Beyin İsrafı
13 Ekim 2021, Çarşamba 09:07“Vatandaş plan değil pilav istiyor” Yıl 1963. Yer Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bütçe görüşmeleri esnasında bu veciz sözü Adalet Partisi Milletvekili Kadri Erogan söylemiş. 30 Eylül 1960 tarihinde kurulan Devlet Planlama Teşkilatı uzun yıllar ülkemin gelecek planlamasını yapmıştı 2011 yılında kapatılana ve üstlendiği planlama görevini başka kuruluşlara devredene kadar. Aslında hep tartışılan ve eleştirilen bir kurum olmuştu DPT. Yatırımlara karşı çıkması konu edilmişti.. Ecevit 1975 yılında Sanayi kongresinde” DPT süs haline gelmiştir” demişti. 1979 yılında IMF Başkanı Charles Woodwold Türkiye’nin dördüncü 5 yıllık kalkınma planı ve 1979 yılı programında öngörülen politikalarla hiçbir yere varamayacağını söylemiş. (bu paragrafta YKB Yayını Cumhuriyet Ansiklopedisi’nden tanıtım amaçlı alıntı ile yararlandım-AÖ) Vatandaş plan değil pilav da istese pilav için bile planlama gerekir aslında. Sonuçta ülkenin yağ, bulgur veya pirinç gereksinimi planlayıp üretecek veya temin edeceksiniz. Doğru adımlar hep iyi planlamalarla yapılır.
Ülkemin her kaynağı titizlikle kullanılmalı. Ülkemde henüz yaşlı nüfus çoğunlukta değil. Genç nüfusumuz ancak iyi eğitilirse, iyi yetiştirilirse gücümüz olur. En iyi planlama insan kaynağımız üzerine yapılmalı. Eğitimde maalesef istediğimiz yere gelemediğimiz Cumhurbaşkanımızın da dile getirdiği bir konu. Hani savaş kaybeden komutana niçin yenildiğini sormuşlar ve “cephanemiz bitti” cevabını alınca başka açıklamaya gerek yok demişler ya, Sayıştay’ın 2019 Milli Eğitim Bakanlığı raporunu okuyunca başka neden aramaya gerek kalmıyor bence. Akçalı konulara girmeyeceğim sadece insan kaynakları konusuna değineceğim hoşgörünüzle.
Efendim mevcut öğretmen kadro dağılımında ülke geneli ve iller arasındaki dengesizlik süreklilik kazanmış. Planlama zafiyeti nedeniyle öğretmen açığı sorunu çözüme kavuşamaz hal almış..Mevcut yetişmiş insan kaynağı ve buna bağlı olarak mali kaynaklar verimli kullanılamamış.Norm kadroya aykırı atama ile birçok kurumda öğretmen fazlalığı ve birçok kurumda öğretmen açığı tespit edilmiş. İhtiyaç fazlası öğretmenlerle insan kaynağı etkili ve verimli kullanılamamış. Öğretmen ihtiyacı karşılanamayan bir çok yerleşim yerinde bireylere eğitime erişme ve eğitimde fırsat eşitliği gibi temel anayasal haklar yeterince sunulamamış. Görev yapamayan ya da yetersiz yapan norm kadro fazlası öğretmenlere sadece maaş olarak 3 milyar lira ödendiği tespit edilmiş. Ekstradan sözleşmeli ya da ücretli öğretmen istihdamı ile gereksiz maliyet ve bütçe yükü ortaya çıkmış.
Sözleşmeli öğretmenlerden 3 yıllık zorunlu çalışma süresi bitmeden yer değiştirenler ve kadroya geçirilenler tespit edilmiş. Sağlık Kurul Raporu ile sağlıklı olduğu resmileşen sözleşmeli öğretmen işe başladıktan 4 gün sonra sağlık mazereti ile istediği yere tayin yaptırmış. Keçiören’de 9 norm fazlası İngilizce öğretmeni varken 3 sözleşmeli öğretmen istihdam edilmiş.
İlçe Milli Eğitim Müdürlük makamına atanabilmek için gerekli şart görevde yükselme sınavını kazanmak ve en az iki yıl Şube Müdürü olarak görev yapmak olmasına karşın 127 İlçe Milli Eğitim Müdüründen bu şartlara haiz olup atanan sadece 38 kişi.
Öğretmen mutlu değilse öğrenci mutlu olamaz. Atanma niteliğinde olan kişinin yerine atanma niteliğinde olmayan kişi atanırsa atanmayan mutsuz, atanan belki yetersizliği nedeniyle huzursuz olabilir ki iş barışı da olumsuz etkilenir. İnsan planlamasını bu şekilde yapan Milli Eğitim kuruluşundan istenilen verimin sağlanması da asla mümkün olamaz.
İnsan beyni küser. Değerlendirilmezse, yeterince işletilmezse beyin küser ki beyni küsen insan verimsizleşir. Ülkemin beyin küstürülmesine değil, tüm vatandaşlarımızın beyninden, iş gücünden, performansından azami yararlanılmasına gereksinimi var. Unutmayın, marifet iltifata tabidir. Saygıyla.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.