ASLINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK BAŞKAN
14 Şubat 2020, Cuma 09:071989 yılıydı.
O yılın Mart ayında yerel seçimler yapılacaktı.
ANAP iktidardaydı.
Ahmet Öksüz de Konya Belediye Başkanıydı.
Öksüz önemli ve tarihe geçen hizmetler yapmıştı.
Mesela; şehrin toplu ulaşım sorununu, raylı sistemi getirmek suretiyle o çözmüştü.
Raylı sistem 30 yıldır belediyeye para kazandırıyor. Belediyenin en önemli gelir kalemlerinden birisi oldu.
Bugünkü Büyükşehir Belediye Sarayını o yaptı.
Maliye Sarayı da onun girişimleri ile şehre kazandırıldı.
Şehrin tarihinde ilk defa en kapsamlı kanalizasyon sistemini o yaptı.
Yeni mahalleler, bulvarlar, caddeler, sokaklar açtı.
Sanayi çarşıları, işyerleri yaptı.
Meydanları, parkları düzenledi.
1989 yılıydı.
O yılın Mart ayında yerel seçimler yapılacaktı.
Seçim öncesinde başlatılan müthiş bir patırtı ve gürültü şehirde en büyük rakip parti tarafından dalga dalga yayılmaya başladı.
Yaşananlara patırtı ve gürültü demek aslında olayın izahında basit kalır.
Yaşananlar tam bir “Yalan rüzgârıydı”
Akıl, mantık ve siyasi ahlak sıfır noktasındaydı.
O ara yaşananlar, bu şehirde son iki yıldır da yaşanıyor ne yazık ki.
Sadece siyasi figürler değişti.
Senaryo aynı senaryo. Hikaye de aynı hikaye.
1989’da dönemin ANAP’lı belediye başkanı Ahmet Öksüz için şöyle iddialarda bulunuyorlardı.
İddiaların patent sahibi rahmetli Necmettin Erbakan’ın Konya’daki adayı ve adamlarıydı.
Ahmet Öksüz’ün mal varlığı çokmuş,
Ahmet Öksüz’ün daireleri varmış,
Ahmet Öksüz’ün arsaları, arazileri varmış,
Ahmet Öksüz’ün konukları ağırlamak için Meram Yeni Yol’da yaptırdığı konutun, lavabo ve banyo muslukları altınmış
Ahmet Öksüz partililere ve yandaş müteahhitlere belediye imkanları ile peşkeş çekmiş.
Ahmet Öksüz belli müteahhitlere arsa rantı, imar rantı sağlamış
Ahmet Öksüz yandaş müteahhitlerden kanunsuz ve haksız kazanç sağlamış
Ahmet Öksüz zenginleşmiş
30 yıl önce vizyona giren bu film her nasılsa gündemden hiç düşmüyor.
O film son iki yıldır yine vizyonda.
İzleyen, ilgi gösteren ve filmin gerçek olabileceğine inanan izleyici sayısı da bir hayli fazla.
Kötü bir film.
İzlendiğinde filmin “Şüyuu vukuundan beter” olduğunu görüyorsunuz.
İlki 1989 yılında vizyona giren filmin sonunda ne oldu?
ANAP ve Ahmet Öksüz seçimi kaybetti.
Sözünü ettiğimiz filmin senaryo yazarları, rejisörleri, aktörleri ve figüranları “savaş kazanan kahramanlar” edasıyla belediyeye yerleştiler.
Günlerden bir gün seçimi kazanan yeni başkan gazeteci milletini toplayıp, Meram Yeni Yoldaki başkanlık konutuna götürdü. Bir iddiaya göre seçimi kazanmış olsa Ahmet Öksüz ailesi ile birlikte belediye parası ile yapılan o konutta oturacaktı.
Neyse konutu bodrumdan, giriş ve üst kattan başlayarak gezmeye başladık.
Sonra konutun mutfak ve banyo kısımları başkan tarafından bizlere gösterildi.
Başkan musluklara ve bataryaya elini uzatıyor ve “Görüyorsunuz arkadaşlar bunlar altın. Bizde yalan olmaz” diyordu.
Bizimkiler de “Evet başkan altın. Adam ne kadar lüks yapmış. Kim bilir bu altınlara ne kadar para vermiş” diye, Noter görevini yerine getiriyordu.
Peki bize gösterilen musluklar, bataryalar gerçekten altın mıydı?
Elbette altın değildi.
Malzemeler sarıydı ve altın rengi verilmişti. Âmâ karşı taraf altın diye millete yutturmuş ve millet de o yalanlara inanmıştı.
Sonraki süreçte Ahmet Öksüz’ün çok sayıda var olduğu iddia edilen daireleri, arsaları, arazileri, bazı müteahhitlerle kırıştırdığı ve çok zengin olduğu ıspat edilemedi. Herhangi bir resmi kayıt ve belge de bulunamadı.
Sonraki dönemde ne oldu diyecek olursanız?
Taşı, tuğlayı, kiremiti, kumu, çimentoyu bilmeyenler yeni yönetim sayesinde inşaatçı ve müteahhit oldu.
Fakir partililer sınırsız belediye desteği ile zengin olurken, partili olmayanlar ötekileştirildi.
Seçim tarihine kadar bir bisikleti, motosikleti ya da çok basit bir otomobili olanlar MERCEDES ve BMW sahibi oldu.
