BATI BUNU HEP YAPIYOR (2)
04 Aralık 2016, Pazar 10:05Dünyayı ne derece ahmak yerine koyup kandırdıklarına bu olay da en bariz misal. ABD deki İkiz Kuleler tahrip edildiği esnada, güya “Filistinliler sokağa döküldü binlerce masumun ölümüne sevindiler, dans edip oynadılar” diye günlerce TV’lerde gösterilen Filistinlilerin, 11 Eylüldeki ABD terör olayıyla hiç ilgisinin olmadığı, bu insanların 1991 yılında Kuveyt’i işgal eden Saddam ordularının Kuveyt’ten çekilişlerini kutlayıp, ona sevindiklerini Nevyork’taki Özgür Medya Gurubu açıkladı.([1]) Ama o görüntüleri getirip kritik bir dönemde, istismar ederek kullanmaktan utanmıyorlar ve tabii ki; “İşte bu Filistinliler böyle, İsrail bunlara az bile yapıyor” gibi bir imajın oluşmasını da sağlıyorlar.
Yine ABD ve Batı ordularının Irak’a çıkarma yapmalarını haklı gösterebilmek için “Saddam Kuveyt’e saldırdı. Petrol kuyularını denize saldı. Büyük çapta çevre kirliliği oldu. Kuşlar ve balıklar büyük zarar gördü” diye verdiği ve belki binlerce defa gösterilen o petrole bulaşmış karabatak kuşunun da bir uydurma, bir yanıltma olduğu, o bölgede yani tuzlu suyun olduğu bölgede bu kuşların yaşamadığı, o görüntülerin bir belgeselden alındığı sonradan ortaya çıktı.([2])
Batının dünyaya yaptıkları bu ne ilktir nede son olacaktır. Bir taraftan Haçlı Ordularının ve kilisenin geçmişte insanlığa yaptıkları zulüm, katliam ve kötülüklerden dolayı Papa II. Jean Paul ve bazı Papaz gurupları insanlıktan özür dilerken, başka papaz gurupları özellikle Müslümanlardan özür dilerken,([3]) bir taraftan Bush İslâm Âlemi üzerine Haçlı Seferi düzenlediğini iftiharla dünyaya ilân ediyor.
Her şey apaçık ortada ve kendileri itiraf ederlerken biz onlara “Hristiyanî Terör” veya “Haçlı Terörü” demezken, onların “İslâmî Terör” diye sık sık bağırmaları, medya gücü sayesinde, bütün Müslümanları terörist göstermeleri, insaf ölçülerine sığmayan olaylardır. İbret almamız ve uyanmamız gerekir.
Nobel Barış Ödülü diye verdikleri ödüllerin ve paralarının içine bile, milyonlarca masumun kanı ile kirlenmiş silah tüccarlarının parasının karıştırıldığı([4]) bir dönemde, bu terör olaylarını silah satabilmek, yaptıklarını deneyebilmek için bu katil tüccarların yaptırmadığı ne malum? 1995 li yıllarda ABD başkan adayı olan La Rauçhe, seçim konuşmalarında şunu söylemiştir: “Dünya terörünün merkezi Londra’dır. Böl ve yönet prensibini uygulayarak bütün terörist olaylar buradan idare edilir”([5])
Şu tarihi olay da çok ibretlidir. 1920 yıllar. İngilizlerin Hindistan ve Pakistan gibi doğu devletlerinin kanını emdiği, fakir halkın kazançlarını hortumlayıp Britanya’ya aktardığı, fakat yer yer hoşnutsuzlukların, ayaklanmaların, isyanların başladığı yıllar.
Bu dönemde Afgan Kralı da dünyanın en büyük sömürgeci ülkesinin arzu ve isteklerine karşı bir politika izlemektedir. Bu sıralarda, bu fakir memlekette Topal Molla diye birisi türer. Üç sene gibi kısa bir zamanda yarım milyona yakın kayıtlı üye ve milyonlarca sempatizan toplar.
Bu tarikat Şeyhi!, Afgan Kralı aleyhine çalışır ve müritlerini onun düşmanı olarak hazırlar ve çıkardığı isyanlarla, şiddet ve terör eylemleri ile halkı kral aleyhine ayaklandırır. Kral İran Sınırından kaçıp memleketini terk ederken orada Topal Molla ile karşılaşır. Kral “Nereye?” diye sorunca: “görevim bitti gidiyorum” der. Kral da: “Senin bir İngiliz casusu olduğunu ben ilk günlerde anladım ama bunu cahil halkıma anlatamadım”([6]) der.
Noriyega’yı, Kastro’yu, Saddam’ı, bugün iddia edildiği üzere Usame b. Ladini CIA veya FBI eğittiği ve kullandıkları ortaya çıkıyor. Ele fırsat geçtiği halde Saddam’ı öldürtmedikleri([7]) biliniyor. Doğu Timor’daki şiddet olaylarını çıkaranların İngiliz Entellijans servisi tarafından eğitildiği ispatlanıyor.([8]) Böyle bir ortamda; Allah Müslümanlara iz’an ve idrak versin ve bunların şerlerinden korusun. Onlarda bu gerçek düşmanları ile uğraşacakları yerde, bir birleriyle uğraşıyorlar, heyhat!
Dipnot:
1-17 Eylül 2001 tarihli Medya haberleri.
2-Sur Dergisi, sayı: 269, s. 5.
3-Milliyet Gazetesi, 16. 03. 2000; Bir papazın önderliğinde 60 dolayında Hıristiyan Haçlı Seferlerinin hata olduğunusöyleyip yürüyerek Kapıkule’den girdiler ve Müslümanlardan özür dilediler. 11. 10. 1996 TV ler.
4-Milliyet Gazetesi, 17. 12. 1998.
5-Türkiye Gazetesi, 05. 05. 1996. Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı: 50, s. 77.
6-Tarih ve Düşünce Dergisi, Kasım 2000 sayısı, s. 46.
7-Tarih ve Medeniyet Dergisi, sayı: 41, s. 19.
8- Dünya Gazetesi, 20. 09. 1999.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.