçekten sevenin de mülkü gibi olur. Bir kalbe Allah sevgisi düştü mü, bütün sevgiler anlam kazanır.
Aşk yolunda yürüyenlerin işi buzda yürümek gibidir. Kalpleri çok hassas ve duyarlıdır. Aşkın izleri kolay kolay silinmez. Aslında kim ne derse desin, aşk yolunun delisi olmadan, velisi olunmuyor. Bir yazarımız, “Aşın ebedi tarihidir yüzdeki izler” diyerek bu işin çok ta kolay bir iş olmadığını duyurmaktadır.
Ortak acılar, belki de insanları birbirine bağlar. Aşk böyledir işte… Akıl almaz bir şeydir işte… Aşk işte böyle bir denizdir. Ayağını değdirenin bedeni de girmiş demektir. İnsan bu vesileyle baştan aşağıya değiştiğini hisseder. Hayatında ilk defa anlatılmaz bir duyguya ulaşır. Böylece, çok uzak denizlere açılmaya ve kulaç atmaya başlar.
Şair, kendine hoşça bak, ey insan diyor. Sen âlemin çekirdeğisin, özüsün. İşte bu yüzden hepimiz, sevdiklerimize değer vererek, hayata anlam duygularını katarak dolu dolu aşkla yaşamaya gayret etmeliyiz. Sevdiklerimizi ihmal etmeden ve her zaman sevdalarımız en güzel kıvamda besleyelim.
AŞK SAHİ NEDİR?
Maalesef, bugünün dünyasında aşk olması gereken yerde asla değildir. Gerçek aşk, insanın bu duyguyu kalbine koyanı aramasıdır. Aşk, Allah’a doğru olan bir yolculuğun adıdır. Aşk bazen yakar. Kapanmayan yaralar açar ruhumuzda. Aşk gerçek sahibini buldu mu, sükûnet bulur.
Aşk akıl işi değildir, gönül işidir. Aşkı ancak aşkın kendisi açıklar. Büyük şair Fuzuli, “Aşk imiş âlemde her ne var ise,” diyerek aşkın ihata kabiliyetini bize duyurmaktadır. Aklımız ve kalbimizin bütünlüğünü sağlayarak hakiki aşkı yaşamaya çalışalım.
Lütfen, sevenlere katılalım, iyilik yapanlardan olalım. Yunus Emre’nın ifadeleriyle, “Sevelim sevilelim/ Dünya kimseye kalmaz.” ALLAH İÇİN SEVİP, ALLAH İÇİN İŞLEYELİM, AŞKIN ZAFERİNE ERELİM…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Furkan Mustafa
11-06-2024 21:19Hocam mükemmel bir yazı olmuş elinize sağlık.
İlhan
11-06-2024 20:49Hocam mükkkemmel bir hikaye saygılar Mustafa garipoğlu