Balkan Savaşında Batılıların Barbar Tutumları (2)
07 Mart 2017, Salı 07:54
Çünkü bir karış toprak vermemek, her Osmanlı Pâdişahının nihai gâyesi ve hedefidir. Son zamanlarda verilen her karış toprak, her çakıl taşı pâdişahları ve Osmanlı milletini kahretmiştir ama neylersin kaderin önüne geçilemiyor. Çünkü toprak vermek Osmanlının kırmızı çizgisidir. Fransa İmparatoru 3. Napolyon, Osmanlı Hariciye Nâzırı Keçecizâde Fuad Paşa’ya “Girit’i bize satmaz mısınız?” demiş, paşa “hayhay satarız” deyince Napolyon heyecanla “kaça?” demiş.
Fuad Paşa “aldığımız fiyata” deyince bozulmuş. Çünkü Osmanlı Girit’i alabilmek için 25 sene uğraşmış ve 300 bin şehit vermiştir. Ama son zamanlarda içimize düşen fitne ve fesat ateşi bize bugünkü vatanımızdan 30 kat daha fazla bir toprak parçaşı kaybettirmiş, milyarlarca şehide mal olmuş ve Osmanlı adı “Hasta Adam’a” çıkmıştır.
Bulgarlar Balkan Savaşında esir olan Mehmedçiklerden binlercesini, Tunca Nehrinin çevrelediği küçük bir adaya aç susuz bırakmış, ölmemek için ağaçların bütün kabuklarını yemişler, L’illüstration gazetesinin muhabiri olayı fotoğraflamış ama Batılı bunları görmezden gelmiştir.(3) Artık 470 yıllık rüya bitmiş, İttihat ve Terakki Osmanlının ipini çekmiş, Avrupalının Çingenesi (celladı) olmuş;
Çeşmelerde abdest alınmaz oldu
Câmilerde namaz kılınmaz oldu
Şardağından kalkan kazlar uçamaz olmuş
Alişimin kaşları kara değil, çektiği çileler sebebiyle beyaz olmuş
Sabahın seher vaktinde kimse yârini göremez olmuş
Kırmızı gülün alı yok olmuş
Estergon Kal’ası artık artık tüylerimizi diken diken edemez olmuş
Drama köprüsünden güzeller geçemez olmuş
Tuna’dan Osmanlı küheylanları sular içemez olmuş
Kanatlı süvari akıncılar uçamaz olmuş
Artık bu oynak Rumeli Türküleri gönül telimizi titretmez olmuş
Tuna nehri akmam demiyor hüzünlü hüzünlü akar olmuş
Kısacası bizlere bir şeyler olmuş.
Tuna kaybettiğimiz suların en hicranlısıdır. Tuna’dan kopup boğaza gelen buz parçalarını bile ecdâd ruhlarına benzetirler. 1853’te Osmanlı ordusunun son olarak Tuna’yı geçişini Âşık Sururî şöyle vasfeder:
Vasfın edem dinle deli Tunanın
Bir muhalif eser yeli Tunanın
Daim deli akar seli Tunanın
Mevc mevc üstüne umman yürüdü
Balkan Savaşında açlıktan öldükleri halde Mehmedçikler, Rum köylerini yağmalamamışlardır.(4) Edirne müdafaası esnasında Şükrü Paşanın emriyle Türk halkının elindeki erzaklar bir yerde toplandığı halde, şehrin müftüsü “azınlıkların erzaklarını gönülsüz almak câiz değildir” dediği için almamışlardır.(5)
Bu felâketli günlerde Balkanlardaki Türklere akılları durduracak zulüm, tecavüzler, katliamlar icra edildiği halde, bunlara misilleme olarak Anadolu’daki azınlıklara hiçbir haksızlık yapılmamıştır. Balkan Harbi Cihan Harbinin bir provası olarak yapılmış, Edirne işgal edilmiş, Sinan’ın Selimiyesi Bulgar askerlerinin kışlası olmuş, düşman Çatalca’ya kadar gelmiş ve Osmanlı rüyası bitmiş, ama bunu bile idrak edemeyen gâfiller milletimizi Almanların hatırana bir de l. Dünya Savaşına sokmuşlardır.
Dipnotlar:
1-Dursun Gürlek, “Ayaklı Kütüphâneler”, Kubbealtı Yay. İst. 2011, s. 167.
2-Târih ve Medeniyet Dergisi, sayı 6, s. 8.
3-Nevzat Kösoğlu, “Şehit Enver Paşa”, Ötüken Yay. İst. 2008, s. 169; Ağaçların resimleri, Derin Târih Dergisi Ekim 2012 s. 66-73.
4-Pierre Loti, “Can Çekişen Türkiye” 1914, Tercüman 1001 Temel Eser, s. 76.
5-Mustafa Armağan, “Geri Gel Ey Osmanlı”, Ufuk Kitap, Ekim 2007, İst. s. 218.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.