BAHAR VE BA'S (DİRİLİŞ MÜMKÜN MÜ?
20 Mart 2017, Pazartesi 07:26Ölüm çok geniş ve ibretli bir konudur. Detaylı işlenmeye makalemizin hacmi müsait değil ama, kısaca bir iki hususa temas edelim: İslâm ölümün yokluk olmadığını, tekrar dirilmenin mümkün olacağını ve sonsuz bir hayatın başlayacağını haber verir. Buna inanmak, imanın şartlarından biridir.
Gerçekten modern ilim şunu ispat etmiştir ki; hiçbir şey yoktan var edilemez, var olan bir şey de yok edilemez (Bizim inancımıza göre Allah bundan müstesnadır). Bazı değişikliklere uğrayabilir ama maddenin atomları hiçbir surette ortadan kaldırılamaz. Bu ilmî bir kaidedir, realitedir.
Küçük bir tane toprağa düşse, filizlenir, fidelenir, ağaç olur, onu kesip değişik eşyalar yapılabilir, ateşte yakılabilir, alevler çıkarıp, duman bulutları hâlinde göğe yükselip, rüzgârla dağılıp görünmez olabilir ama bu onun yok olması demek değildir. O dumanın atomları dağılınca görünmeyebilir, rüzgâr onu çok değişik yerlere ve mecralara sürükleyip götürebilir ama o hâlâ fezada mevcuttur, yok olmamıştır ve olamaz.
Modern ilimin araştırma ve deneyler neticesinde keşfedip söylediği şu hususlar göz önüne alınırsa, bu durumu anlamak daha kolay olur düşüncesindeyiz:
“Karbon testi ile 500 milyon yıl önce yaşadığı tespit edilen, tuz katmanları içinde kalan ve bu uzun müddet içinde donmuş vaziyette duran kamçılı bakteriler, laboratuar ortamına getirilip gerekli ısı, nem ve havayı bulunca hemen dirildiler, hareketlendiler ve üreyip çoğalmaya başladılar..”([1])
“Radyoaktif uranyum madenlerinde bile canlı bakteriler bulunmaktadır. 3400 yıl önce yapılmış olan Mısırdaki Lüksor tapınağının dış cephe tuğlalarının içinde, canlı bakterilere rastlandığı gibi, 200 milyon, 320 milyon hattâ 720 milyon yıllık kaya tuzu bloklarında bulunan bakterilerin, hava, su, nem, sıcaklık gibi uygun ortama kavuşunca hemen canlandıkları görülmüştür.”([2])
Yerden 20 bin metre yükseklikte ve yerin 3500 metre([3]) derinliğinde, denizlerin 8000 metre tabanında bile canlılara, bakterilere rastlanmaktadır.
Böyle öldürülüp diriltilen veya uyutulup uyandırılan canlılar sadece bakteriler veya hayvanlar değildir. Örneğin; Ashâb-ı Kehf dediğimiz mü’min bir gurubu, Cenâb-ı Allah, o günün idarecilerinin şerrinden koruyabilmek için, rivayetlere göre, Tarsus civarında bir mağarada 309 sene uyutup daha sonra diriltmiştir. Bunlar uyanınca çok az bir süre uyuduklarını zannetmişlerdir. Bu olay kutsal kitapların hepsinde, küçük değişikliklerle dile getirilmektedir.([4])
Şair der ki;
Simsiyah tohumu ekersin ak pak olur
Emer esrarını arzın ve yeşil yaprak olur
Reng-i bûlarla İrem bağına benzer
Akıbet cümlesi bir avuç toprak olur
Hz. Allah Kur’an’da Bakara Sûresinin 259’uncu ayetinden itibaren Üzeyir (a.s.) ile ilgili başka bir diriltme kıssasını anlatır.
Yakın tarihe kadar bu ve benzeri olayları inançlı insanlar imanları gereği kabul etseler de, ateist veya zayıf imanlı kişiler ya inkâr ediyorlar veya mütereddit davranıyorlardı. Ama bugün bu hususlara inanmak o kadar da zor olaylar değil. Çünkü bilim adamları da, bu konuya çok bariz deliller olabilecek enteresan olaylar gerçekleştirmeye başladılar. Meselâ:
Japonya’da bir fare laboratuarda donduruldu ve 16 yıl sonra tekrar çözülünce dirildi.([5]) Grönland’da yapılan incelemelerde, 120 bin yıldır içinde sıkışıp kaldığı buz tabakası içinden ilim adamları canlı varlıklar çıkarmayı başardılar.([6])
ABD'nin New Jersey Rutgers ile Boston üniversiteleri tarafından ortaklaşa yürütülen araştırmada, bilim adamları, Güney Kutbu'nda buz tabakaları arasında sıkışıp kalmış 8 milyon yıllık mikropları laboratuarda diriltti. Araştırmacılar, Antarktika’nın döküntülerle kaplı buzullarından aldıkları 8 milyon yıllık 5 buz örneğini laboratuar ortamında ısıtıp, besledi ve mikropların yeniden faal hale gelmesini sağladılar.([7])
Bahar Ve Ba’s: Bahar ile ba's (diriliş) arasında çok büyük bir benzerlik vardır. Tabiatın öldükten sonra dirilişine bahar, canlıların ölümünden sonra dirilişine de ba's denir.
İkisi arasındaki ilgi ve alâkaya bizlerin dikkatini çeken Resûl-i Ekrem: "baharı gördüğünüz zaman dirilişi hatırlayın" mealinde sözler söylemiştir. Öldü zannedilen tabiatı, zamanı gelince diriltmeye, yeşertmeye, canlandırmaya kadir olan Allah, insanoğlunu da öldükten sonra diriltmeye ve huzurunda toplamaya kadirdir.
"Var olan bir şey yok edilemez" diyen Yunan filozofuna kayıtsız-şartsız inandığı halde, ölümü yok olma telâkki eden beyinsize Mevlânâ hazretleri şöyle sorar:"Toprağa düşen hangi tane toprakta kalmış ve kaybolmuş ki, ben kalacağım ve kaybolacağım?"
Konya’nın Çumra İlçesi Çatalhüyük bölgesinde 9000 yıl öncesinden kalma buğday taneleri ekildi ve bire yüz yetmiş verim alındı. Yani bir taneden 170 tane alındı.([8]) İsrail’liler bir kale yıkıntılarında buldukları 2000 yıllık hurma çekirdeklerini fidelendirip yeşerttiler.([9])
Gerçekten bir badem, bir ceviz veya benzerleri, senelerce bir kenarda kaldıktan sonra toprağa düşse, bahar gelince, havasını, nemini, ışığını, ısısını yeterince alınca hemen filizlenir, fidelenir ve koskoca bir ağaç olabilir.
Dipnotlar:
1- Murat Yurdatapan, Yeni Tıp Dergisi, c. 1, s. 3.
2- Mercek Dergisi, Temmuz 2002, sayı 13, s. 19.
3- ABD de 3.5 km. derin de yapılan araştırmada canlı mikrop ve basillere rastlandı. Zaman, 10.10.1994.
4- Bkz; Kur’anda Kehf Sûresinin 11’inci ayetinden itibaren genişçe anlatılır.
5- Yeni Şafak Gazetesi, 05. 11. 2008.
6- TÜBİTAK, a. g. d. Ağustos 2008, sayı: 489, s. 9.
7- Milliyet Gazetesi, 08. 08. 2007.
8- Milliyet Gazetesi, 14. 07. 1994, Yeni Konya Gazetesi, 19. 06. 2008.
9- TÜBİTAK, a. g. d. Ağustos 2008, sayı 489, s. 9.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.