BEN BİR NAKAVT FAREYİM (!)

Kimse yanlış onlamasın birazcık inancımız var ise yatalım kalkalım ve Allah’a hep dua edelim.

“Cenab-ı Allah’ım aklımızı başımızdan almasın. En kötü günlerimiz böyle olsun. Cenab-ı Allah’ım hepimize ama hepimize cümlemize akıl fikir ve feraset versin. Bizleri yanıltmasın. Birliğimizi beraberliğimizi dirliğimizi bozmasın.”

……………

Cuma öğlenden buyana hafta sonunu da buna dahil edersek 2.5 gündür sanayicisinden, üreticisine, öğrencisinden emeklisine pek çok insanla. Dahası onlarca samimi insanla sohbet etme imkanları bulduk. Çaylar içtik, kahveler içtik, ikram edilen yemekleri yedik. Hiçbir şey bulamadığımız zaman da çayın yanında babamın bana nasihati olan dahası babamda da rahmetli babasından kalma olan alışkanlıkla cebimizdeki çekirdekli kuru üzümü çayın şekeri niyetine yedik.

Cuma günü sohbetlerde genel konu ekonomi idi.

Yani Dolar ne olacak?

Erken seçim olur mu?

Hükümetin yeni ekonomi modeli tutar mı?

Ya tutmazsa ne olur?

…………..

Gibi.

Ama daha sonra bizim sohbetler Bakan Koca’nın aldığı son bomba PCR testi zorunluluğu oldu.

Biz şu mübarek şehir diye inandığımız Konya’da bile bizim mübarek insanlarımız bir Amasya elması gibi, bir güzel Adana karpuzu gibi öyle tam da ortadan şaaaaak diye ikiye bölünmüşüz ki anlatamam. Tarif edemem.

İşte bundan sonra ki korkumda gitgide “biz nasıl yarın tek yürek tek yumruk olabiliriz?” e gelmeye başladı.

Hadi ekonomiyi kilerdeki tel dolaba koyalım.

Niye mi?

Birileri esprimi yaptığı sanabilir ama toplumdan insanlardan oldukça uzak, eşi ile mütevazi bir bağ evinde odun kömür yakarak hayatını sürdüren benim Osman abim, elektrik zamlandı haberlerini dinleye dinleye buzdolabının fişini çekmiş ve bodrumda durmakta olan rahmetli annesinden kalma telli o eskiden kullanılan tel dolabını kullanmaya başlamış.

Laf aramızda Osman abim çok onurlu ve gururlu bir insandır.

Bir dedim kızdı. İkna edebilirsem o tel dolabında fotoğrafını çekeceğim. Hatıra olsun diye.  

Bunu niye örnekledim.

Bende Osman gibi ekonomik zorlukların bu millete boyun eğdiremeyeceğine inanıyorum.

Hiçbir maddi durum bize diz çöktüremez.

Osman abim yemiyor içmiyor, üstüne başına hiçbir şey almıyor ve biricik torununun Konya dışında ki eğitimini tek başına karşılıyor.

Yeter ki o güzel torunu okusun, iş güç sahibi olsun. Kendi ayaklarının üzerinde durabilsin.

Osman abim ilkokulu bile bitirmemiş çünkü. İçi yanıyor.

……………..

Ekonomi tamam.

Çünkü zengin varlıklı insanlarımızda artık acı gerçeği kabullenmiş durumda.

Genelde hepsi ekonomik gidişattan endişeliler ama en sonunda da “Biz kazandık. Biz kaybederiz. Yine kazanırız. Yeter ki ülkede istikrar olsun” diyorlar.

Bana kızmayın ama bazıları da açık ve daha net “15 yıl öncesine kadar hiçbir şeyimiz yoktu. Şimdi iki fabrikam var. Birini kaybetsem ne olur ki?” diyor.

O zaman yok olanımızdan var alanımıza millet olarak ekonomi para pul meselesini çözmüş durumdayız. 

Yalnız Sağlık Bakanlığının son açıklaması ile bizleri yine allak bullak etti.

Yalnız anlaşılmaması için muhalefet yapan gazetelerden değil, iktidara tam destek yapan “zam” haberini “fiyat ayarlaması” diye yazan gazetelerden biri Bakan Koca’nın son karanını kelime kelime şöyle veriyordu;          

“KORONAVİRÜS AŞISI OLMAYAN KİŞİLERE GETİRİLEN PCR TESTİ ZORUNLULUĞU KALDIRILDI.

İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine Koronavirüs salgınının son dönemdeki seyri ve toplum sağlığına etkisiyle ilgili olarak yazı gönderdi.

81 İL VALİLİĞİNE YAZI GÖNDERİLDİ

Genelgede, "Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri çerçevesinde Sağlık Bakanlığının değerlendirmelerini içeren yazıda;

Aşısız veya Aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden, uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirler arası seyahatlerden önce, konser, Sinema ve tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce, Milli Eğitim Bakanlığı okullarında görev yapan personele (öğretmen, servis şoförü, temizlik personeli vb.), tüm kamu ve özel iş yerlerinde çalışanlara, kamu ve özel kurumlar tarafından düzenlenen öğrenci kamplarına katılacak kişilere, PCR testi ile tarama yapılmasına gerek olmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir" denildi.”

