ASLINDA BAĞIRA BAĞIRA GELDİ
13 Nisan 2020, Pazartesi 08:58Aynen şöyle oldu.
CHP son 15 gündür koronavirüs salgını karşısında sokağa çıkma yasağının uygulanması gerektiğini defaatle ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu ve parti ileri gelenleri hükümete bu konuda sert eleştiriler de yöneltti.
CHP’ye göre sokağa çıkma yasağının uygulanması şarttı.
Hükümet bu önlemi almamakla virüsün yayılmasının önünü açmış olacaktı.
İnsanların sağlığı büyük ölçüde tehlikeye girecek ve ölüm oranları da artacaktı.
Bu bakımdan tek yol neredeyse sokağa çıkma yasağının uygulanmasıydı.
Aslında söyledikleri yabana atılacak bir fikir olmadığı gibi, düşünülmesinde ve değerlendirilmesinde fayda da olabilirdi.
Hiç değilse nüfus hareketliliğinin fazla olduğu büyükşehirlerde virüse karşı süreli bir sokağa çıkma yasağı tedbir olarak uygulanibilirdi.
CHP’den sonra İyi Parti lideri ve partinin ileri gelenleri virüs karşısında sokağa çıkma yasağının uygulanmasını hükümete önerdi.
Meral Akşener virüsten korktuğu için evine çekilmiş ve partisini evinden yönetmeye başlamıştı. Korku insanın doğasında olan bir şey. Tehlikenin farkında olan ve o tehlikeyi bizzat yaşayan Akşener bulduğu her fırsatta sokağa çıkma yasağına vurgu yaptı.
Sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sahne aldı.
İmamoğlu’da hiç değilse İstanbul’da süreli bir sokağa çıkma yasağının uygulanması gerektiğinin altını çizdi.
Her milletten 16 milyon insanın dipdibe yaşadığı İstanbul virüse en açık ve korunaksız illerin başında geliyordu. Nitekim İstanbul bugün pozitif vakaların en fazla görüldüğü il olarak kayıtlara geçti. Anadolu’da görülen pozitif vakaların büyük kısmının İstanbul temaslı olduğunu da ayrıyeten biliyoruz. Dolayısıyla İstanbul’da sokağa çıkma yasağının uygulanmasını yerinde bir öneri olarak görmek lazım.
Buraya kadar iyi mi?
İyi..!
Öneriler, uyarılar doğru mu?
Doğru..!
Elbette 82 milyonluk ülkemizde farklı düşünenler ve düşüncelerini ifade eden kurumlar, kuruluşlar ve insanlar olmalı.
Bu ülke hepimizin ve biz koskoca bir aile topluluğuyuz.
İçimizden birisinin üzüntü ve sevinci, hepimizin üzüntü ve sevinci olmalı.
Şayet ortada bir bela varsa ki var. Her bir vatandaş bu beladan kurtulmak için akıl yürütmeli ve akılna geleni söyleyebilmeli.
Bu bakımdan CHP’nin, İy Parti’nin, Ekrem İmamoğlu’nun uyarı ve önerileri de elbette çok önemli.
Sonra ne oldu?
Aynen şöyle oldu.
Hükümet geride kalan Cuma akşamı 30 Büyükşehir ile Zonguldak’da 48 saatliğine sokağa çıkma yasağı ilan etti ve yasağın gece yarısından itibaren yürürlüğe gireceğini açıkladı.
Devam edelim.
Bilim Kurulu Üyeleri 15-20 gün önce belli yaş gruplarındaki vatandaşların sokağa çıkmalarına sınırlama getirilmesi önerisinde bulundu.
Hükümet Bilim Kurulu’nun önerisi doğrultusunda ilk önce 65 yaş üstü nüfusun sokağa çıkmalarına yasak getirdi.Sonra hükümet yine Bilim Kurulu’nun önerileri doğrultusunda 20 yaş altı nüfusun sokağa çıkmalarına yasak getirdi. Yapılan itirazlar üzerine 20 yaş altı çalışan genç nüfus için yasak revize edildi. Anlayacağınız 20 yaş altında kalan çalışan nüfusun sokağa çıkmalarının önü açıldı.