Belediyenin sağladığı imar kolaylıkları ile bir takım partililere konut ve işyeri kooperatifleri kurduruldu ve gelir sağlandı.
Belediye kaynakları ile farklı sektörlerde işletmeler açıldı. Fabrikalar kuruldu.
Bu saltanat uzun yıllar sürdü.
Sonra yıkıldı.
Neyse konumuz bu değil. Dolayısıyla konunun muhataplarının tansiyonunu daha fazla yükseltmeyelim.
2004 yılında Tahir Akyürek başkan seçildi. Onun başkan seçilmesiyle bir devir kapandı, bir devir açıldı.
Siyasetçi girdiği bir seçimi kazanır ya da kaybeder.
Siyasetin doğasında bu var.
Fakat bir siyasetçinin, bir siyasi ahlak anlaşının mutlaka olması gerekir.
Bugüne bakacak olursak..
Yıl, 2020.
Dünya değişti.
İnsanlık iletişim teknolojilerinde büyük bir devrim gerçekleştirdi.
Çağ, iletişim çağı.
Fakat biz anlayış olarak değişemedik.
Siyasi aktörler değişti.
Yeni partiler kuruldu. Yeni liderler ortaya çıktı.
Mesela objektiflik ve şeffaflık kelimelerini kullanmaya başladık.
Siyasi ahlak, siyaseten dürüstlük ve ilkeli duruş demokrasinin gereği olarak kabul edildi.
Ama onca çaba ve yeniliklere rağmen özellikle siyaset alanında kafa yapımız hiç değişmedi.
30 yıl önce olduğu gibi bugün de kırıyor, döküyor ve tezviratta bulunuyoruz. Söylenen bir sözün ve iddianın doğru olup olmadığına bakmadan, herhangi bir araştırma yapmadan, al eline malayı yapıştır sevmediğin insanın sırtına kara sıvayı.
Bizim gazetede çok konuşulan bir söz vardır: “Birbirimize belge var mı, belge?” diye sorarız.
Belge yoksa konuşmayacaksın, yazmayacaksın demektir bu.
YAZININ İKİNCİ BÖLÜMÜNE GELELİM
Pazartesi günü gazete olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a konuk olduk.
Başkan hakkında da bir çok söz söylendi.
Ticareti, varlığı, zenginliği ve bazılarını kayırdığı çok konuşuldu.
Biz bu olaya ortada resmi bir veri ya da belge olmadığı için yerde taş bol, at atabildiğin kadar gözüyle baktık.
Bu konuda bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak adına Pazartesi günü başkana sorularım oldu.
Başkan kendisini rahatsız edeceğini tahmin ettiğim sorulara gülerek ve samimiyetle cevap verdi.
İşte o sorular..
SORU: Teknik Üniversite’nin arazisinin bir yerlere rant amacıyla Ardıçlı Bölgesi’ne kaydırdığınız söyleniyor. O kişilerin partiye ve size yakınlığı var mı ?
CEVAP: Bak siyasetçi ve siyasetçi yakınlarına rant için yer değiştirilmez. Bu işler ihtiyaca göre yapılır.
SORU: Peki iddialara ne diyeceksiniz?
CEVAP: Olmaz böyle bir şey. Bazılarına rant için yapılmadı o iş. İddia edenler bunu ispat etsinler. Her zaman söylenir böyle sözler. Teknik Üniversite için Ankara Yolu’nda 250 bin metrekare yer ayrıldı. Kalan kısmı TOKİ’ye devredilecek. Buradan elde edilen gelir Teknik Üniversite kampüsü için kullanılacak.
SORU: TOKİ Ankara yolunda ne yapacak? Belediyeye devredecekmiş doğru mu?
CEVAP: Hayır! Böyle bir şey yok. TOKİ dediğiniz yerdeki 500 bin metrekare araziyi sanayiye açacak.
SORU: Kabinede iki bakanımız var. Konya’nın yanındalar. Size ne kadar yardımcı oluyorlar?
CEVAP: Gerek Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca ve gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum bize her konuda yardımcı oluyorlar. Şu kadarını söyleyim. Konya tüm Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bir hükümette bu kadar güçlü bakanlarla temsil edilmemişti. Sağ olsun. Her işimizde bizim yanımızda oluyorlar.
SORU: Piyasada kendi adınıza iş yapıyor musunuz? Ticaret nasıl gidiyor? Ortak ya da ortaklıklarınız var mı?
CEVAP: Ben ticaretimi 2009 yılında Selçuklu Belediye Başkanı olunca bitirdim. Anlayacağınız dükkanı kapattım.
SORU: Gerçekten böyle mi?
CEVAP: Evet, aynen öyle.
Peki gazete olarak kendisiyle sohbet ederken başkan nasıldı?
Gördüğümüz kadarıyla Uğur İbrahim Altay iyi bir performans koydu ortaya.
Rahattı, samimiydi, güler yüzlüydü ve özgüveni yüksekti.
Son söz: Aslında siyaset dünyasında değişen fazla bir şey yok başkan.
Yılın 1989 ya da 2020 olması fark etmiyor.
Bugün siyasetçiler daha çok gözleniyor, izleniyor ve takip ediliyor.
Maksadımı anlatabildim mi bilmem?
Umarım beni anlamışsınızdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.