AŞURE GÜNÜ
09 Eylül 2019, Pazartesi 08:55Aşure kelimesi Arapça " On" demek olan "Aşera" kelimesinden türetilmiştir. Hicri takvimdeki Muharrem ayının 10. gününe "Aşure günü" denmektedir.
Tarih kitaplarının tetkikinden şu anlaşılıyor ki: Hz. Nuh'dan itibaren bütün kavimler ve milletler, muharrem ayına, özellikle de bu ayın onuncu gününe özel bir kıymet vermişler, hürmet ve ta'zim göstermişlerdir.
Peygamber efendimiz Medine’ye teşrif ettiklerinde Yahudilerin "Hz. Musa Firavunun zulmünden Muharremin onuncu günü kurtuldu" düşüncesiyle oruç tuttuklarını görüp; "Biz Musa Karındaşımıza onlardan daha yakınız. Sizde oruç tutun ama Yahudilere benzememek için, sadece onuncu gün değil, 9-10-11. günleri oruçtutun"(1)buyurduğu nakledilmektedir.
Ramazan orucu farz kılınıncaya kadar bu günlerde hem kendi oruç tutmuş, hem de ashabına tutturmuş, Ramazan orucu farz kılınınca, bu günlerde oruç tutmayı tavsiye etmiş ama, ümmetini tutup tutmamakta serbest bırakmıştır.(2)
Kesin olmamakla, çok sağlam temellere dayanmamakla beraber, bazı dini ve tarihi olayların bu günde vuku bulduğu rivayetleri de vardır. Bunlardan bazıları:
1-Dünya bu günde yaratıldı.
2-Âdem Peygamber bu günde yaratıldı ve hayat verildi.
3-Hz. Nuh bu gün tufandan kurtuldu.
4-Hz. İbrahim ve İsmail’e koç bugün indirildi.
5-Hz. İbrahim Nemrut’un ateşinden bugün kurtuldu.
6-Eyyüb Peygamber belalardan bu gün halas buldu.
7-Hz. Musa Firavunun zulmünden bu gün kurtuldu.
8-Yusuf Peygamber zindandan bugün kurtuldu ve babasına kavuştu.
9-Hz. Yunus balığın karnından bugün kurtuldu.
10-Hz. İsa bugün doğdu.
Bu günde pişirilen aşure çorbası hakkında da şu rivayet ortaya atılmaktadır. Hz. Nuh yüzlerce sene kavmini hak ve hakikate çağırır. Onların hidayetine vesile olmak için uğraşır.(3) Ancak kendisine sadece 70 kişi civarında insan inanır. Kendi öz oğlu ve hanımı bile inanmamakta ısrar ederler.(4) Bu duruma çok üzülen Hz. Nuh kavmine beddua eder.(5) Cenâb-ı Hak: "Kavmini tufanla helâk edeceğini, kendine inananları bir gemi yapıp bindirmek suretiyle götürmesini" bildirir.(6)
Hz. Nuh bu gemi ile 40 gün sularda dolaşıp, nihayet Cudi (Ağrı) dağında karaya çıkar. Azaldığı için, hiçbir yiyecekten tek başına yemek yapıp, karınlarını doyurmaları mümkün olmayınca, on çeşit yiyeceği birleştirip bir çorba yaparlar ve yerler. İşte aşure çorbasının da buradan adet kaldığı nakledilir.
Osmanlılar zamanında da büyük rağbet gören bu adet günümüzde de elhamdülillâh revaçtadır.
Bu tarihi olayların anılması, çocuklara öğretilmesi, komşuların birbirlerine çorba ikram etmeleri, kaynaşmanın temini, fakirlerin hatırlanması, komşuluk münasebetlerinin gelişmesi... Gibi faideleri olduğu için, iyi bir adet olarak ihya edilmesinde yarar vardır. Afiyet olsun.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Savm 49.
2- Buhârî, Kitabü’s-Savm, Tecrîd Tercemesi c. 6, s. 106, 288, 308.
3- Ankebût Sûresi, 14.
4- Tahrim Sûresi, 10.
5- Nuh Sûresi, 26.
6- Hud Sûresi, 37.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.