BAYRAK SEVGİSİ (3)
25 Nisan 2018, Çarşamba 07:20Prof. Dr. Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği isimli çok kıymetli kitabında şöyle bir olay anlatır: Balkanlarda bir takımla bizim Türk takımlarının birisinin maçı vardır. Çok ihtiyar adamlardan epeyce gelenler olmuş, gençler onlara takılmış: “Siz maçtan anlarmısınız?, maçı severmisiniz?” gibi. Onlardan biri şöyle cevap verir: “Ben maçtan anlamam, sporu da bilmem ama bir sevgiliyi görmeye geldim. (karşıda asılı olan Türk Bayrağını gösterirler) Bak şuradaki ayyıldızlı sevgilime. Şu maç dediğiniz hiç bitmese de bir hafta, on gün sürse, ben de doya doya seyretsem onu. Azığım suyum yanımda. Gece gündüz gözümü kırpmadan seyretsem ben o sevgiliyi. Onun altında mülâzımlarımı, çavuşlarımı, Çanakkale’deki silah arkadaşlarımı görüyorum…”(1)
Kahraman ordumuzun Kıbrıs’a çıkarma yaptığı günler. İsviçre’ de bir kahve de Yunanlılar Türk bayrağını yakmak isterler. Bir delikanlı buna şiddetle karşı kor ve Yunanlıları iyi bir benzetir. Olay mahkemeye intikal eder. Hâkim delikanlıya: “Niye bu adamları dövüp bu hale getirdin?”diye sorar. Genç: “Efendim! Bayrağımı yakmak istediler”deyince Hâkim: “Senin pasaportunda Çeçen olduğun yazılı. Halbuki yakılmak istenen Türk bayrağı, sana ne” deyince Çeçen yiğidi:“Hâkim bey! Ben Kafkasyalıyım. Çeçenim. Şeyh Şamillerin, Hacı Muratların torunuyum. Osmanlı ahfadındanım. Kısacası öz be öz Türküm. Ben o bayrak için gözümü kırpmadan canımı veririm...”
Hey delikanlı! Keşke bizlerde senin gibi düşünebilsek. O gaye ve idealde olabilsek. Dünya devletleri sizin için göstermelikte olsa bir şeyler söyler ve yaparken, keşke biz size Çeçen teröristler demesek. Agit’te senin kavganı Clinton yerine biz yapabilsek. Ona gücümüz yetmiyorsa Akif Merhumun:
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan
Hey utanmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan
dediği gibi, senin gibi yapamayız, bizde o ruh ve ideal kalmadı ama, hiç olmazsa gülmesek, tepinmesek, ağzımızı doldura-doldura: “Bu mesele Rusya’nın toprak bütünlüğünü ilgilendiren bir iç meseledir” deme basiretsizliğini göstermesek. Seni can evinden yaralamasak. Sizi Moskof’un uçakları, topları, tonluk bombaları güçlü zannedilen orduları öldüremez ama, dost zannettiğiniz bizlerin bu sözleri öldürür mü bilmem? Gövdemiz değil ama, gönlümüz ve dualarımız sizinle beraber. Her şeyden önemlisi Allah sizinle beraber. Gazanız mübarek olsun.
Türk orduları Filistin’den çekilirken, hep Arapların kalleşlik yaptıklarından, dedelerimizi soyduklarından, onlara yardım etmediklerinden bahsederler ama, askerlerimizin yakalarından tutup “…Ey Türkler, bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz, biz bu bayrağın hasretine nasıl dayanacağız” diye feryat eden Araplardan çok az bahsedilir.(2)
İki ibretli olay arz edip makalemi bitireceğim:
Nisan 2009 da Antalya’da 4 ayrı lisede TÜBİTAK’ın yaptığı bir araştırmada öğrencilerin yarısından fazlası İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif’i tanımıyor ama
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.