“Beyaz Zambaklar Ülkesi”nde Soğuk Rüzgarlar Esiyor
22 Eylül 2022, Perşembe 00:00Finlandiya coğrafyası 13. yüzyıldan itibaren İsveç Krallığı’nın ilgisini giderek artan ölçüde cezp etmiş; özellikle de o dönem kayda değer bir güç olarak ortaya çıkmaya başlayan Rusya’ya karşı yürütülen nüfuz mücadelesinde Finlandiya toprakları ön planda oldu.
Fin topraklarını ele geçirmek üzere İsveç tarafından düzenlenen “haçlı seferleri”, 13. yüzyılın sonlarına doğru bu coğrafyanın gelecek 550 yıl İsveç egemenliğinde kalmasıyla sonuçlandı.
Dönemin büyük güçleri olan İsveç ve Rusya arasındaki mücadele, her zaman Fin toprakları üzerinde etkili oldu ve 1808-1809 Fin Savaşı sonucunda Finlandiya, “Büyük Dükalık” adı altında Rus Çarlığı’na bağlandı.
Rus Çarı’nın Büyük Dük olduğu bu düzenlemede Finlandiya genel valilerce özerk olarak idare edilmeye başlandı. Bolşevik İhtilali’nin hemen ardından ise Finlandiya, 1917 tarihinde bağımsızlığını ilan etti.
II. Dünya Savaşı sırasında Stalin’in baskılarına boyun eğmeyen Finler, SSCB ile iki kez savaştı. Finlandiya bu savaşlarda mağlup olmasına, topraklarının % 12'sini doğu SSCB’ne bırakmasına ve savaş tazminatı ödemesine karşın, Baltık ülkeleri gibi Sovyet işgaline uğramadı.
II. Dünya Savaşı’nı izleyen dönemde, Doğu ve Batı Blokları arasında tarafsızlık siyasası izleyen Finlandiya, Sovyetler Birliği'nden çekindiği için Batı dünyasıyla ilişkilerini sınırlı tuttu.
Finlandiya, SSCB ile çatışma yaşamamak uğruna ABD’nin İkinci Dünya Savaşı ertesinde Avrupa’yı kalkındırmak için uygulamaya koyduğu Marshall Planı’ndan dahi uzak durdu, mali zorluklarla mücadeleyi tercih etti.
1995’te Avrupa Birliği’ne katılan Finlandiya, askeri tarafsızlık politikasını devam ettirmekle birlikte, NATO ile hep yakın ilişkiler içinde bulundu.
Rusya’nın Ukrayna topraklarına yönelik saldırıları sonrasında İskandinav ülkelerinde büyük korku yaşattı. Olası saldırı veya tehditlere karşı kendilerini güvence altına almak isteyen İsveç ve Finlandiya geçtiğimiz günlerde yaptığı resmi başvuru ile NATO’ya üye olmak için harekete geçti.
Ancak iki ülkenin de terör örgütleri PKK/YPG ve FETÖ’ye olan açık destekleri NATO üyelikleri sürecinde Türkiye’nin veto restiyle karşılaştı.
Özellikle Rusya ile 1.340 km sınırı olan Finlandiya, büyük güvenlik endişesi yaşadı.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması, İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya yaklaştırdı. Tarafsız ülke olarak bilinen İsveç ise 1980’li yıllardan beri NATO ile askerî ilişkilerini sürdürdü.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’yla yakın ilişkisi Rusya’yı açıkça rahatsız ediyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın, “Finlandiya ve İsveç’in, öncelikle askeri bir blok olan NATO’ya katılımının ciddi askeri ve siyasi sonuçlarının olacağı ve ülkemizin misilleme adımları atmasını gerektireceği açıktır” şeklindeki açıklaması bu rahatsızlığı özetliyor. Rus tehdidi, Ukrayna krizi öncesinde de bu iki ülkede yakından hissediliyordu.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi Avrupa güvenlik mimarisinin tamamı açısından tehdit oluştururken Moskova’nın aktif askeri gücünün çok sayıda NATO ülkesinin sınırlarının dibine kadar gelmesi ister istemez endişeye neden oluyor.
NATO, üyelerini korumak için önlemlerini sıkılaştırırken askeri açıdan tarafsız olan İsveç ve Finandiya’da son günlerde tehdit algısı giderek yükseliyor.
İki ülke Soğuk Savaş döneminde ne NATO’da ne de Varşova Paktı’nda yer aldı. İsveç, 1814’te tarafsızlık ilan ederek dünyada bir ilke imza attı. 1917’de Rusya’dan bağımsızlığını kazanan Finlandiya da 1956’dan bu yana tarafsız.
Buna rağmen NATO üyeliği tartışması, gerek İsveç gerekse Finlandiya’da zaman zaman alevleniyor. Rusya’nın son hamleleri bu konuyu bir kez daha sıcak hale getirdi.
Finlandiya’nın NATO üyesi olmasıyla, NATO-Rusya sınırı bugünkünün iki katında çıkacak. Bu da doğal olarak Rusya’nın güvenlik endişesini büyütecek ve daha saldırgan olmasına yol açabilecek. Bunun en somut örneği ise ekonomik yaptırım olarak görülecek. Zira Finlandiya ihtiyaç duyduğu doğalgaz, petrol ve tahıl ürünlerinin büyük bir bölümünü Rusya’dan alıyor.
Finlandiya’nın ve daha sonrasında İsveç’in de NATO üyesi olması Baltık Denizi’nin bir NATO gölü haline gelebilmesini de neden olacaktır. Ayrıca Finlandiya’nın ardından İsveç’in de NATO için girişimlerde bulunacağı göz önüne alındığında, Rusya’nın Baltık bölgesinde de aktif askeri hamleler yürütmesi beklenebilir.
Rusya, Sovyetler Birliği’nin halefi olarak, Post-Sovyet coğrafyasında ve yakın çevresinde rüştünü ispat etme çabası içerisinde. Bu bağlamda da bakıldığında bunu sağlamak adına ekonomik, askeri, siyasi ve diplomatik her türlü enstrümanı kullanıyor.
İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği ile tüm İskandinav ülkeleri NATO içerisinde yer almış olacak ve Rusya’nın NATO ile sınırı genişleyecek. Böylece NATO, Rusya’nın eski başkenti olan St. Petersburg’a yakınlaşmış olacak. Yine Rusya dışında Baltık denizine sahili olan ülkelerin hepsi NATO üyesi olmuş olacak.
Finlandiya’nın olası NATO üyeliği, Rusya açısından bir ulusal tehditten de öte, küresel bir tehdide evirileceği düşünülebilir.
NATO’nun kuzeye doğru yayılması, bir kez daha III. Dünya Savaşı ihtimalini gündeme getirdi. Bu tür yorumlar abartılı olmakla birlikte NATO’nun genişlemeye devam etmesi ve ardından Rusya’nın buna vereceği cevap, şüphesiz bölgede istikrarsızlığı ve gerginliği daha fazla arttıracağı uzmanlar tarafından değerlendiriliyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.