BUNUN ADI NE? VALLAHİ BU TEDAVİSİ OLMAYAN BİR HASTALIK!

Eğer izin verirseniz dün kaldığımız şu trafik meselesinden küçük örneklerle yazımıza başlamak istiyorum.

Çünkü bu şehrin bence en büyük sorunu şehir içi trafik meselesi.

Bunun en acı örneğini vermeden şunun da altını çizeyim.

Bu trafik meselesine herkes kendine göre yorum yapıyor.

Yani konuya herkes kendi penceresinden bakıyor.

Yönetici, sürücülerin kural tanımazlığından şikâyetçi.

Bürokrat, imkanlarının yetersizliğinden dertli.

Siyasetçi hızla artan araç sayısına fatura kesiyor.

Vatandaş daha çok otobüs, tramvay hatta metro istiyor.

Sürücü alt geçit üst geçit çok olsun,

Hatta trafik lambası hiç olmasın(!) diyor.

…………….

Bunlar alt alta yazılıp konuşulunca da ortaya kocamaaaaan bir sorun çıkıyor.

Evet, bu şehrin şehir içi trafiğinde çok büyük sıkıntılar var.

Var mı?

Vaaaar.

Ama…..

Hangi kesim için olursa olsun eleştirelim, yerden yere vuralım, hakkını teslim edelim ama ne olur bir de iğnenin ucunu kendimize batıralım.

Nasıl mı?

Önce şu fotoğrafa bir güzel bakın bakalım.

Şimdi bu fotoğraf karesi ile ne demek istediğimi anlatabildiğim kadarı ile anlatayım.

Salı günü saat 18 suları.

Demirci İş Merkezi’nin arkası.

Bera Otelin karşı cephesi.

Trafik bir türlü akmıyor.

Yeşil yanıyor duruyor.

Hareket varmış gibi oluyor tekrar duruyor.

Kırmızı yanıyor.

Normal olarak duruyor.

Sonra yeşil yanıyor aynı hareketler.

Saat 18 arkadaş ama trafik akmıyor.

Bu ne hanımlarımızın gün saati ne de mesai saati falan filan….

Trafik yürümüyor işte.

Kendi kendime diyorum ki belki büyük bir kaza vardır.

Sabıııııır.

Dura kalka… Dura kalka Yenişehir Alt geçidine dönülecek ışıkların olduğu noktaya geliyoruz.

Ama yeşil ışıkta yine trafik düğüm oluyor.

Aha şimdi oldu.

Bakın alt geçidin tam girişi.

Yaya kaldırımı.

Ve iki şeritlik alt geçidin tam geçiş noktasında bir araç anam babam park etmiş bekliyor.

Arızalandı mı diye geçerken bakıyorum.

Olur yaa insanlık hali herkesin hepimizin başına böyle bir durum gelebilir.

Yooo direksiyonda da bir hanımefendi oturuyor.

Birilerini bekliyor.

…………

Trafiğin durması.

Akmaması hiç umurunda değil.

Sorun anlaşıldı.

Tam yeşil ışıkta hareket edip alt geçide girecek olan iki araçtan biri otomatikman frene basıp duruyor.

Sonra sola direksiyonu kuruyor.

O zaman soldan gelen fren yapıyor.

Falan filan.

Sorun çok açık ve net.

Kendi kendime düşünüyorum.

Bu nasıl bir ruh halidir?

Bir sürücü bunu nasıl düşünemez?

Bu sürücü ehliyet alırken motor bilgisine bile sahip olurken burada böyle durulamayacağını neden bilmez?

Ya da bu nasıl bir davranış şeklidir?

Özgüven midir?

Bencillik midir?

Rahatlık mıdır?

Galesizlik midir?

….……

Nedir? nedir?

Durum böyle olunca bu şehirde her noktada her kavşakta her caddede trafik büyük bir sorundur.

……….

Haaaa en basitinden kavşaklarda trafik niye akmaz?

Sağa dönüşte sola dönüşte lamba olmadığı halde araç sürücüleri frene basan niye durur niye beklerler?

Hep böyle sürücüler yüzünden olmaz.

Bazen de şehri yönetenler eli ile akan trafikte fren çektirilir.

Mesela mı?

Çok basit hemen aklıma geldi.

Şeker Fabrikasının arkasından Fatih Caddesi’ne doğru geliyorsunuz.

Direkt giderseniz tıp yolunun arka yolu.

Sağa dönerseniz Fatih Caddesi’ne girerseniz.

Ama genelde giremezsiniz.

ÇÜNKÜ SAĞ OLSUNLAR BELEDİYE YÖNETİCİLERİMİZ TAM DA DÖNÜŞ NOKTASINDA KOCAMAN BİR MARKETE RUHSAT VERMİŞLER.

Günün her saatinde de market müşterileri araçları ile bu marketin önündeki kaldırım üzerindeki oto parka girerler ve çıkarlar.

Çıkış nasıl olur?

Genelde geri geri olur.

İşte o zamanda akan trafik paaat diye durdurulur.

HEM DE BELEDİYE ELİ İLE(!)

Böylesine yoğun bir kavşağın tam dibine böyle bir büyük markete ruhsat mı verilir?

Verilirse bunun oto parkı ana yolun üzeri mi olur?

………………

Gibi…

Gibi…

Bu şehrin trafik meselesi öyle bir, iki, üç eksenli değildir.

Bu şehirde trafik meselesi bir hastalıktır.

Ve ne acıdır ki hastalık artık kangren halini almıştır.

Allah hepimize ve herkese yardımcı olsun.

……………….

Dünkü yazdığımız yazıya bir dostum fotoğraflarla destek veriyordu.

Kendisine huzurlarınızda çok teşekkür ederim.

İşte bu şehirde trafik sorunun çözülmesi için düğün konvoyları için, silah atmadan havai fişeklere kadar… Devlet en üst seviyede dönemin valisi Cüneyt Orhan Toprak Beyden Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a Emniyet Müdürü Mustafa Aydın Beye özetle devleti ile milleti ile yerel siyaseti bürokratı ile dahası dahası gazetecisi Uğur Özteke(!) ile toplandı.

Kafalar patlatıldı.

Konuşmalar yapıldı.

Notlar alındı raporlar düzenlendi.

Emirler verildi, talimatlar yazıldı.

Sonuç;

…………

Ben yazamıyorum siz anlayın artık.   

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Dudakların sessiz olduğu yerde kalbin binlerce diliş vardır

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?   

Erbakan Tıp Fakültesi önünde polis zabıta sürekli uyarılarda bulunduğu halde otopark boş olduğu halde bazı sürücüler ısrarla inatla araçlarını yolun üstüne park edip gitmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.