Atatürk, Çocuklar ve Bir Reklam
27 Nisan 2022, Çarşamba 00:06“Vatanı korumak çocukları korumakla başlar; Çocukları her türlü ihmalden ve istismardan korumalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır; çocuk sevgisi bir ihtiyaçtır”
Atatürk çocuklara verdiği önemi ve sevgisini bu sözlerle ifade etmiş.
Yıl 1921. Hakimiyeti Milli (Milli Egemenlik) Bayram olarak kabul ediliyor. 1922’de Ankara’da Cumhuriyetin ilk Milli Bayramı olarak kutlanıyor ilk Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışı.
23 Nisan 1923..Himaye-i Etfal (Çocuk Esirgeme Kurumu) Cemiyeti yardım toplamaya başlar.
1924..Lâtife hanım Çocuk Esirgeme Kurumu temsilcisi olur.
1925’lerden itibaren 23 Nisan artık Milli Egemenlik Bayramı yanı sıra “Çocuk Günü” olarak da adlandırılmaya başlar. İlk kapsamlı Çocuk Bayramı kutlama tarihi 23 Nisan 1927 tarihidir. Bayram 23 Nisan 1929 tarihinde yedi güne çıkarılır. Maksat sadece çocukların eğlenmesi değil toplumun farklı çocuk sorunlarıyla ilgilenmesini de sağlamaktır.
Atatürk’ün çocuklarımıza armağan ettiği dünyanın ilk Çocuk Bayramı o günlerden bugünlere böyle gelmiştir.
Çocuklarımızın Bayramını kutlar, daha mutlu, huzurlu, gelecekleri güvende ve her türlü istismardan, şiddetten uzak yaşamalarını dilerim. Onlar geleceğimizin teminatı, yarınların büyükleri.
23 Nisan nedeniyle bir bankamızın yayınladığı reklama takıldı aklım. İzlemişsinizdir, Atatürk’e hediye edilen çok nadide eşyaların bulunduğu mekana giden çocuklara “hiçbir şeye dokunmamaları” söyleniyor ancak bir vazo kırılıyor. Reklam Atatürk’ün “vazo hiç önemli değil, çocukların kalbi kırılmasın” sözleriyle sona eriyor.
10 yıl kadar önce çocuk eğitimine yeni kavramlar getirildi. Çoklu zekâ kuramı ile ebeveynlere “çocuklarıyla arkadaş olma, çocukları özgür bırakma ve özgüvenli yetiştirme” aşılandı. O yıllarda bir değerli okul psikoloğu rahmetli Nedret hanıma “hocam, ben çocuğumla niye arkadaş olayım, onun arkadaşları var zaten, baskıcı olmayalım da ebeveyn otoritesi nasıl olacak?” diye sorduğumda verdiği cevabı unutamam “Ahmet hocam, bizler anne ve babalarından şiddet değilse bile azar yemiş bir nesiliz. Bu durumda bir baltaya sap olamamamız gerekirdi, ancak böyle olmadığına göre eski sistem de fena değilmiş ama bugün öğretilen bu, bakalım ne olacak?” demişti. Günümüz çocuklarına son yıllarda öncelikle “kendi küçük, yüreği büyük özgüvenli çocuklar” yetiştirme gerekçesiyle “bırakınız yapsınlar” kavramı yerleştirildi. Kendi komşularımdan izliyorum” çocuğum bir şey kırarsa bedelini öderim, yeter ki onlar üzülmesin “ yaklaşımı hakim anlayış. Ben bu nedenle bu reklamın verdiği algıyı yanlış buluyorum. Elbette hiçbir çocuğun kalbi kırılmasın ancak çocuklarımız korumayı, başkasının ve devletin malına zarar vermemeyi de öğrenmeliler. Kurallar çocukluktan itibaren yerleşmeli.
Siz şimdi herhangi bir nedenle müzeye giden çocuğun dokunmamayı tercih edeceğini mi yoksa serbest davranacağını mı düşünüyorsunuz?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.