………………

İlk günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri, Sayın Cumhurbaşkanımız ne dedi ise biri iki ettirmedim ve yaptım, yapmaya çalıştım.

Korona oldum.

Üç Alman açısını tarihlerinde yaptırdım.

………………………

Çok okumaya, çok dinlemeye ve fazlası ile sorgulamaya gayret eden bir yaşlı olarak bunları yaptırırken de aşının vücuduma en kötü nasıl zarar vereceğini üç aşağı beş yukarı biliyordum.

Dahası aşının bir insanı nasıl berbat ettiğini birebir yaşadım.

En yakınımın, canımın içinin aşı sonrası ne hale geldiğini Tıp literatürüne nasıl girdiğini yaşadık.

Buna rağmen hatırlatma denildi hemen koştum yaptırdım.

Ama bu son karar ne için alındı?

Kime nasıl bir fayda sağlayacak?

…………

Sorularına net bir cevap bulabilmiş değilim.

İktidarı destekleyen desteklemeyen bütün yayınları okumaya, izlemeye çalışıyorum.

Dünyayı takip etmenin gayreti içerisindeyim.

Yalnız biliyor musunuz?

Milletin ne yaşadığını ne hissettiğini bilmiyorum ama kendimi artık bir denek faresi gibi hissediyorum.

Biliyor musunuz, Bilim insanları bu ayarlanmış farelere ''knockout mice'' yani nakavt fareler diyorlar.

İnandığım insanların her dediklerini yaptığım için artık bende bir NAKAVT FAREYİM.

Siz mi?

Kendi adınızı kendiniz koyun derim.

……………….

Hani dünyaya entegre olduk ya.

Buyurun dün sabah Almanya’da ki Konya sevdalısı Karadenizli dostumun bana yaptığı hatırlatma;

“Almanya’da vaka sayıları artıyor ve kısıtlamalar çok aşı olmayanlara ve olanlara da.

Aşılı olmayan

-Her yere test ile girmek zorunda

-Evinde sadece 2 kişiyi ağırlayabiliyor

Aşılı olan

-Her yere girebiliyor

-Evde en fazla 10 kişi bulunabiliyor.

Ayrıca

500 kişiden fazla kişilerin buluşması yasak

Diskotek, Barlar eğlenceli yerleri kapalı.”

………………

BAŞ SACVI VE SAVCILARIMIZIN HAKKINI YEMEYİZ

Geçen gün bir okurumuz yazmıştı.

Sadece okurumuz ya da ben değil son gelişmelerden dolayı millette böyle bir algı oluşmaya başladı.

Aslında bu algı hep çok tehlikeli ve hem de haksız ve üzücü.

Hani Türkiye’de gelişen adli olaylarda önce göz altı sonra salıverilen bazı olaylar oluyor yaaa.

Bunlar da kazara sosyal medyaya düşüp kar topu gibi büyüdüğü zaman bu şahıslar tekrar göz altına alınıyorlar, hatta tutuklanıyorlar.

O zamanda hukukun H sini bilmeyen bizler sanıyoruz ki kendimize göre ADALET’i sosyal medya sağlıyor.

Bu çok çok acı ve yanlış bir durum.

Mesela geçtiğimiz hafta Karatay’da bir Aile Sağlık Hekimide adliyelik olmuştu.

Bizde bunu ısrarla dile getirmiş ve konunun üzerinde hassasiyetle duran başta Cumhuriyet Baş Savcımız Ramazan Solmaz Beye de Valimiz Vahdettin Özkan beye de özellikle teşekkür etmiştik.

Sağ olsunlar bugüne kadar Konya’mızda böyle tutukla sonra sal sonra sosyal medya yaygarası ile tekrar tutukla gibi bir durum olmadı.

Bu yüzsen de bizim savcılarımız, hakimlerimiz çok daha dikkatli ve hassaslar.

Bizim gecen hafta ki yazımızdan sonra bize şöyle bir hatırlatma yaptılar;

“Karatay’da Aile Hekimine karşı yapılan taciz olayından sonra söz konusu isimler Nöbetçi Cumhuriyet Savcımız tarafından hemen tutuklandı”

…………….

Biz Peygamber efendimizin şu sözüne hep inandık, iman ettik;

“Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır.”

Bizim Konya için ADALET adına çırpınan herkese sonsuz en içten selam ve saygılarımızı sunuyoruz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Yoruluyor insan. En çokta anlaşılmadığı zaman. Anlaşılmak için uğraşmayı bıraktım. Bundan sonra kim ne kadar ne anlıyorsa…

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

BÜSAN sanayi sitesinde özellikle ticari kamyonetler hız konusunda ısrarcı olmadıkları zaman daha iyi ADAM oluruz.