BAKAN KOCA, KORONAVİRÜS VE SİYASİ RANTÇILAR
20 Mart 2020, Cuma 08:32BAKAN KOCA, KORONAVİRÜS VE SİYASİ RANTÇILAR
Bu ülke sayısız bakan gördü.
Bizde meslek hayatımızda binlerce bakan gördük.
Avukatların Sağlık Bakanı, ekonomistlerin Dışişleri Bakanı, hariciyecilerin Maliye Bakanı, doktorların Milli Savunma Bakanı, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, mühendis kökenli olmayanların Bayındırlık Bakanı yapıldığı dönemleri gördük.
Diyeceksiniz ki bu önemli mi?
Elbette önemli.
Türkiye’nin sağlık sektöründen ve insanların sağlığından sorumlu bir insanın meslekten birisi ve doktor olması önemli. Aynı şekilde Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın meslekten birisi ama ziraat mühendisi ama bu işin pratiğini yapan bir insan olması önemli. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’nın mühendis kökenli , Dışişleri Bakanı’nın da hariciye kökenli olması aynı şekilde çok önemli.
Demem o ki; Bakan yapılacak bir siyasetçinin mesleği ve aldığı eğitim önemli.
Aksi takdirde bakan olan kişi sapla samanı birbirinden ayıramıyor.
Ülkede hayvan yemi yapımında kullanılan ve aslında buğday kabuğu olan kepek üretimine geçileceğini, yakın geçmişte Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan zat söylemişti.
Eskiler “İşi erbabına vereceksin” dermiş.
İşi gerçekten de erbabına vermek lazım. Günümüzde buna bir işi “Ehline vereceksin” diyorlar.
Bakın dünyada 100’üzerinde ülke, küresel bir tehdit olan koronavirüs salgını ile karşı karşıya. ÇİN çıkışlı koronavirüs dünyada ekonomileri en gelişmiş ülkeleri vuruyor. Ekonomileri geri kalmış ülkeler diyebileceğimiz fakir ülkelerde şimdilik bu tehlike yok. Zaten aman olmasın.
Koronavirüs ne yazık ki ülkemize de geldi.
Bu yazının yazıldığı saatlerde (Perşembe sabahı) ülkemizde 191 vakanın görüldüğü ve iki insanımızın da hayatını kaybettiğine dair bilgi vardı elimizde.
TÜRKİYE, maalesef koronavirüs salgını ile savaşmak zorunda kalan ülkeler kervanına katıldı. Ayrıca durum gerçekten çok vahim. İşin nereye varacağını ve boyutunu kestirmek imkansız. Merkezi hükümet ve yerel yönetimler teyakkuza geçmiş durumda ve neredeyse her gün yeni bir önlem paketi açıklanıyor.
YERİ GELMİŞKEN SAĞLIK BAKANI FAHRETTİN KOCA’DAN SÖZ EDELİM.
Bakan bey bizim gördüğümüz tüm olağanüstü zamanların en makul, mantıklı ve en hassas Sağlık Bakanı olarak dikkatleri üzerinde toplamaya başladı. Koca daha önce de iyi işler yapmıştı. Koronavirüs salgını karşısında da gayet iyi işler yapıyor. Her akşam gece yarısına doğru ekranların karşısına çıkarak günü değerlendiriyor. Yeni vaka sayılarını açıklıyor. Alınan önlemler hakkında bilgi verirken, insanlara salgın karşısında ne yapmaları gerektiğini kadife gibi yumuşak bir sesle ve üzgün bir yüz ifadesiyle hatırlatıyor.
Koronavirüsten ilk can kaybının yaşandığı günün gecesinde yaptığı açıklamada “ Koronavirüs mücadelemizde bugün ilk kez bir hastamı kaybettim” derken, bir doktor olarak ne kadar samimi ve üzgündü. Bir sağlık bakanının hiç tanımadığı bir hastayla aidiyet ilişki ve duygusallığını inanın biz ilk defa gördük. Ayrıca bakanın günlerdir uyumadan bu salgını anbean ve en yakın noktalardan izlediğini görüyoruz. Eskiler, “İşi erbabına vereceksin” derken, sadece iyi değil, zor günleri de kastetmiş olmalı. Dolayısıyla ülkemizde de başgösteren koronavirüs salgını işinin erbabı olan bir Sağlık Bakanı tarafından en az zayiatla atlatılmaya çalışılıyor.
Devlet süreci iyi yönetiyor. Sağlık Bakanı süreci iyi yönetiyor. Yerel yönetimler de süreci iyi yönetmeye çalışıyor. Alınabilecek bütün önlemler alındı ve alınıyor.Burada alınan önlemleri ayrıyeten yazmaya gerek yok.
Lakin ülkede bir kesim var ki duracak ve susacak gibi değil.
Hani bir söz var “Krizi fırsata çevirmek” diye.
Sözünü ettiğimiz kesim de öyle. İnsanların sağlığı gibi kritik bir konuyu, küresel bir salgın üzerinden fırsata çevirmek için çaba gösteriyor.
Koronavirüs üzerinden sayın Cumhurbaşkanı’na ve yönetime saldıran o kesim, aslında Cumhurbaşkanı’nı dövmeye çalışan kesim.
Neymiş efendim: “Suriye, Libya, şimdi de koronavirüs” müş.
Neymiş efendim: “Önce depremler şimdi de koronavirüs” müş.
Neymiş efendim: “Cuma namazlarında insanlar virüse maruz bırakılmış”
Neymiş efendim: “İdeolojik nedenlerle cana kasdedilmiş.”
Görüldüğü üzere doğal afetler ve doğal olmayan afetler birbirine karıştırılıyor. Suriye ve Libya ile koronavirüs arasında bağ kurmak nasıl bir aklın ve mantığın eseri olabilir?
Böyle düşünenlerin aklından, vatanseverliğinden ve insanlığından şüphe duymak lazım. Bakın Avrupa’nın ekonomik bakımdan en gelişmiş ülkesi olan İtalya. Sağlık sektörü başta olmak üzere ekonomide en gelmişmiş ülkesi olan Almanya. Avrupa’nın en zengin ülkesi olan İngiltere ve ekonomik bakımdan dünyanın 8. Büyük ülkesi olan Fransa. ÇİN’de başgösteren koronavirüs salgınının pençesine ansızın düşerken Türkiye’yi yönetenlerin hayatın hemen her alanında aldığı önlemleri görmezlikten gelmek önyargılı ve hasmane bir yaklaşım olarak kalır ve herhangi bir değer bulmaz.
Netice itibarıyla ülkemizde de görülen küresel bir tehdit karşısında dahi toplumun hassasiyet ve endişelerinden siyasal ve ideolojik rant elde etmek isteyen bir kesimin olduğunu görüyoruz.
Birlik ve beraberliğe en muhtaç olduğumuz günlerde krizi fırsata çevirerek muktedir olmak isteyen o kesim, bir kere daha yanlış yola girdi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.