AZINLIKLAR VE OSMANLILAR (1)
23 Şubat 2017, Perşembe 07:23Tebaa Adâleti başlığı altındaki bölümde izah edildiği üzere, Osmanlı bunlara âdil davranmış, dinlerine, mezheplerine, örf, âdet ve geleneklerine müdahale etmemiş, Türkler seferlerde, savaşlarda, cephelerde uğraşırken, bunlar memleketin ekonomik hayatına da hâkim olmuşlar, gâyet huzurlu bir hayat yaşamışlardır. Şöyle târihî bir olay anlatılır:
Atatürk Cumhurbaşkanı olduktan sonra Mersin’e varmış. Çok güzel bir evde misâfir etmişler. Ev sâhibini sormuş “zengin bir Rum” demişler. Atatürk birazda sitem ederek “onlar böyle çalışıp zengin olup güzel evler yaptırırken siz nerdeydiniz?” diye sorunca Mersinliler; “biz cephelerde savaşıyorduk, Gâzi Hazretleri” demişler!..(2)
Târihte Haçlıların tekerine taş koyan, dünyanın tamamını Hıristiyan yapmalarına, bütün dünyayı sömürüp kemirmelerine mâni olan millet Osmanlılar yani Türklerdir. Bu sebeple onların en büyük ezelî ve ebedî düşmanları bizleriz. Diğer Müslümanları pek kâle almazlar. Bu gerçek bugünde böyledir. Bu sebeple ortaçağdan i’tibâren Haçlıların en büyük hedefi Osmanlıyı dünya siyâsetinden bertaraf etmek olmuştur.
Bunu erkekçe-mertçe savaş meydanlarında yapamayınca, son zamanlarda taktik değiştirip, içimize fitne ve fücur tohumları ekmiş, şucu, bucu, falancı, filancı diye milletimizi kamplara ayırmış, birlik ve dirliğimizi bozmuş, bu arada içimizdeki azınlıkları da maşa olarak kullanmış ve emeline ulaşıp Osmanlıyı bertaraf etmişlerdir.
Fakat şurası bir gerçek ki; Osmanlıya ihânet eden bu azınlıklar, hiçbir zaman Osmanlıdaki huzuru bulamamışlar, rahat edememişlerdir. Balkanlara komünizm, Araplara Yahûdi, Yahûdi’ye de yok edilme korsu musallat olmuş, savaşlar, isyanlar, ihtilallar, kavga ve kıtaller süregelmiştir. Bugün bile dünyanın en huzursuz bölgeleri, cadı kazanı gibi fokur fokur kaynayan diyârları buralardır. Bu gerçeği birçok insan itiraf etmektedir.
İçimizdeki azınlıkların hepsi kötü, hepsi hâin demek veya o gözle bakmak haksızlık olur, fanatiklik olur. Nitekim Osmanlı Teşkilât-ı Mahsusa’sının başında bulunan Eşref Kuşcubaşı der ki; “Şu gerçeği târih önünde tekrarlamak isterim: Osmanlı İmparatorluğunun sınırları içinde yaşayan gayr-i Müslimlerin hâinlik yapmadıklarını Batılılar iğfal ettikten sonra bazılarının yanlışlıklar yaptıklarını söyleyebilirim.” (3)
RumlarGerçekten bir yolunu bulup kaçma imkânları olduğu halde Birinci Dünya Savaşında bizimle beraber cephede savaşanlar, ölenler gâzi olup maaş alanlar, paşalıklara, vezîrlik yani bakanlığa kadar yükselenler, Anadolu’daki Millî mücâdeleyi destekleyip, oralara silâh kaçırılmasına yardım edenler, özellikle sağlık hizmetlerinde çalışanlar bulunduğu gibi, bu savaşlarda kalleşlik yapanlarda eksik olmamıştır. Meselâ bu savaşta şehit düşen 315 sağlıkçı subayın 100’ü gayri Müslim vatandaşlarımızdan olduğu ortaya çıkmıştır.(4) Ama bunun yanında Türk milletini derinden yaralayan davranışları da olmuştur. Bunlardan bazı misaller:
Özellikle Hıristiyan din adamları, Anadolu’nun Müslümanlaşmasını bir türlü hazmedememişler, müntesiplerini devamlı iğfal edip, isyana ve ihtilala teşvik etmişlerdir. Birinci dünya savaşında yani Osmanlının en zor dönemlerinde, işgalcilerin önüne düşmüşler, onları teşvik etmişler, stratejik yerleri göstermişler, onlara delillik ve rehberlik yapmışlar, burada detaylı yazmaktan utandığım, öldürme, işkence, terör, yakma, yıkma, tecavüz…
Dipnotlar:
1-Gabor Agoston, “Osmanlıda Strateji ve Askeri Güç”, Timaş Yay. İst. 2012, s. 40.
2-Zeki Ehiloğlu, “Yemende Türkler”, Kitâbevi Yay. İst. 2001, s. 272.
3-Mehmed Gündem, Gayri Müslim Vatan Şehitleri, Milliyet Gazetesi yazı dizisi, 04. 03. 2005.
4-Adnan Ataç, 20. Yüzyılda Şehit Olan Türk Sağlık Subayları, 1997; Mehmed Gündem, Gayri Müslim Vatan Şehitleri, Milliyet Gazetesi yazı dizisi, 01. 03. 2005.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.