BORÇ
26 Şubat 2015, Perşembe 00:00Sana, senden gelir her işte ancak dâd lâzımsa
Ümidin kes zaferden, gayrden imdâd lâzımsa
Kısacası Namık Kemal; “başkasına muhtaç isen zaferden ümidini kes” diyor. Bu muhtaçlık hangi hususta olursa olsun, önemli değil. Aslana boynun neye kalın demişler o; “kendi işimi kendim yaparımda ondan” demiş. Gerçekten onurlu yaşamanın bir tek yolu var, sevgili peygamberimiz de onu tavsiye ediyor ve; “müminin izzeti, onuru, kimseye muhtaç olmamasındadır” ([1]) buyurur.
Meşhur Victor Hügo’nun “Borç köleliğin başlangıcıdır” sözü de kulaklara küpe edilecek bir söz. Osmanlının son zamanlarında borçlar yüzünden başımıza neler geldiğinden ibret almamışız, Cumhuriyet döneminde de aynı pervasızlığı sürdürmüş ve 2000’li yıllara geldiğimizde borçlarımızın günlük faizi 117 milyon dolara yükselmiştir.([2])
Nasrettin hocaya bir tanıdığı gelmiş ve “Hocam sizden iki şey isteyeceğim, ama ne olur hayır deme” der. Hoca; “buyur evlâdım” der. Adam; “bana biraz borç ver birazda mühlet ver, hemen isteme” deyince ma’lum hocamız şöyle cevap verir:
“Evladım! Bak sana nasihatim olsun bir kapıdan iki şey istenmez, tek şey iste, öbür hacetini de başka birinden iste. Onun için ben senin talebiyin birini karşılayayım, sana mühlet vereyim, ama borcu başkasından al” demiş!..
Koca Ragıp Paşa; kendi yetiştirmesi olan nüktedan Haşmete oruçtan ramazandan bahsedildiği bir anda; “Haşmet seninde borcun var mı” diye sorar: Haşmet: Var Paşam, bakkala şu kadar, kasaba şu kadar... deyince Paşa; “be adam ben onu sormuyorum oruç borcunu soruyorum” der. Haşmet; “Paşam oruç borcunu Allah sorsun. Ben de sandım ki, kul borcun var ise ödeyeyim diyeceksin.”([3])
Temel sık sık eşten, dosttan borç alır ama aldığını vermezmiş. Şansı dönmüş Piyangodan büyük ikramiye çıkmış, ama bütün ısrarlara rağmen bir tek borcunu ödememiş. Sebebini soranlara da: “Zengin olunca adetü teğiştü temesünler diye ödemiyorum” demiş.
Şaribül leyli vennehar (gece gündüz sarhoş dolaşan) adamın biri ölmüş. Sarhoş halde, eli zekerinde ölüp, öylece donup kaldığı için, vaziyete bakan hiçbir hoca bunu yıkamak istememişler. Nihayet zor şer bir imam bulup yıkatıp defnetmişler ama, yıkayan hocaya meslektaşlarından ve cemaattan sitem edenler olmuş. “Ayıp değimli? O vaziyette olan birini neye yıkadın?” gibi laflar etmişler ama hoca şöyle demiş; “yahu ne var vaziyetinde? Adam halini ızhar etmiş “şarapçıya, mezeciye, bakkala… borcum çok amenna, kabul ediyorum ama elde avuçta bundan başka verecek bir şeyim yok” demiş diye yorumlamış.
Dipnotlar:
[1]- Câmiu’s-Sagîr, 1/102, Hadis No: 89.
[2]- Milliyet Gazetesi, 18. 10. 2007.
[3]- İskender Pala, “Efsane Güzeller”, Kapı Yay. İst. 2004, s.183.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.