Bir sonraki süreçte Bilim Kurulu virüsün bütün ülkede yayılma eğilimi göstermesi üzerine, 1-2 haftalık genel bir sokağa çıkma yasağınının uygulanmasının faydalı olabileceğini açıkladı.
Hükümet karşıtı gazeteler de ülkede sokağa çıkma yasağının uygulanması gerektiğini aksi takdirde virüsün yayılmasından hükümetin sorumlu olacağını yazmaya başladı.
Ülkemizde yıllar sonra sokağa çıkma yasağı bağıra bağıra ve kendisini göstere göstere geldi.”Geliyorum” diye, cümle aleme ilan ederek geldi.
Sokağa çıkma yasağı önerenlerin büyük kısmı fikir değiştirdi ve insanların mağduriyeti üzerinden prim yapabilmek için konuşmaya başladı.Tabi ilk önce de muhalefet yani yasağı önerenler.
-Sokağa çıkma yasağı böyle mi alınırmış,
-Hükümet insanları mağdur etmiş,
-Bilim Kurulu’ndan bazı üyeler bile yasağa itiraz etmiş,
-Hükümet aldığı yasak kararı ile virüsü yaymış
-Bazı AK Partili milletvekilleri bile yasağa karkşı çıkmış,
-Küçük ortak MHP’nin milletvekilleri yasağı sert sözlerle eleştirmiş.
Ve.. En kötü ve yakışıksız iddia..
Sağlık Bakanı Dr.Fahrettin Koca hükümetin aldığı yasak kararının açıklanmasından sonra istifanın eşiğinden döndürülmüş. Olacak iş değil. Lakin böyle bir gelişmeyi arzu edenler için şunu söyleyelim... “DİPLOMA İNSANIN CEHLİNİ ALIR. MÜNAFIKLIK BAKİ KALIR” Aslında Fuzuli’ye atfedilen bu sözün son üç kelimesi “Eşeklik baki kalır” olacaktı ama yakışıksız olacağı için söyleyemedik. Aslına bakılacak olursa sayın Cumhurbaşkanı, bazı bakanlar bu arada özellikle de Sağlık Bakanı Dr.Fahrettin Koca Bilim Kurulu Üyelerinin önerileri doğrultusunda sokağa çıkma yasağının uygulunabileceğinin işaretlerini günler öncesinden vermeye başlamışlardı. Ülkede üretim ve istihdamın sürekliliği dikkate alınarak bu süreç uzatıldı. Fakat gerekmesi halinde sokağa çıkma yasağı virüsün görüldüğü Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de 1-2 hafta süreyle uygulanabilir. Yeter ki bu beladan insanlarımız bir an önce kurtulsun ve ülkemizde hayat normale dönsün.
CUMA gecesi sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden sonra, sokaklara fırlayan insanlara gelince...
Söylenecek sözler var lakin çoğunu söyleyemiyoruz..
On binlerce insan virüsü unuttu.
Sosyal mesafeyi unuttu.
Maskeyi unuttu.
Aylardır yapılan uyarıları unuttu.
İtiş kakış.
Omuz omuz bakkallara ve marketlere saldırdı.
Çok sayıda insan cips, kola, sigara, makarna alabilmek saldırdı.
Ayrıca Cumartesi sabahı açılacak olan semt pazarları adeta yağmalandı.
Patates ve soğan çuvallarını sırtına alıp götüren insanlar gördük.
Toru topu 48 saat sokağa çıkma yasağı için bugüne kadar alınan bütün önlemler çiğnendi.
Oysa ilan edilen bir savaş değil, 48 saat süreyle sokağa çıkma yasağıydı.
Ayrıca sokağa çıkma yasağının geleceği neredeyse günler öncesinden belli olmuştu.
Neymiş “Sokağa çıkma yasağı böyle değilde bir kaç gün önce açıklanmalıymış.”
Bırakın bunları.. Bir insanın evinde 48 saat süreyle ihtiyacını karşılayacak patates, soğan,un, ekmek, makarna olmaz mı? Kaldı ki halkın ekmek ihtiyacının belediyeler ve fırınlar tarafından karşılanacağını hükümet açıkladı. Lakin cips, kola, sigara olmazsa,olmaz. Bunlar illaki olmalı.
Fazla söze gerek yok: Tutarlı olmak ve kurallara uymak mecburiyetinde olduğumuz günleri yaşıyoruz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.